KONFOR ALANI
Konfor alanı; kişinin alıştığı düzeni koruyarak, risk almaktan kaçındığı, kendisini güvende hissettiği etrafı görünmez duvarlarla çevrili bir alandır. Gerçekten başarılılar konfor alanı tuzağını fark ederek yapılması gerekenleri uygulama yoluna giderler. Peki siz kendi konfor alanınızın dışına çıkmayı düşünüyor musunuz?
Herkesin kendini rahat hissettiği bir alanı var. Fakat bazı insanların konfor alanlarını oldukça darken bazıları için bu alan çok daha geniş olabiliyor. Örneğin kimileri için konfor alanı yaşadığı şehirken, başka biri için işyerleri, bir başkası için ise bilgisayar başındaki koltukları olabiliyor.
Konfor alanı mutlaka fiziksel bir alan olmak zorunda da değil, belli bir inanca sahip olmak da o alanı ya da rahatlığını yaratabiliyor. Bu bazen dini bir inançken, bazen politik bir görüş olarak karşımıza çıkıyor. Aynı yemekleri yemeyi tercih etmek, aynı yoldan işe gitmek hatta hep aynı yerde tatil yapmak, tam da konfor alanının güvenli sınırlarının çıkmak istemediğimizden kaynaklanıyor.
Bu alanın dışı bilinmezlerle dolu; hatta bunu düşünmek bile insanı korku ve strese sürüklüyor. Konfor alanının dışına adım atmak ve sağ salim geri dönmekse, bir maceraya atılıp başarılı olmanın hazzını veriyor, insanın kendisiyle gurur duymasını ve bir daha denemek için cesaret kazanmasını sağlıyor. Yepyeni alanlarda kazanılan başarının verdiği cesaretle bu alanın dışına çıkmak bir süre sonra daha da kolay ve rahat gelmeye başlıyor ve anlıyoruz ki aslında kontrol alanımız genişliyor.
Konfor alanı rahat ve güvenli ama buna karşılık, öğrenmenin daha az olduğu, tek düze bir yaşam vadediyor. Bu alanda hem kişisel performans hem de yaratıcılık baskı altında ve sınırlı kalıyor. Oysa konfor alanının hemen dışına, öğrenme alanı denilen bir çerçeve alan daha var. Bu alan kişinin kendini çok yoğun bir baskı altında hissetmediği, gerektiğinde konfor alanına kolayca çekilebileceği yakınlıkta bir alan. İnsanların burada geçen zamanlarda yeni şeyler keşfettiği, yaşayarak öğrendiği, hatta daha mutlu olduğu gözleniyor.
Öğrenme alanın dışındaysa belirsizliğin çok fazla olduğu, kişinin alıştığı ortamdan çok farklı, yabancılık çektiği ve mutsuz olduğu panik alanı var. Bu alanda rahat düşünmek bile mümkün değil. Kişinin bu alan içinde yeni bir şeyler öğrenmesi, kendini geliştirmesi çok daha zor. Öğrenme ve panik alanları arasındaki farkı şu örnekle verebiliriz:
Bir müzik aleti çalmayı öğrenmek konfor alanından çıkmak demektir.
Eğer bu aleti, daha önce hiç duymadığımız bir parçayla çalmayı denerseniz panik alanının içine girersiniz ve öğrenme hızınız fazlasıyla yavaşlar.
Oysa aynı aleti, çok iyi bildiğiniz bir parçayı çalarak öğrenmeye çalışırsanız, (bildiğiniz parçanın yardımıyla) öğrenme alanı içinde kalırsınız ve çok daha hızla ve zevkle öğrenebilirsiniz.
Konfor alanında kalma konusunda bir direniş söz konusuysa, bunun arkasında neler olduğuna bakmak gerekir. Bu korkunun nedenlerini aramak sorunun çözümüne yardımcı olabilir. (Alıntıdır.)