DOLAR
EURO
ALTIN
BIST
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Kocaeli °C

AHMET PAŞA’NIN ZİYARETİ

04.03.2018
950
A+
A-

AHMET PAŞA’NIN ZİYARETİ

Hayatta gönül dostluğu son derece önemlidir. Dostu dost bilip dost kalanlardan olmak, bir erdemdir. Ne demiş atalarımız, gönül ne çay ister, ne kahve, ne de kahvehane; gönül bir dost ister çay kahve bahane. Hangi mekanda olursa olsun, dostlarla buluştuğunuzda oraya güneş doğar sımsıcacık olur. İşte Ahmet Paşa da dostu dost bilip, dost kalmayı başaranlardandır. Bir gün öncesinde telefonla konuşmuştuk. Yüz yüze olmasa da hasret giderdik. Çok ta güzel bir kısa sohbetimiz oldu. Ertesi gün gazeteye geldim, hoş beş derken, telefonum çaldı. Karşımda Ahmet Hacıoğlu, Gölcük’te Jandarma Komutanlığı yaptığı dönemde herkesin sevip saydığı çok değerli bir asker. Bugün Türkiye’nin en büyük vilayetlerinden Bursa’da İl Jandarma Komutanı ve Tuğgeneral. Sesini duyunca “Hayırdır kardeşim beni mi özledin?” dedim. “Nurettin abi çayın var mı?” dedi. Sevgili kardeşime “Çay da var, yemek te var, güler yüz de var” dedim. “Abi biraz sonra çay içmeye geliyorum” dedi. Baktım, eşiyle birlikte gazetenin önündeler. Ne güzel bir tesadüf ki, eşim Canan da o anda Gölcük’teki işlerini halletmiş gazeteye uğramıştı. Çok güzel çok ta sıcak bir buluşma oldu. İlçemize bir aile meclisi için gelen değerli kardeşim Tuğgeneral Ahmet Hacıoğlu “Gölcük’e gelip te Nurettin Abiye uğramadan olmaz” demiş ve bizi de son derece mutlu etti. İşte hayat böyledir, her zaman dostlarla güzel. Vefalı insanlar aynı zamanda asil insanlardır. Tuğgeneral Ahmet Hacıoğlu sadece Bursa’nın değil bu güzel memleketin de en yüce değerlerinden biridir. Kahraman bir askerdir. Yüreği vatan ve millet sevgisiyle dolu, sevgili kardeşime bu güzel ve nazik ziyaretinden ötürü teşekkür ediyorum. Görevinde üstün başarılar, sağlık ve afiyet temenni ediyorum.

 

ÇİVİ İZLERİ

Bir zamanlar çok çabuk öfkelenen ve bu yüzden hiç arkadaş edinemeyen küçük bir oğlan varmış. Babası ona bir kese dolusu çivi vermiş ve her öfkelendiğinde, bahçe kapısına bir çivi çakması gerektiğini söylemiş. Oğlan daha ilk gün kapıya 37 çivi çakmış.

İlerleyen haftalarda, öfkesini kontrol etmeyi öğrendikçe, kapıya çaktığı çivilerin sayısı da her geçen gün azalmış. Gün gelmiş, öfkesini kontrol etmenin kapıya çivi çakmaktan daha kolay olduğu keşfetmiş. Ve bir gün çocuk, öfkesine hiç yenilmemeyi öğrenmiş. Koşup babasına durumu anlatmış ve babası bu kez ona, öfkesine her hâkim olduğunda kapıdan bir çiviyi söküp çıkarmasını söylemiş.

Günler geçmiş ve oğlan gelip babasına tüm çivilerin söküldüğünü anlatmış. Babası onu elinden tutup, bahçe kapısının yanına getirmiş ve şöyle demiş: “Aferin oğlum, çok şey başardın; ama bir bak, kapının üstü delik deşik oldu. Bu kapı asla eskisi gibi olmayacak. Öfkeyle söylediğin sözler, tıpkı bunlar gibi izler bırakır. İnsana bıçak saplayıp, sonra çekip çıkarabilirsin ama üst üste ne kadar özür dilersen de yara hala oradadır. Dil yarası da fiziksel bir yara kadar kötüdür. Aslında arkadaşlar nadir bulunan mücevherlerdir. Seni gülümsetir ve başarılı olman için seni teşvik ederler. Sana kulak verirler ve her zaman kalplerini sana açık tutmak isterler.”

 

SOBA

Fizikçi, matematikçi, kimyacı, jeolog ve antropologdan oluşan bir heyet bir araştırma için arazide bulunmaktadır. Birden yağmur bastırır. Hemen yakındaki bir arazi evine sığınırlar. Ev sahibi bunlara bir şeyler ikram etmek için biraz ayrılır. Hepsinin dikkati soba üzerinde toplanır. Soba yerden 1 m. kadar yukarda, altındaki dizili taşların üzerindedir. Sobanın niçin böyle kurulmuş olabileceğine dair bir tartışma başlar.

Kimyacı “Adam sobayı yükselterek aktivasyon enerjisini düşürmüş, böylece daha kolay yakmayı amaçlamış.”

Fizikçi: “Adam sobayı yükselterek konveksiyon yoluyla odanın daha kısa sürede ısınmasını sağlamak istemiş.”

Jeolog: “Burası tektonik hareketlilik bölgesi olduğundan herhangi bir deprem anında sobanın taşların üzerine yıkılmasını sağlayarak yangın olasılığını azaltmayı amaçlamış.”

Matematikçi: “Sobayı odanın geometrik merkezine kurmuş, böylece de odanın düzgün bir şekilde ısınmasını sağlamış.”

Antropolog: “Adam ilkel topluluklarda görülen ateşe tapmanın daha hafif biçimi olan ateşe saygı nedeniyle sobayı yukarıya kurmuş.”

Bu sırada ev sahibi içeri girer ve ona sobanın yukarda olmasının nedenini sorarlar.

Adam cevap verir: ”Boru yetmedi…”

YAZARIN EKLEMİŞ OLDUĞU YAZILAR
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.