DOLAR
EURO
ALTIN
BIST
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Kocaeli °C

POŞET HİKAYESİ

06.01.2019
871
A+
A-

Alışveriş merkezlerinde ücretli poşet uygulamasına geçildi. Gündem biran da poşete döndü. Kimi filesini alıp geldi kimi az alışveriş yapınca ceplerine koydu. Poşetleri ücret karşılığı alanlar surat buruşturdu, açıklamayı da şöyle yaptı. Şimdi biz alışveriş yapıp para ödüyoruz yani para kazandırıyoruz. Poşet alıp para veriyoruz ve bu poşetlerle dışarı çıktığımızda o mağazanın reklamını da kendi ödediğimiz paralarla yapıyoruz. Mantık açısından son derece doğru. Çözüm ne? Düz poşet uygulamasına alakalı tüm işyerlerinde geçirirse sorun ortadan kalkar. Peki, biri çıktı dedi ki ben büyük markayım, kendi amblemimi basarım. Olur, hay hay. O zaman poşetleri ücretli vermeyeceksiniz. Bunu fiyatlara da yansıtmayacaksınız. Veyahut da ücret ödeyip poşet alanlara bir avantaj sağlayacaksınız, o zaman uyar. Aslında baktığımızda naylon poşetler zaten zararlı. Karardan sonra kullanım oranları da çok büyük miktarlarda düştü. Bu çok önemli. Eskinin filesine dönüş başladı, vatandaş kendi çantasını uzun vadede kullanabileceği şekilde kendi yapmaya başladı. Bu da son derece güzel. Atılan adım demek ki son derece. Çok geç kalınmış bir karar olmasına rağmen zararın neresinden dönersen kardır misali bu kararı destekliyorum. Vatandaşın da tepki olarak ortaya koyduğu sorunlarında giderilmesini öneriyor ve gerçekleşmesini bekliyorum.

BİLGİ KİRLİLİĞİ

Her seçim öncesi yaşadığımız bilgi kirliliğini bu seçim döneminde de yaşıyoruz. Ortada farklı farklı listeler dolaşıyor ve bunlar yayınlanıyor. Daha doğrusu birileri bunları servis ediyor. Üstüne üstlük genel merkezlerin antetli kağıtları, üzerinde ıslak imzalı listeler mi var? Peki, bu nasıl oluyor? Genel merkezde nasıl bir köstebek var ki bunları sızdırabiliyor. Ortaya çıkan sonuç, listelerin güvenilir olmadığıdır. Çünkü yayınlanan tek bir liste yok. Farklı farklı listeler var. Bunlardan bir tanesi tutabilir veya hiçbiri tutmayabilir. Bunları bilemiyoruz. Aday adaylarına gelince, evet heyecanları büyük. Çünkü beklentileri büyük. O halde gerçek listenin açıklanacağı günü beklemek en sağlıklı ve en doğal olanı. Bilgi kirliliği kimseyi memnun etmez. Hatta kimilerini sinirlendirip tepki koymalarına neden olur. Bunun da kimseye faydası olmaz. Bir işi doğru yapmak o işin gerçekleştiği günde açıklamakta geçer. Şu anda kimin ve kimlerin aday gösterileceğini bilen belki 1 belki 2 kişi. Bunlarda en üst mevkide olanlar. Dolayısıyla sükunet ve sabırla beklemek listeler açıklandıktan sonra üzerinde gerekirse yorum yapmak daha doğru ve sağlıklı olabilir. Bu arada aday adayları da son derece şık giyinip arzı endam ederek umutlu bekleyişlerini sürdürüyorlar. Bu açıklama yarın da olabilir, muhtemelen 15 Ocak’ta da olabilir. Sonunda da sabırlı olalım ve bekleyelim. Bilgi kirliliği ile de bir şey yapıyormuşuz gibi ortalığı bulandırmayalım.

MARMARA BÜYÜKLÜĞÜNDE BİR ALAN KAYBOLDU

Güven İslamoğlu’nun yaptığı programları beğeniyle izlerim. Çevre kirliliğini anlatan, korunması için çırpınan bir adam. Dün yine yayın yaptığı televizyon programında bu zamana kadar yanlış kullanım ve kirlilikler sonucu Marmara Denizi büyüklüğünde bir sulak alanın kaybolduğunu ortaya koydu. Manisa’nın Marmara Gölü’nü gösterdi, içler acısı. Ne kadar çer çöp varsa orada. Oraya gelen sorumsuz insanlar piknik yapmışlar, çöplerini göle atmışlar. Şimdi, lafa gelince temizlik imandan gelir diyen Müslümanlarız. Peki, o Manisa’nın Marmara Gölü’nde imana ne oldu? Nereye gitti? Nerede kayboldu? Lafa gelince ülkemizi çok severiz. O vatan sevgisine ne oldu? O yurttaşlık bilgisi kültürü nereye gitti? İşte ülkenin içler acısı hali. Bu ülkeyi bile bile kirleten insanlar ortalıkta hangi vicdan rahatlığıyla geziyorlar? Kendi evlerinde çöpleri sofrada mı bırakıyorlar? Yere mi döküyorlar da bu hovardalığı, sorumsuzluğu sıra vatanın göllerine, akarsularına gelince hovardaca yapabiliyorlar. Bu ülkeyi sevmek, bu ülkenin topraklarını korumak, ormanlarını, akarsularını, denizlerini ve havasını kirletmemektir. Bir kez daha hatırlatayım. Müslümanlığın en önemli düsturu uyulması gereken temizlik imandan gelir düşüncesi ve felsefesidir. Bunlar nereye gitti arkadaş? Herhalde şeytan aldı götürdü.

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.