DOLAR
EURO
ALTIN
BIST
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Kocaeli °C

BİRAZDA GÜLELİM

30.10.2019
730
A+
A-

BİRAZDA GÜLELİM

Aman yazma!…

Temel, TEK görevlisi olarak elektrik direğinde  çalışıyorken ceryana kapılır ve hastaneye kaldırılır. Olayı duyan gazeteciler Temel’in başına üşüşürler, Geçmiş olsun, ne oldu? Elektiruk direğunde çalışirken ceryan çarpti da  duştum. Vah… Vah… Gazeteciler olay hakkında daha geniş bilgi edinmek için habire soru sorup tam gidecekleri sırada Temel, hasta  yatağından hafifçe doğrulur sordu: – Ya bakun baa… Habu kadar soriyi baa niye sordunuz. Adliyeden misunuz? – Yook… Biz gazeteciyiz. Temel, yeniden ceryana kapılmış gibi yataktan firlar ve  gazetecilere sarılır: – Uyyy… Gözuğuzi seveyim. Ben küçuk memurum. Beyanat verme hakkım mi sakın yazmayin, ekmeğumdan olurum, sonra…

Kim vurdi, ne bileyim

Temel, vapur gişesine gidip, Trabzon – İstanbul, gidiş-dönüş bileti almak istedi:  Baa İstanbol bileti ver, gidiş – dönüşlü olsın… Gişe memuru kafasını kaldırmadan yanıtlar: – Sıraya geç!… Temel, bu ikaz karşısında dışarıya çıkıp üç – beş dakika dolaştıktan sonra tekrar gişeye gelip isteğini söylüyor: – Baa İstanbol bileti ver, gidiş – dönüşli olsun… Gişe memuru yine “Sıraya gir!” ikazını yapar ve Temel tekrar dolaşıp gelir. İsteğini tekrarlar, aynı yanıtı alır. Bu durum birkaz kez tekrarlanır. Sonunda Temel’in sabrı taşar ve kuyrukta hiçbir kimsenin de bulunmadığını görerek gişe memuruna kuvvetli bir yumruk aşkeder, Memurun gözlüğü bir  yana, kendisi öteyana düşer. Şaşkınlık içinde sorar:Kim vurdu bana? Kim vutdu bana? Temel, bıyıkaltından kıs, kıs gülerek yanıtını verir: – Kardaşım, habu kadar kalabaluktan saa kim vurdi , nasi bileyum?

Aslını mi inkar edeyi?

Temel, arkadaşına hakaret suçundan yargılanıyordu. Ha kim: -Sen buna hakeret etmişsin, doğru mu? diyerek davacıyı gösterdi: – Yok, hakim bey, yok… Ben kendusına sadece heyvan dedum. İyiya hakaret bir söz bu.. – Ne demek hakim bey… Yanlış anlaşılıyı… İnsan kurnaz olursa tilkidur. Kurnazlukta ileru gidersa kurttur, pek cesur ve heybetlu olursa aslan, uysal olursa  kuzi, korkak olursa tavşan, inatçı olirsa eşek, güzel, sesli olursa bülbül, mercan gözli olursa hamsi, velhasili kelam, hakim bey, insan hiç bir zaman heyvanluktan  kurtulamaz…

Hamsi hazretleri!

Birinci Dünya Savaşı sıralarındaydı. Seferber edilen bir bölük erlerine subay, vatani dersler veriyordu. İlk olarak da padişahın kim olduğunu öğretiyordu: – Halifei ru-yi zemin Sultan Mehmet Han Hamis Hazretleri. Belki 100 kez bunu tekrarladıktan sonra bölük efradına belleyip bellemediklerini sordu. Erler hep bir ağızdan“Belledik komutanım” diye yanıt verdiler. Bunun üzerine subay birer birer tüm erlere sormaya başladı. Fakat, belledik diyenlerden hiç birisi padişahın adını tekrarlayamadı. Arka sıralarda duran Temel parmağını kaldırdı. Subay geniş bir nefes alarak ona döndü; Söyle bakalım, dedi. Temel derin bir soluk alıp göğsünü kabartarak söyledi: – Hamsi hazretleri komitanım.

