DOLAR
EURO
ALTIN
BIST
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Kocaeli °C

GÜNER AĞABEY

11.03.2018
1.088
A+
A-

GÜNER AĞABEY

İnsanların yaşamı boyunca tanıdıkları dost arkadaş ve ağabeylerinin farklı özellikleri vardır. Ben telaşlı bir adamım, Güner Abi ise çok sakindi. Onunla tanışmamız, Doğuş Gazetesi’nde başladı. Gölcük’ün kurucu değerlerinden rahmetli Hakkı Balay’ın oğludur. O dönem ki buluşmamızda Güner Ağabey Hava Kuvvetlerinden emekli olmuş ve gazetemize spor servisine gelmişti. Aynı zamanda Doğuş’un muhasebesini tutardı. Bize tam bir ağabeylik yaptı. Çok yumuşak huylu sakinliğiyle zaman zaman bizleri çıldırtan bir yapıya sahipti. Bana çok güzel kıyakları olmuştur. O dönemde eşim Canan’la henüz arkadaştık. Ben işimi bitirir bitirmez “Hadi bana eyvallah” diye gazeteden kaçar, Güner Abi de İzmit’ten gelen Patronumuz Birsen Abiye “Nurettin nerede?” diye sorduğunda her zaman “Şimdi çıktı” derdi. Sonra ben Gölcük Haber’i kurdum ve birlikte çalışmaya başladık. Kendisine ileri yaşta baba olduğu için Mustafa Bağdiken Abimle birlikte “dede” lakabını takmıştık. Hande yani en küçük evladı bizim elimize doğmuş sayılır. Tam bir spor hastası ve Gölcükspor aşığıydı. Gölcükspor’un kurulduğu günden bu yana kadar takım kadroları dahil tüm arşivi Güner Ağabey’dedir ve yine deprem sonrasında müthiş bir araştırma yapmış hatta gazetemizde yayınlanmıştı. İlerleyen zaman içerisinde epey kilo aldı. Gazetemizi çok daha seyrek ziyaret eder olmuş, zaman zaman da bizler kendisine konuk olurduk. Geçtiğimiz hafta telefonum çaldı, karşımda Güner Ağabey vardı. Sesi çok kötüydü, “Nurettin’cim beni hastaneye yatırdılar, üroloji servisindeyim” dediğinde hemen o anda Gölcük’te olan Mustafa Bağdiken’i de arayarak “Abi, Güner Abi hastanedeymiş hadi ziyarete gidelim” dedim. Yanımızda Mustafa Bağdiken’in kardeşi Muratla birlikte Gölcük Necati Çelik Devlet Hastanesine gittik, servisinde kendisini ziyaret ettik. Eşi Neriman Ablayla, oğlu Cumhur yanı başındaydı. Bizi görünce çok sevindi. Neşesi yerine geldi, hatta bir ara eski günlere gidince gözleri yaşlandı. Bir saate yakın yanında kaldık. Epey mutlu olmuştu. Ben Cumhur’a “Güner Abinin durumu nasıl?” diye sordum, “Abi çok sıkıntılı bir durum görünmüyor” dedi. İçimiz rahat bir şekilde hastaneden ayrıldık. Mustafa Abi “İyi ki de ziyarete gitmişiz” dedi. E gitmek gerekir tabi, yılların kadim dostu, yılların Güner Ağabeyi. Dün malum günlerden pazardı, telefonum sabah erken çaldı. Açtım karşımda Cumhur “Abi babamı kaybettik” dedi. Tabi bir anda şok oldum. “Ne oldu cumhur?” diye sorduğumda “Abi çoklu organ yetmezliği ve buna bağlı kalbinin durması” dedi. Bir kaç gün önce ziyaret ettiğimiz insanın aradan iki gün geçtikten sonra vefat haberini almak hiç te kolay değil. Gölcük’ün beyefendiliğiyle tanınan sevilen çok değerli evlatlarından birisini kaybettik. Her zaman pozitif, her zaman güzel düşünen ve güzel bir adamdı rahmetli Güner Abi. İşte hayat böyle, seksen yaşını aşsanız da sonunda ölüm var. Ne diyelim, Allah gani gani rahmet eylesin, ruhu şad, mekanı Cennet olsun.

 

Çocuklarımıza İbadetleri Öğretmeden Önce

Çocuklarımıza ibadetleri öğretmeden önce ahlaklı olmayı öğretelim yoksa çocuklarımız;

Namaz kılan bir HIRSIZ

Oruç tutan bir SAPIK

Hacca giden bir YALANCI

Kurban kesen bir TEFECİ

Şehadet getiren bir TERÖRİST olabilir.

Not;(İslam’ın 6. şartı AHLAKLI olmaktır)

İMAMI ŞAFİİ’DEN MÜTHİŞ BİR DERS…

İmamı Şafii’nin talebelerinden biri olan Yunus ile müzakere yaptığı bir meselede ihtilafa düşer. Öyle ki, talebesi öfkesinden dolayı dersi terk eder ve evine gider. Akşam olunca, Yunus kapısının çalındığını fark eder.

-“Kim o?” der.

Kapıdaki kişi,

-“İmamı Şafii.” der.

Yunus, kapıyı açar ve İmam Şafii’nin kapıda beklemekte olduğunu görür. Hocasının ayağına kadar gelmesine şaşırır.

İmam Şafii, kapıyı açan talebesi Yunus’a, ders niteliğinde şunları söyler:

-Ey Yunus, bizi birleştiren yüzlerce mesele dururken bir mesele mi bizi ayıracak?

-Ey Yunus, yaptığın ve üzerinden geçtiğin köprüleri yıkma! Bir gün o köprüden geri dönmen gerekebilir!

-Ey Yunus, hatadan nefret et, ama hataya düşenden nefret etme!.

-Bütün kalbinle günaha öfkelen, ama günahkara acı, ona merhamet göster!.

-Ey Yunus, sözü eleştir, ama sözü söyleyene saygı göster!.

-Ey Yunus, görevimiz hastalığı tedavi etmektir!. Hastayı yok etmek değil!.”

Büyük İmam

Allah senden razı olsun, toplum olarak bu nasihatlere çok ama, pek çok ihtiyacımız var…

YAZARIN EKLEMİŞ OLDUĞU YAZILAR
10 Ocak 2019
20 Nisan 2016
9 Ekim 2016
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.