DOLAR
EURO
ALTIN
BIST
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Kocaeli °C

CUMARTESİ HİKAYELERİ

29.06.2018
1.360
A+
A-

CUMARTESİ HİKAYELERİ

Sen her namazdan sonra duada

Rızkını sırtında ağır yük taşıyarak kazanan hamalın biri namazlarında dâima:

– Yâ Rabbi, bana ne vereceksen hayırlısını ver, bir ekmek de olsa hayırlısından ihsan eyle, diye dua ediyormuş.

Adamın hep aynı duayı tekrarlaması, yanındakilerin dikkatini çekmiş. Nihayet biri, bir gün sormadan edememiş:

– Kardeşim, sen her namazdan sonra duada:

” Yâ Rabbi, bana ne vereceksen hayırlısını ver, bir ekmek de olsa yine hayırlısından ihsan eyle” diye yalvarıyorsun. Ekmeğin hayırsızı da mı olur ki?

Hamal cevap vermiş:

– Birader, benim başıma geleni bir bilsen sen de aynı duayı tekrarlamaktan kendini alamazsın. Yanındakiler iyice meraklanmışlar:

– Neymiş başına gelen, anlat da biz de duyalım. Hamal, bakın, başıma ne geldi, diyerek başlamış anlatmaya:

– Ben ekmeğini sırtındaki ağır yüklerin altında inleyerek kazanan bir insanım. Bir gün yine bir yokuş yukarı sırtımda ağır yükle çıkarken fena halde yorulduğumdan sırtımdaki yükü yere indirdim. Alnımdan damlayan terleri silerken içimden bir feryat koptu, dedim ki:

– “Hey yâ Rabbi, yediğim ekmeği bana ne kadar da zor veriyorsun. Ne olur, bu bir ekmeği şöyle oturduğum yerden kazanmayı ihsan eylesen de, böyle kan ter içinde kalmasam.

Tam bu dua ağzımdan çıkar çıkmaz, birden karşımda iki kişinin sille tokat dövüştüklerini gördüm. Dayanamadım, aralarına girip ayırırken birinden yediğim bir yumrukla yüzüm kan revan içinde kaldı, işte o sırada gelen polisler, beni de kavgacılardan biri zannederek doğruca hapse attılar.

Mahkemeye çıkıncaya kadar yattığım hapiste her gün bana ekmek veriliyordu. Sırtüstü yattığım yerde ayağıma gelen bu ekmeği sıkıntı ve üzüntüden yiyemiyordum. Kendi kendime diyordum ki, işte ne sırtında yük taşıyorsun, ne de alnından öyle soğuk terler akıyor. Sana oturduğun yerde bedavadan gelen ekmek. Zevkle yesen ya.. Ne var ki, dışarıda çalışarak alın teriyle kazandığım o ekmek, hapiste ayağıma gelen bu bedava ekmekten çok daha huzur verici ve lezzetliydi.

O zaman anladım ki, ben yanlış dua etmişim. Oturduğum yerden bir ekmek ver demişim, ama hayırlısından ver dememişim. İşte o günden bu yana dualarımda isteğimi değiştirdim. Rabbimden zahmetli de olsa hayırlısını, huzurlusunu vermesini niyaz ediyorum.

 

Ustabaşı

Adamın birisini işten çıkarmışlar. Arkadaşı kendisini otururken görünce yanına gitmiş ve

“Hayrola, işten mi çıkardılar, ne oldu?” diye sormuş.

Adam; “Sen de çalıştın. Ustabaşı ne demektir bilirsin. Hani, şu ortada boş boş dolaşıp, çalışanları izleyen adam”

– Eeee? İşten çıkarılmayla ne ilgisi var?

– O ustabaşı beni kıskandı. Herkes beni ustabaşı zannediyordu!

 

Gizli Ajan

Amerika,  istihbarat almak için Rusya’ya bir gizli ajan göndermeye karar veriyor.

Görev için yüzlerce aday arasından en iyi özelliklere sahip bir kişi seçiliyor.

Ajan yapılan tüm testlerden mükemmel sonuçlar alıyor.

Rusçası mükemmel, hatta yerel şiveleri dahi çok iyi derecede konuşabiliyor, her türlü silahı başarıyla kullanabiliyor, diplomatik yetenekleri olağanüstü…

Seçilen ajan haftalar süren çok zorlu eğitimlere tabi tutuluyor ve göreve hazırlanıyor.

En sonunda görev zamanı geliyor.

Rus hava sahasına gece gizlice giren küçük bir uçaktan paraşütle atlıyor ajan.

Görev için gideceği şehrin yakınındaki köylerden birinin yakınına iniyor ajan.

Yere başarıyla ve sessizce indikten sonra paraşüt ve yanındaki diğer donanımı kamufle ediyor ve yanında getirdiği yerel giysileri giyerek civar köye doğru yola çıkıyor.

Sabaha karşı havanın aydınlanmasıyla köye yaklaşan ajan, tarlasına gitmek için yola çıkan bir köylüye rastlıyor.

Köylüye selam verip yerel aksanla gideceği şehre nasıl vasıta bulabileceğini soruyor.

Köylü şehre giden en kısa yolu tarif ettikten sonra soruyor;

– Amerikan ajanısınız değil mi? Kaç yıldır bu işi yapıyorsunuz acaba?

Köylünün sorusunu hiç beklemeyen ajan şaşırdığını belli etmemeye çalışarak cevap veriyor;

– Onu da nereden çıkardın?

– Bizim buralarda pek zenciye rastlanmaz da!

YAZARIN EKLEMİŞ OLDUĞU YAZILAR
17 Mart 2017
18 Mayıs 2023
6 Ekim 2023
5 Temmuz 2023
12 Kasım 2023
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.