UÇAK FABRİKASI HİKAYESİ
Eğer yıllar önce, yani şu 40’lı yıllarda uçak fabrikasını kapatmasaydık, bugün dünyanın en gelişmiş savaş uçaklarının yanı sıra diğer tüm unsurlarını da yapabilme kabiliyetine sahip olacaktık. İşte o yıllarda alınan yanlış kararlar, ABD’nin bizi kandırması bugün başımıza F-35 ve S-400 gibi sorunları getirmiş durumda. Bu o zamanlar Türkiye’ye kurulan bir uzaktı. Maalesef biz tatlı vaatlerle o tuzağa düştük. Keşke artık demeyeceğiz. Çünkü iş işten geçmiş durumda. Demek ki o dönemde ülkemizi yönetenler ilerisini görememişler. Yazık, çok yazık. Halbuki bu güzel millet ne kadar iyi Mühendisler yetiştirdi. Eğer o zamanlarda biz kendi uçağımızı yapabiliyorsak ve ileriki yıllar düşünülerek bir beka konusu akıllara yatsaydı Türkiye kazançlı çıkacak, bugün o savaş uçaklarını satan ülkeler gibi ekonomik değerleri çok yüksek ve çok büyük bir ülke olacaktı. Ne yazık ki yönetimlerde en küçük zafiyet hatalar zincirini beraberinde getirip bugün ona bağlı sorunlarla bizi boğuşmak zorunda bırakıyor. Belki Suriye diye bir sorun olmayacaktı. Çünkü güçlü bir Türkiye bölgesinin hakimi, dünyanın da önemli bir gücü olarak ağırlığını hissettirecek, silah tüccarlarının insan hayatı üzerinden para kazanmalarının da önüne geçmiş olacak. Geçmiş böyle bir şey. Geçmiş her zaman geleceğin aynasıdır. Peki bir kader midir? Kesinlikle değildir. Bugün kötü komşu insanı mal sahibi yapar misali Türkiye savunma sanayinde çok önemli adımlar attı. İnsanlı ve insansız hava araçlarını en ileri teknolojiyle yapabiliyoruz. Bugün Gölcük’te çok önemli bir tören vardı. Piri Reis Denizaltısı Türk mühendis ve işçisinin el emeği göz nuru ve alın teriyle Deniz Kuvvetlerine katılırken ilk kaynağını da bizzat Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan yaptı. MİLDEN projesi kapsamında hizmete giren bu müthiş Denizaltının Gölcük damgalı olması da ilçemiz adına büyük bir gurur kaynağıdır. Daha önce MİLGEM projesi kapsamında deniz projesine firkateynler kazandırmış, Türkiye bu alanda çok önemli bir başarının sahibi olmuştur. Bundan sonra kendi savaş uçaklarımızı, füzelerimizi ve ihtiyaç duyduğumuz tüm savaş savunma unsurlarını yapacak güçte olduğumuzu artık biliyoruz. Milli Savunma konusunda ne kadar güçlü olursak, dünyada da o kadar güçlü ve söz sahibi oluruz. Etrafımızda cereyan eden olaylar bize bunları gösterdi. Türkiye gördü ki biz kendi kendimize yettiğimiz sürece kendimiz oluruz. Dışa bağımlılıktan kurtulduğumuz zaman ülke ekonomisinin de çok büyük katma değerler elde edeceği açıktır. Cumhuriyetimizin kuruluşunun 100. yılına artık bir şey kalmadı. İnşallah o 100. yılda Türkiye kendi savaş uçaklarını, kendi füzelerini yapabilecek konuma gelir. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün dediği gibi Muhasır ve Medeni Devletler üzerine çıkma başarısını hep birlikte gösteririz. Biz de akıl gücü var. Teknoloji gücümüzün olduğunu da artık tüm dünya biliyor. Bundan böyle kendi imkanlarımızla mutlu ve huzurlu bir Türkiye’nin 100. yılı karşılaması dileğiyle ben yukarıda söylediklerimin hepsinin olacağına ve bizim başaracağımıza inanıyorum. Büyük devlet olmak böyle bir şeydir. Hiç kimse unutmasın ki büyük devlet olmak aynı zamanda büyük milletlerin işidir. Türkiye büyük bir milletin Necip bir milletin misak-ı milli sınırları içerisinde yaşadığı güzel bir ülkedir. Ülkemizin kıymetini bilelim. Çünkü bu dünyada sadece 1 tane Türkiye var, o da bizim nefes alıp verdiğimiz bu bereketli topraklar.