Bilal Habeşi Olmayın AMA

Şu ezanlar ki dinin temeli. Bayılırım ezan sesine. Hele sabah ezan sesiyle uyanmak gerçekten büyük bir mutluluktur. Huzurdur insan için. Lakin o yankılanan ses de makamına uygun olacak Bilal Habeşi gibi değil ama ses de güzel olacak. Camileri severim. En güzel ibadet yerimiz. Aynı safta durduğumuz, bir ve beraber olduğumuz çok kutsal bir mekan. Adımınızı attığınız anda içinizde bir huzur hissedersiniz. Ezan namaza çağırılır. Zaman zaman etraftan okunan ezanlarla ilgili birtakım serzenişler gelir. Mesela kimi der ki, yahu ne kadar da güzel okuyor. Kimi de der ki ağıt yakar gibi ezan okunur mu? Hani duyduğunuz anda içinizde güzel duygular oluşacak, daha önceki müftü olacak olan arkadaşlara bu konuya biraz hassasiyet gösterin, daha dikkatli olun. Makamına uygun okuyanları tercih edin demiştim. Müftü bey sağ olsun. Eldeki malzeme bu kadar diye cevap verdi. Mesela şu çözüm olabilir mi? Bazı yerlerde banttan ezan okunsa daha mı iyi olur? Daha mı şık olur? Bunu değerli yetkililerin iradesine bırakıyorum. Evet dedik ya belki Bilal Habeşi gibi değil ama makamına uygun olarak okumak önemlidir. Bunu Gölcük’te en iyi müftü vekili Adnan Yıldız hoca yapar. Belki bu konuda ön ayak olup arkadaşlara yardımcı olabilir. Neticede bu mesele çok rahatlıkla çözülebilecek bir iş. Konuyu camilerden açmışken şöyle devam edelim. İnsanlar camiye yeni giysiler ile gitmek zorunda değil. Önemli olan giysilerin temiz olması. Yanındaki insanları rahatsız etmeden ibadet etmek önemli. Bir de malum yaz aylarındayız. Çıplak ayakla namaz kılan arkadaşlar var. Bu bence biraz sağlık yönünden sakıncalı. Çünkü çıplak ayakla basarak geçtiğiniz yere kimi cemaat alnını secdeye koyuyor. Bu hoş değil. Buradan farklı sıkıntılar doğabilir. Bunlara fırsat vermemek lazım. Herkes bir çorap alıp giyebilme imkanına sahip. Bu konuyu dile getirdikten sonra bazı camilerde askıda çorap uygulaması da başlatılmıştı. Demem o ki ibadet için o kutsal mekanlara yani camilere gelen değerli kardeşlerimiz bu konuya da hassasiyet gösterirlerse yerinde olur. Farklı bir durum Cuma namazları için geçerli. İnsanlarımız gerçekten Cuma namazına ayrı bir özen gösteriyor. Camilerimiz dolup taşıyor. Orada babaların veya dedelerin veya ağabeylerin küçük çocukları camiye getirmesi çok hoş. Böylece onlar da camilere ısınıyor, ileride namaz kılmanın pratiklerini de daha küçük yaştan yapıyorlar. Dedim ya çocuk işte. Oynayacak, eğlenecek, muziplikler yapacak. Zaman zaman cemaat namaza durmuşken aralarda koşuşan minik yavrularımız var. Hem de böyle şarkılar söyleyerek, araba taklitleri yaparak cemaatin arasında gezinip duruyorlar. Çocuklar namaza gelsin, camilere ısınsın ama büyükleri de o minik yavrularımızı özellikle namaza durulduğu anda yanlarında sessizce durmaları konusunda tatlı dille güler yüzle uyarsınlar. Mesela onlara ödül versinler. Bak yanımda sessizce durur benim yaptıklarımı yaparsak çıkışta sana şekerleme, çikolata alacağım desinler. Böylece o çocuklar o armağan sayesinde koşuşturmaktan vazgeçer, camiye alışmanın antrenmanlarını da daha güzel bir şekilde yapmış olur.