CUMARTESİ FIKRALARI
Köyün Semercisi
Köyün yaşlı semercisi Bekir Usta ölmüştü.
Tüm eşekler köy meydanında toplandılar, tepindiler oynamaya başladılar.
Yaşlı hasta bir eşek duvar dibinde düşünüyordu. Ona geldiler:
─ Haberin yok herhalde, semercimiz öldü, dediler.
─ Ne olmuş öldüyse?
─ Artık sırtımız yara bere olmayacak, özgür olacağız…
─ Nasıl bir özgürlükmüş bu!
─ Semerci olmayınca artık sırtımıza semer yapılmayacak, kırda bayırda istediğimiz gibi dolaşacağız…
Yaşlı eşek gülmüş;
─ Şaşarım aklınıza, demiş.
─ Bugün sevinçle tepineceğinize aslında yas tutmalısınız.
Bekir Usta iyi kötü sırtımızın ölçüsünü biliyor, bizi rahatsız etmeyecek semerler yapmaya çalışıyordu.
Yarın bir acemi semerci getirirler, sırtınız yaradan kurtulmaz.
İyisi mi siz semerciden değil, eşeklikten kurtulmanın yolunu arayın.
Eşek kaldıkça, sırtınıza bir semer yapan bulunur.
Menemen Treni
Tren İzmir’den Menemen istikametinde yola çıkmış. Yaşlı bir teyze kondüktörü çağırıp “Yavrum Menimen’e varınca beni bildiriver, aman unutma” demiş.
Kondüktör de “Sen uyu teyzem, Menimen’i vannca ben seni bildiricem” diye garanti vermiş. Teyze güvenip uyumuş. Kondüktör ise olayı unutmuş. Tren Menemen’i geçmiş.
Epey sonra kondüktör teyzenin ineceğini hatırlayıp makiniste koşmuş. Treni durdurmuşlar ve üzülmüşler. Gecenin bir vakti kadıncağızın Menemen’e tek başına dönmesi olacak iş değilmiş.
Makinist “Dur, ben treni geri alayım, Menemen’e geri dönelim. Gece fark eden olmaz; soran olursa da ‘Yanlış makasa girmişiz’ deyip idare ederiz” demiş. Ve gece karanlığında Menemen’e geri dönmüşler.
Kondüktör koşup teyzeyi uyandırmış “Kalk teyzem, Menimen’i vardık” demiş. Teyze uyanmış “ömrüne bereket yavrum” diyerek çantasını açmış, bir hap çıkarıp yutmuş. Tekrar başını yaslamış.
Kondüktör hayretler içinde, inmiyor musun diye sormuş.
Teyze “Yok yavrum, ben bugün doktora gittiydim, doktor iki tane hap verdi. Birini Basmane’de alcen dedi, ikinciyi de Menimen’i varınca alcen. Ben hapımı aldım, kal sağlıcakla” demiş.
Üstün Dökmen Küçük Şeyler Kitabından alıntılanmıştır.
Anons
Temel devlet memuru olduğu için görevi gereği karısı Fadime ile Erzurum’da yaşıyorlarmış.
Kar yağışının sürdüğü bir akşamüzeri belediye hoparlöründen bir anons yapılmış;
─ Sayın sokak sakinleri, arabalarınızı lütfen sokağın sol tarafına parkediniz! Sokağın diğer tarafındaki karlar temizlenecektir!
Anonsu duyan Temel, evden çıkmış ve arabasını sokağın sol tarafına park etmiş.
Ertesi akşam, yine belediye hoparlöründen bir anons yapılmış;
– Sayın sokak sakinleri, arabalarınızı lütfen sokağın sağ tarafına park ediniz! Sokağın boş bırakılan tarafındaki karlar temizlenecektir!..
Temel yine dışarı çıkmış ve arabasını sokağın sağ tarafına park etmiş.
Kar yağmaya devam ediyormuş. Bunun sonucu olarak sokakların her gün temizlenmesi gerekiyormuş. Üçüncü günün akşamı yine bir anons;
-Sayın sokak sakinleri, arabalarınızı lütfen sokağın …. tarafına park ediniz! Sokağın diğer tarafındaki karlar temizlenecektir!
Ancak, anons yapılırken bir kopukluk olduğu için ne Temel, ne de Fadime arabaların sokağın hangi tarafına park edileceğini anlayamamışlar.
Uzun bir süre sokağın hangi tarafına park edecekleri konusunda tartışmışlar ve bir türlü karara varamamışlar. En sonunda Fadime demiş ki;
-Ula Temel, boşver anonsu. Madem ki hangi tarafa park edileceğini anlamadık, araba bugün de garajda kalsın da!