DEĞERLERİMİZE SAHİP ÇIKMAK
DEĞERLERİMİZE SAHİP ÇIKMAK
Her milletin gelenek ve göreneklerinin yanı sıra önemli değerleri vardır. Eski tatlar, eski ve eskimemesi gereken meslekler gibi. Televizyonda Aşık Veysel’in sesinden güzel bir reklam kampanyası izledim. Eski mesleklerin sunumu yapılıyordu. Ağaç taş oymacılığı, kalaycılık, nalbantlık, hallaçlık gibi. Ne hikmetse ve ne kadar güzel bir tesadüf ki öğlen torunu okula götürürken Değirmendere Atatürk mahallesinde kalaycılar vardı. Bir aile etraftan kap kaçakları kalaylamak için var gücüyle çalışıyordu. Aslında bunlar yok olmamalı. Bize geçmişimizi hatırlatan nereden nereye geldiğimizi gösteren çok özel şeyler. Mesela eskiden sokaklarda macuncular dolaşırdı, şimdi yok. Çocuklarımız bu tatları bilmiyor. Kışın geceleri boza sesleriyle mahalleler ayrı bir havaya bürünürdü, sayıları çok azaldı. Ramazan aylarında davulculardan rahatsız olur hale geldik. Mesela meddahlar vardı. Mesela Hacivat ve karagöz oyunları vardı. Şimdi yok olup gidiyorlar. Bunlar bizim özümüz ve en güzel değerlerimiz. Yok, ettikçe bir şeyleri de kaybediyoruz demektir. Bunları korumalı, gelecek nesillere örnek olması amacıyla teşvik edip desteklemeliyiz. Belki teknoloji ilerledi şimdi her şey fabrikasyon haline döndü. Ama terzilik hiçbir zaman ölmemeli. Bunları teşvik etmeliyiz. Yaşamalarını sağlamalıyız. Bak yavaş yavaş Ramazan yaklaşıyor. Sokaklarda yani mahalle kültürü içerisinde kadınlarımızın yufka açtıklarını gördünüz mü? Kaç mahallede kaç evde 11 Ayın Sultanının hazırlıkları yapılıyor. Bunlar bizim kimliğimiz. Sürdürmekte bizim görevimiz. Her bölgenin yöneticileri bu hassas konuları iyi yorumlayıp hayata geçirmek için mutlaka adımlar atmalı. Her toplum geçmişten gelen ve sürdürülebilir değerleri ile yücelir, her toplum kendi iç huzurunu sağlamak için geçmişten geleceğe ve geçmiş hiçbir şekilde unutulmadan yaşatılırsa huzur bulunur. Bunları yapmalıyız. Eskiden çocuklar saklambaç oynardı, yakan top oynardı, sek sek oynardı, topaç oynardı, birdirbir oynardı. Şimdi bakıyorsunuz ki bilgisayar başından kalkmıyorlar. Çünkü onlara alan bırakmadık. Onları doğayla, toprakla buluşturup enerjilerini boşaltmalarını sağlayamıyoruz. Türkiye’nin birçok yerinde millet bahçeleri kuruluyor. Dolayısıyla geçmişten gelen kültürlerimiz bu millet bahçelerinde yaşatılabilir. Karagöz Hacivat, macunlar, Ramazan şerbetleri. Bütün bunlar millet bahçeleri vasıtasıyla hayata geçirilebilir. Evet, geçmişimize, güzelliklerimize, bizi bu günlere getiren örf ve adetlerimize, mesleklerimize sahip çıkalım.