DOLAR
EURO
ALTIN
BIST
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Kocaeli °C

ÇOCUKLAR VE BİZ

18.11.2019
773
A+
A-

ÇOCUKLAR VE BİZ

 Hani deriz ya geçmiş zaman olur ki hayali cihan diye şimdi bakıyorum da çocuklarımız sek sek oynamasını bilmiyor, topaç çevirmeyi bilmiyor, birdir bir oynamaktan habersiz, yakan top nedir?  diye sorduğumuzda o da ne ? diyorlar. Saklambaç işte bir tek o kalmış kalakala çocuklarımızın eskiden bu günlere  taşınan oyunlarının arasında. Peki ne biliyorlar? Bilgisayarla oynamayı, cep telefonundan oyun indirmeyi, tabletlerle vaktinin büyük bir bölümünü geçirmeyi. Böyle olunca bir yere sabitlenip kalıyorlar. O zaman sosyalleşemiyorlar. Halbuki eskiden öyle miydi. Biz akşamları saklambaç oynadığımızda ebe birimizi aramaktan yorulduysa şöyle bağırırdı , “tamam kurtsun artık çık” yani bizi bulamadığını ebeleyemediğini kabul ederdi. Bugün çocuklar yine eskiden olduğu gibi yemeğini yemezsen dağdaki canavar gelir gibi akla hayale mantığa sığmayacak bahanelerle korkutuluyorlar. Evet biz çocuklarımızı biraz nazlı büyütüyoruz, onlara kıyamıyoruz. Bir doktor arkadaşım yıllar önce çocuklar ağlayarak bir şeyleri yaptırmaya tutturduklarında bırak ağlasın demişti. Yahu olur mu öyle şey dediğim anda devreye annen girdi, eh babaanne olarak hemen gönüllerini yaptılar. Yine çocuklar yemek yememek için ağladıklarında gene aynı doktor arkadaşım bırak ağlasın. “Ağlar ağlar susar sonra karnı acıkırsa gelir yemeğini tıpış tıpış yer” dedi. Bu sırada onun çocuğu ağlamıştı o da bir şeyler  tutturmuştu olmayacağını söylediler ağlamaya devam edince annesi oğlunu kaptığı gibi bir odaya götürdü ve kapattı. “Ağlaman bitince gel” demiş biz biraz bozulmuştuk hatta kızmıştık. Tabii ki kendi aile kararları olduğu için bir şey de söyleyemedik. Yan odadan oğullarının ağlama sesleri geliyordu, her geçen dakika dozu biraz daha artıyor öyle devam ediyordu. Gıklarını bile çıkarmadılar, bir süre sonra ağlama sesleri kesildi. 3-5 dakika sonra çocuk geldi, anne  ve babasından özür diledi, konu kapandı. Evet çocuk her tutturduğunda onun dediklerini yapmak yerine bazı şeylerin mümkün olmayacağını öğrenmesi adına bu yöntem yerindeydi ve tutmuştu. Kimimiz böyle yapar kimimiz tam tersini. Aslında çocuklara neyin ne olduğunu konuşarak anlatmak, neleri isteyebileceğini neleri isteyemeyeceğini ifade etmek son derece önemli. Mesela bugün ki çocuklar kimi ailelerde kendi bardaklarının dışında kimsenin bardağıyla su içmezler. Belki doğru belki yanlış bu konuda net bir kararım yok . Çünkü artık aileler sofraya oturduğunda ayrı tabak ayrı çatal ayrı bıçak ve ayrı bir kaşık kullanıyorlar. Herkesin önünde bir su bardağı olduğu için bardaklar da ayrı, sofra kültürümüz böyle gelişiyor. Ama bakıyorum bizim çocukluğumuzda ortaya bir sini konur üzerine bir örtü ortaya yine kocaman bir tencere içinde dolu dolu yemek evet bardak var ama herkese göre değil koca da bir su sürahisi var aynı tencereye hepimiz kaşık çalarız. Susayan sürahiyi eline alır ki genel de onlar bakır sürahilerdir. Biri bardağı kapar suyunu içer her susayan yok o benim bardağım yok bu benim bardağım gibi evhama kapılmadan bulduğu bardaktan içer. Bugün tabii ki böyle değil şöyle bir bakıyorum da o dönem ki çocukluklar daha dolu dolu, daha mutlu yaşanıyordu. Mahalle arkadaşlıkları kardeşlik gibiydi çünkü mahalle insanları kocaman bir mahalleyi, kocaman bir aile olarak görürdü. Bu kültür bize birlik, beraberlik, dostluk ve güzel arkadaşlıklar getirdi. Bugün mahalleler gene var, çocukların geniş oyun alanları yok. Siteler, apartmanlar, dapdaracık alanlara sıkışmış, ayakları toprağa değmeyen enerjilerini bir türlü boşaltamayan ve her geçen gün biraz daha bu nedenle agresifleşen çocuklarımız var. Küçücük çocukların televizyonlarda ki çocuk filmlerine bakıyorum, orada da eğitici çok fazla bir şey yok. Çünkü oradaki çocuklar da saklambaç oynamıyor, topaç çevirmiyor, sek sek oynamıyor, yakan top oynamıyor. Hal böyle olunca da çocuklar geçmişte neler olup bittiğini nasıl öğrenecekler ki . Aslında o günleri bu günlere taşıyabilmiş ve çocukları mahalle kültürüyle büyütebilmiş olsaydık ben çok daha huzurlu ve çok daha sağlıklı olacaklarına inanıyorum. Eee vakit geçmiş midir derseniz tabii ki değil bir başlangıç yapmak devamını sağlamak adına  ve gelecek nesillere taşınan bir devamlılık adına son derece önemlidir.

YAZARIN EKLEMİŞ OLDUĞU YAZILAR
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.