Verelum mi acaba?

Cemal, yıllar önce karısını kaybetmişti. Dul – bekardı ve bu durumundan çok şikayetçiydi. Üstelik genç bir kıza da tutulmuştu. Kız tarafı yaş farkı nedeniyle kararsızdı. Cemal, kızın  ailesini ikna etmek için habire adam gönderip haber iletiyordu: “Halım – vaktım yerınde.. Usteluk, sözum sözdur.  Kızlarıni ölıncaya kadar seveceğum. Servetum da kızlarına kalacak. daha ne isteyler?” Kız tarafının görüşü belirlenmeye başlamıştı. Önce Fadime karar verdi: – Baa kalırsa verelum Temel… (Olıncaya kadar sevecoğum) deduğuna bakılırsa, demek ki fazla vakti kalmadi. Acele edelum.

Fırsat yok ki

Boşunmak istediğini bildiren Temel’e mahkemede hakim  sordu:Peki, talebini kabul ediyorum. Fakaat, neden bir senedir karına tek söz söylemedin? Temel boynu bükük, yetim gibi bir tavırla cevap verdi: – Baa fırsat vermedi ki hakim bey, hep o konişti…

Haçan yüzme bilmeysun

İstanbul’da Temel’in takasına binen bir profesör, Temel’in okuma yazma bilmediğini öğrenince “Vah vah, bütün hayatın mahvolmuş” der,  Biraz sonra aniden bir fırtına çıkıp, taka dalgalar arasında inip çıkarken Temel, profesör’e sordu: – Ula profesor emica, yüzgeç biley misun? Profesör “Bilmiyorum” yanıtını verip denize düşerken  Temel durum değerlendirmesi yaptı: – Ne haber? Şimdu kimun hayati mafoldi, de baa…

Emice saa bişe diyecek

Temel, bahçesindeki incir ağacına çıkmış olan çocuğu görünce sabredemedi: – Ula , çabuk in aşaa. Dallari kıra kıra incir yeysın… diye çıkıştı ve ardından ekledi: – Habu yaptuğıni da bobağan anlatacağum. Temel söylenmesini bitirince ağaçtaki çocuk yukarıdaki  dallara doğru seslendi: Bobaaa… Bobaaa! Pak habu emica saa bi şey diyeceğmiş.

O da ayni yaşta

İhtiyar Temel, doktora gider. Sol ayağının ağrıdığından  yakınır.  Doktor gerekli Müayeneyi yaptıktan sonra teşhisini söyler: -Yaşlılıktan… Yaşlılıktan…Temel, doktorun teşhisini beğenmemiştir ve sorar: – Doktor bey, haçan sağ ayağum da ayni yaştadır, o niçun ağrımayi?

Önce sen soyun…

Temel’in eşi Fadime hastalanır ve tüm tedavilere karşın  bir türlü iyi olmaz. Son çare olarak da ilçeye yeni gelen doktora gidilir. Doktor, Temel’e hastasının nesi var, nesi yok diye sorular sorduktan sonra hastası Fadime’ye; – Şu paravanın arkasına geç, soyun… İyi bir muayene yapmam gerek… deyip dışarı çıkar,  Fadime, “Soyun!…” emri karşısında şaşkındır. Orada bulunan kocası Temel’e dert yanar: – Toktor baa soyin deyi… Teli midur, nedur? Temel: – Cahil kadun… O seni muayene edecek, soyin…Fadime, paravanın arkasına geçer ve soyunmadan beklemeye başlar. Biraz sonra doktor gelir. – Hala soyunmadınız mı? Lütfen soyunun artık, der. Hasta Fadime: – Toktor bey, ben utanıytım, önce sen soyun daa, ne olur, diye yanıt verir.

YAZARIN EKLEMİŞ OLDUĞU YAZILAR
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.