DOLAR
EURO
ALTIN
BIST
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Kocaeli °C

İYİLİK SAHİBİ OLMAK

02.02.2018
843
A+
A-

İyi insan aklından hiç kötülük geçirmeyen saf insan değildir. İyi insan her kötülüğün farkında olup, iyiliği tercih edendir. Ne mutlu bu felsefede yaşayanlara. Hem bu dünyalarını hem de ahiretlerini kazanmış olurlar. O halde sizlere iyilik ve iyi insanlarla ilgili bir sunum yapayım.

AMCA LAFI YANLIŞ ANLAYINCA

Dün değerli bir taksici kardeşimle evden gazeteye geliyorum. Tabi ki sohbet ediyoruz. Bana fıkra gibi bir olay anlattı. Mahallelerindeki yaşlı amcaları doktora gitmiş. Midesinden duyduğu sıkıntıları ifade edip, muayene olmuş. Doktor kendisine baharatlı yiyecekler yememesini tavsiye etmiş. Amca eve gelmiş, eşi “Karnın aç mı?” diye sorduğunda “Yok” demiş. Eşi şaşırmış, tüm yemeklerini evde yiyen, öğün atlamayan, vakti saati belli olan kocası niçin böyle davrandı diye. Aradan bir müddet geçtikten sonra, eşi amcaya tekrar sormuş “Karnın aç mı?” bu defa bizim huysuz delikanlı “Sana kaç kere yok diyeceğim” diye sinirli bir cevap vermiş. Hal böyle olunca eşi şüphelenmiş. Ya hu bu hiç yapmazdı ama acaba dışarıda mı yemek yedi diye düşünmeye başlamış. Akşam olunca çocukları eve gelmiş. Anneleri onları yanına çağırıp, “Oğlum babanız sabahtan beri ağzına bir lokma koymadı. Yani diyeceğim öğlen doktora gitti geldi hala bir şey yemedi. Acaba dışarıda mı yedi? Şöyle bir ağzını arayın” demiş. Çocuklar babalarıyla konuşmuşlar “Baba niçin yemek yemiyorsun, dışarıda mı yemek yedin? Hele bir anlat demişler.” Babaları “Oğlum bugün ben hani doktora gittim ya, doktor bana bahara kadar yemek yeme dedi. Bende onun için yemedim.” Çocuklar şaşırmış. Hemen doktoru aramışlar, durumu anlatmışlar. Doktor “Hiç öyle şey olur mu? Ben amcanın mide şikayetleri nedeniyle baharatlı yiyecekler yememesini söyledim.” Meğerse bizim amca “Baharatlı yiyecekler yeme” lafını “Bahara kadar yemek yeme” olarak anlamış. İşte size fıkra gibi bir olay.

 

Dünyaya Bir Hanımeli Değdi

Gün bazı insanlara farklı bir mana ile doğar. Onlar her gün aynı rüyayı görürler, rüyalarını hayra yorarlar ve düşerler sabahın seherinde yollara.

Kapı kapı, ev ev, gönül gönül dolaşırlar şehrin sokaklarını. Bir yetimin gönlünü alabiliyorlarsa bir ihtiyaç sahibinin ihtiyaçlarını giderebiliyorlarsa, kimsesizlerin kimsesi olabiliyorlarsa o gün iyi bir gündür onlar için ve rüyaları gerçekleşmiştir. Fatma Bilezikçi bunlardan biri.

Her sabah gün doğmadan eşi ile birlikte fırınları gezerek simit ve poğaça toplayıp fırınlarında ısıtarak ihtiyaç sahibi ailelere sabah kahvaltısı olarak dağıtıyor. Ramazan’ın her günü onlarca ihtiyaç sahibine iftar sofraları kuruyor. Porselen tabaklarla özenle servis ediyor. Pazartesi, perşembe günleri mahalleliyi  iyilik kervanına katarak kapıya gelen dul, yetim, yaşlılar için yemekler pişiriyor.

Fatma Bilezikçi 20 yıldır aynı rüyayı görüyor. 20 yıldır rüyalarında insanlar tebessüm ediyor.

 

İyilik Karşılıksız Kalmaz

Howard, yoksul bir ailenin çocuğuydu ve okul giderlerini karşılamak için kapı kapı dolaşarak eşyalar satıyordu.

O gün, hiçbir şey satamamıştı ve karnı da çok açtı. Bundan sonra çalacağı ilk kapıdan yiyecek bir şeyler istemeye karar verdi. Kapıyı açan sevimli genç bayanı görünce utandı. Yiyecek bir şeyler yerine “Affedersiniz, bir bardak su rica edebilir miyim?” diyebildi yalnızca.

Genç bayan, çocuğun aç olabileceğini düşünerek kocaman bir bardak süt getirdi ona. Çocuk, sütü yavaş yavaş içine sindirerek içtikten sonra: “Çok teşekkür ederim, borcum ne kadar?” diye sordu genç bayana. Genç bayan “Borcunuz yok” diyerek, yüzünde sıcak bir gülümsemeyle devam etti; “Annem, gösterdiğimiz şefkat ve nezaket karşılığı olarak asla bir bedel ödenmesini beklemememizi öğretti bize” dedi. Çocuk: “O halde çok teşekkürler, yürekten teşekkür ederim size” dedi.

Howard Kelly, evin önünden ayrıldığı zaman kendisini yalnızca bedensel olarak değil, ruhsal olarak da güçlü hissediyordu.

Yıllar sonra genç bayan çok ender rastlanan bir hastalığa yakalanmıştı. Yöredeki doktorlar çaresiz kalınca, hastalığı ile ilgili araştırmalar yapılması için onu büyük kente gönderdiler.

Dr. Howard Kelly, konsültasyon yapması için çağrıldığı hastanın hangi kasabadan geldiğini duyunca heyecanlandı. Artık genç olmasa da yıllar önce kendisine sevgiyle yaklaşan bayanı ilk gördüğü anda tanımıştı ve onun yaşamını kurtarmak için elinden geleni yaptı.

Uzun süren tedaviden sonra bayan sağlığına kavuştu. Dr. Kelly, denetlemesi için önüne getirilen faturaya şöyle bir baktı ve üstüne bir şeyler yazarak zarfın içine koydu ve hasta bayanın odasına gönderdi. Kadın elleri titreyerek aldı zarfı eline. Açmaya korkuyordu… Hastane faturasını asla ödeyemeyeceğini ve geri kalan yaşamı boyunca bu faturayı ödemek için çalışacağını biliyordu. Sonunda zarfı açtı ve faturaya iliştirilmiş bir not dikkatini çekti. Kâğıtta şunlar yazılıydı: “Hastane giderlerinin tamamı bir bardak süt karşılığı ödenmiştir.”

YAZARIN EKLEMİŞ OLDUĞU YAZILAR
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.