DOLAR
EURO
ALTIN
BIST
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Kocaeli °C

SİYASETİN VIZ VIZ ARILARI

02.07.2018
1.627
A+
A-

Seçimler bitti, herkes yerli yerine oturdu, biz gelelim siyasetin vız vız arılarına. Bunlar bal yapmazlar, sadece görüntü için uçar gibi görünürler onu bile beceremezler. Siyaset idealler doğrultusunda yapıldığında inandırıcı, ben buradan ne elde ederim anlayışıyla yapıldığında sarsıcı olur. Bütün siyasileri izledik. Kim görüntü vermeye çalıştı, kim ne yaptı, ne kadar yaptı? Seslerini duyurmak adına hangi argümanları kullandılar. Kimileri havaya girdi, sonucunu gördü. Kimileri de “Ya ne olacak ki biz burada olalım ille de bir makam mevkiimiz olsun, bir masamız olsun” diyenler de sonuçları gördüler. Şimdi önümüzde Yerel Seçimler var. Öyle çok uzakta falan değil, muhtemelen Kasım ayında. Doğal olarak beklentiler de var. Kimi belediye başkanlığı, kimi belediye meclis üyeliği hesabı yapıyor. Genel merkezlerde tabloyu önlerine koymuş inceliyorlar. Doğal olarak siyasi sorumluluk alması gerekenler ya taltif edilecek, ya da bedel ödeyecek. Hayat böyle bir  şey. Siyaset kenarından köşesinden ucundan tutmakla olmaz. Siyaset dediğinin iradesi çok üstün olmalıdır. Her yeri görebilmeli, kime nasıl erişirim onların hesabını yapmalı, doğal olarak ta bunların maddi ve manevi külfetlerine katlanabilmelidir. Yok canım biz bir çay bile ısmarlamayalım da görüntü verelim yeter, geç bunları! Zaten millet de ortaya koyduğu iradeyle bunları gösterdi. Hani dedik ya kimi kraliçe arıdır, etrafa tüm arıları toplar bal yapar. O nimetten herkes faydalanır. Kraliçe arılar o balları sadece biz yiyelim hesabı da yapmazlar. Vız vız arı hesap yapar. Az zahmetle az harcamayla ne kadar çok kazanırım. Ben vız vız vız edip durayım, öyle de çalışıyor zannetsinler ki, belki beni kraliçe arı yerine koyarlar. E vız vız arı bal yapmaz, ondan ne kral olur, ne de kraliçe. Şimdi önümüzde Yerel Seçimler var. E doğal olarak bunların hesabı hem genelde hem yerelde yapılacak. Aşağıdaki siyasetle, yukarıdaki siyaset bir olacak mı? Siyasetin mihenk taşları nerelerde olacak, kimi oturacak kimi kalkacak?

 

Çocukların Kalbini Kırmaktansa

Adam, pencereden dışarı baktığında, bahçenin ön kısmındaki ağacın üzerinde yedi-sekiz yaşlarında bir çocuk gördü. Çocuğun çıktığı ağaç bir erik ağacıydı ve meyveleri henüz bir leblebi kadardı. Buna rağmen mahallenin tüm veletleri, gözlerini o ağacın üstünden ayırmıyor, yağmalamak için fırsat kolluyorlardı.

Adam, bu durumu çok iyi bildiğinden, bahçesiyle yolu ayıran duvarın üstüne birkaç sıra dikenli tel çektirmiş, dış kapının üstüne de: “Dikkat köpek var!” diye yazdırmıştı. Ne yazık ki bu önlemler işe yaramıyordu. Bu çocuk da nasıl yapmışsa yapmış, bu tellere rağmen ağaca tırmanmıştı. Üstelik de son derece rahat görünüyordu.

Adam, önce camdan seslenmeyi düşündü. Fakat hemen vazgeçti. Çünkü çocuk, gözlerini ağaca dikmiş, âdeta dünyayla ilgisini kesmişti. Adam, bundan yararlanıp dışarı çıktı ve sessiz adımlarla ağaca yanaşarak:

— İn bakalım aşağıya! diye gürledi. İn de kulaklarını dibinden keseyim!

Küçük çocuk, korkusundan sapsarı olmuş, çıktığı dalda mıhlanıp kalmıştı. Konuşmaya çalışırken başını titreterek:

— U…U!. deyip bir şeyler geveledi.

Adam, biraz daha sinirlenmişti. Artistliğe hiç mi hiç tahammülü yoktu. Bu eşkıya kendisini kurtarmak için, kesinlikle numara yapıyordu.

Adam ona ders vermek amacıyla, ağacın dibinde duran bahçe süpürgesini, küçüğün ayaklarına doğru fırlattı. Süpürge tam hedefini bulmuştu.

Çocuğun acıyla kasılan yüzü, birkaç damla gözyaşıyla ıslandı. Fakat bunlara rağmen:

— U…U!. dedi bir daha, tek eliyle ağacın üstünü gösterip.

Uçurtması ağaca takılmıştı ufaklığın. Bunun için uğraşıp duruyordu.

Adam, biraz geriye çekilince, uçurtmayı fark etti. Elbette ki yaptığı hatayı da… Ses tonunu biraz yumuşatarak:

— Senin erik koparttığını sandım, dedi. Bir sürü çocuk geliyor her gün buraya, üstelik de dalları kırıyorlar.

Çocuk, kekeme idi. Bu yüzden de konuşmakta zorlanıyordu. Uçurtmasını almaktan her nedense vazgeçip, sessizce indi taş duvar üstüne. Daha sonra, yine güçlükle konuşarak:

— Bahçemizde bu ağaçtan iki tane var, dedi. Ama babam, çocukların kalbini kırmaktansa, dalların kırılmasına razı oluyor.

 

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.