GÖLCÜK’Ü BU KADAR SALMAYIN

Hani geçenlerde bir vatandaş “Gölcük’ü bu kadar salmayalım”  demişti ya, herhalde bu yazıyı epey okuyan oldu ki dün gelip bir değerli vatandaş bizi ikaz etti. Mareşal Fevzi Çakmak Caddesinde 61. Sokağa doğru dönerken neredeyse yola çıkmış bir aracı gösterdi. O taraftan giriş olsa da Mareşal Fevzi Çakmak Caddesine çıkış yok. Üstelik araçlarda sağlı sollu park edince ne bir itfaiye ne bir ambulans oralardan gelip geçemez. Ama kimin umurunda? Hele hele yola kadar neredeyse çıkacak duruma gelen aracı görmemek ne hikmetse insana güneş gözlüğü falan da takıyorlar dedirtiyor. O araç bir kazaya neden olabilir, kimin umurunda! Vatandaş kendi işini görsün de gerisi hikaye; aslında değil. O sokağı tek yönlü yaptığınıza göre araç parklarına da tek yönlü müsaade edip, trafik işaretleri koysanız sorun çözülür. Büyükşehir’in yapmış olduğu trafik düzenlemesi kimini memnun edip kimini etmese de sonuçta bir düzenleme yapılmış durumda. Peki buralara bakmak çift yönlü araç park edilen yerlerde tedbir alıp gerekeni yapmak yerine millete neden “Gölcük’ü bu kadar salmayın” dedirtiyorsunuz? Yine o yazıyı okuyan insanlar bahsettiğim yazı şu hani “yaya geçidi inişli çıkışlı” olan haberdeki yazı. “Komşu ilçelerde böyle uygulamalar hiç görmedik, gören varsa bize de haber versinler de bilelim” diyen vatandaşlara bunu da bir izah etmek lazım. O iş orada nasıl olmuş, niçin olmuş, öyle olmasının sebebi nedir? Merak ediyor insanlar. Alışveriş merkezlerinin önüne park eden araçlar aslında yaya geçitlerine park ediyorlar da diyeceksiniz ki; bu nasıl  oluyor? Neden alışveriş merkezi açma arzusunda olanlara “Otopark nerede?” diye sormuyorlar? Eğer cadde üzerinde açıyorlarsa o halde niçin yaya kaldırımlarını özel otoparka çeviriyorsunuz niye gerekeni yapmıyorlar? Bir süre önce Denizevler Mahallesinde haber yapmıştık. Orada insanlar mutlu falan değil. Hele hele daha önce iş yeri olup ta yeni sanayi çarşısından kendilerine de iş yeri verilmeyenler hiç ama hiç memnun değil. Birileri de “Hakkımı helal etmem” diye söylüyorsa burada durup düşünmek lazım.

AK PARTİ OYLARINA ETKİLERİ

Bir kere şunu söyleyelim ki AK Partinin, partinin önünde giden ismi Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’dır. Halk pazarda, sokakta şunları açıkça söylüyor, bunlara hepiniz şahit olmuşsunuzdur “Benim oyum Tayyip Erdoğan’a” peki şimdi Kocaeli’ne baktığımızda 13’e çıkan milletvekiline rağmen AK Parti’nin 7 milletvekilliğinde kaldığını görüyoruz. Demek ki ilçelerdeki uygulamalar vatandaşı öyle hale getirmiş ki oylarda bir artış görülmemiş. Hatta AK Parti’nin Kocaeli’nde genelde baktığınızda oy kaybına uğradığını da görüyorsunuz. Karizmatik lider Recep Tayyip Erdoğan tüm uğraşına, çabalarına ve vatandaşın oy verirken “Benim oyum Tayyip Erdoğan’a” demesine rağmen işte bu tür olaylar partinin de Kocaeli genelindeki başarısının artmasını engellemiş durumda. Şu anda AK Parti Genel Merkezinde Yerel Seçimler öncesinde adaylar konusunda önemli çalışmalar var. Ama siz hala Genel Başkanı iyi anlayamadıysanız, e vatandaşın da anlaması çok zor zaten.

14.3 Milyar Dolar

Amerika’dan döner dönmez, elindeki kocaman bavulla Meclis kürsüsüne çıkan dönemin maliye bakanı;

– Bu bavulun içinde tam 14.3 milyar dolar var, demiş.

Arkasından da sormuş:

– Bu parayı nüfusumuza bölersek, kişi başına kaç dolar düşer?

Milletvekilinin biri, derhal ayağa kalkarak cevap vermiş

– 26 milyon dolar…

– Ama 14.3 milyarı,70 milyona böldüğümüzde 26 milyon çıkmaz ki…

– Ben, 70 milyona bölmedim ki…

– Kaça böldün?

– 550’ye!..

İşi Bırakıyoruz

Yaşlı bir adam emekliye ayrılır ve kendine bir lisenin yanında küçük bir ev alır.

Emekliliğinin ilk bir kaç haftasını huzur içinde geçirir ama sonra ders yılı başlar.

Okulların açıldığı ilk gün, dersten çıkan öğrenciler yollarının üzerindeki her çöp bidonunu bağırıp, çağırarak tekmelerler.

Bu çekilmez gürültü günler sürer ve yaşlı adam bir önlem almaya karar verir.

Ertesi gün çocuklar gürültüyle evine doğru yaklaşırken, kapısının önüne çıkar, onları durdurur ve:

– “Çok tatlı çocuklarsınız, çok da eğleniyorsunuz. Bu neşenizi sürdürmenizi istiyorum sizden.

Ben de sizlerin yaşındayken aynı şekilde gürültüler çıkarmaktan hoşlanırdım, bana gençliğimi hatırlatıyorsunuz.

Eğer her gün buradan geçer ve gürültü yaparsanız size her gün 1 dolar vereceğim” der.

Bu teklif çocukların çok hoşuna gider ve gürültüyü sürdürürler. Birkaç gün sonra yaşlı adam yine çocukların önüne çıkar ve onlara şöyle der:

– “Çocuklar enflasyon beni de etkilemeye başladı bundan böyle size sadece 50 sent verebilirim.”

-Çocuklar pek hoşlanmazlar ama yine devam ederler gürültüye. Aradan bir kaç gün daha geçer ve yaşlı adam yine karşılar onları:

– “Bakın” der:

– “Henüz maaşımı alamadım, bu yüzden size günde ancak 25 sent verebilirim, tamam mı?”

– “Olanaksız bayım” der içlerinden biri,

– “Günde 25 sent için bu işi yapacağımızı sanıyorsanız yanılıyorsunuz. Biz işi bırakıyoruz.”