MECBUR MUSUN BÖYLE YAPMAYA?
MECBUR MUSUN BÖYLE YAPMAYA?
Hastanelerde hicapçı doktorlar ve sağlık personelleri bulunur. Çok zorunlu hallerde görev yaparlar. Bu doğru bir karardır. Bir mecburiyet vardır. Sonuçta konu insandır, fazla söze gerek yok. Bir de insana “Mecbur muyum?” dedirten haller vardır veya “Mecbur musun?” Nedir o? Her lafa kayabalığı gibi atlamak, bilmediği konularda ahkam kesmek, düpedüz ukalalık yapmak. Adam dedi ki, “Mecbur muyum seni dinlemeye?” ve çekip gitti. O halde şu sözü hiç unutmayalım; sen seni bil sen seni; sen seni bilmezsen patlatırlar enseni. Herkes her konuda konuşursa uzmana ne gerek var? O zaman farzı misal konu manevi değerler, bırak müftü konuşsun. Sen konuşursan müftüye ne gerek var? Kaymakam adına konuşursan, devlete saygısızlıktır, o zaman devlete ne gerek var? Demek ki neyi biliyorsan onu söyleyeceksin. Dilek ve temenniler farklı şeylerdir. Ben böyle düşünüyorum, böyle olsun başka şey, ben böyle düşünüyorum ama diğer düşüncelere de saygılıyım demek başka şey. Hani incinsen de incitme felsefesi vardır ya, o halde ağzından çıkanı kulakların iyi duyacak. Ben insanları dinlerim, bu benim işimin ve mesleğimin gereği. Sakin ve sükûnetle dinlerim, sonra anlatırım. Hiç kızmadan küsmeden ve güler yüzle anlattığım için sonunda bir ortak noktada buluşuruz. Kimi karşımdaki “Ya hu ben böyle bilmiyordum” der, kimi de “Ben senin anlattıklarını bende düşünemedim, aklıma getiremedim” derim. Bunda bir ayıp, beis yok. Eğer neysen o olursan, karşında kim olursa olsun, samimiyetine inanır. Amma velakin kimsenin konuşmasına fırsat vermeden sadece ben bilirim edasıyla sen konuşursan, biz olmayı beceremeyiz. Ortaokulda fiillerde bize öğrettiler edebiyat dersinde. Ben, sen, o, biz, siz, onlar. İçlerinde en çok “biz “ olanı sevdim. Bak ne güzel; biz bu ülkenin çocuklarıyız. Biz beraber güzeliz. Biz birlikte güler birlikte ağlarız. Tasamız da bir sevincimiz de bir. Fakat, kim ki “Ben yaptım” derse, yanılır. Kim ki “Onlar da kim?” derse şaşırır. O halde lütfen ne söylersen söyle öncelikle anlaşılır bir dille sonra da “Mecbur muyum dinlemeye” lafını kimseye ettirme. Böyle yapma kardeşim! Olmaz! Sonunda biri çıkar der ki, hem de toplumun içinde der. Ben bana söylenen lafa bakarım, sonra onu söyleyen adama. Laf laf mı, adam adam mı? Tabi sadece erkekler adına söylemiyoruz bunu. Aynı şeyler kadınlar için de geçerli. Taptuk Emre’nin kendisine sorulan sorulara özet olarak verdiği şu cevabı hiç unutmayalım “Edep Ya Hu!” eğer o yoksa yüzde astar da yok demektir. Bilmem anlatabildim mi?
GÜZEL SÖZLER
Başarısızlık ve büyük zararlara rağmen, hayata karşı güvenlerini sonuna kadar saklayabilen iyimser insanlar, daha çok iyi bir anne tarafından büyütülmüş olanlardır. Andre
MAOROIS
.Büyük başarılar değerli annelerin yetiştirdikleri seçkin çocuklar sayesinde olmuştur
ATATÜRK
Bir anne yüreği, dibinde daima af bulunan bir uçurumdur.
BALZAC
Az anlamak ters anlamaktan iyidir.
SWEIG
Sözcüklerin gücünü anlamadan insanların gücünü anlayamazsınız.
CONFUCIUS
Bu dünyaya anlaşılmak için değil, anlamak için geldik. Anlaşılamamanın üzüntüsünü duyacağımız yerde, bütün ruhumuzla başkalarını anlamaya çalışsak hayat ne kadar güzel olurdu.
E.RENAN APTALLIK:
Konuşup da aptallığınızı belli etmektense susup akıllı sanılmak daha iyidir. Abraham
LINCOLN
Kendini akıllı sananlar kadar, dünyada aptal yoktur.
SENECA
Aptallık yüzünden namuslu olan pek çok insan vardır.
DOSTOYEVSKİ
Aptal görünmeye cesaret etmek büyük bir akıllılıktır.
Andre GIDE
Aradığını bilmeyen bulduğunu anlayamaz.
C.BERNARD
Arkadaşınızın evine sık sık gidin; çünkü kullanılmayan yolu çalılar bürür.
EMERSON
Hatalarımızı zamanında söyleyecek arkadaş gereklidir.
BOILEAU
Gerçek arkadaş sağlık gibidir, değeri o yok olunca anlaşılır.
CERVANTES
Anne ve babamızı kader tayin eder, dostlarımızı ise kendimiz.
J.DELISLE
Arkadaşlık kuvvetli bir bağdır. İhtiyaç olunca başvurulmazsa ömür boyu sürer.
Mark TWAIN
Yeterince dikkatli olup da dostlarımızın yalnızca bize uyan yanlarıyla ilgilensek ve geri kalan yanlarıyla uğraşmasak dostluklar daha dayanıklı ve daha sürekli olurdu.
GOETHE ASALET:
Asalet sahibi kişi, verilenin değerine değil, verilişine önem verir.
PLUTARKHOS