İMAMI İPLEME DEVLETİ DİNLEME
Biz dini bütün; devlete riayet eden, güzel bir devlet olmamıza rağmen coronavirüsle mücadelede ne İmamı ipliyoruz ne Devleti dinliyoruz. Camide imam vaaz verir, mücadelede herkesin kurallara uymasını ister. Müezzin ezanı okur, bittikten sonra hoparlörden tüm ahaliye kurallara uyulması konusunda çağrıda bulunur. Devlet ilgili birimler vasıtasıyla televizyonlar ve gazeteler aracılığıyla her dakika vatandaşların kurallara uyması için binlerce uyarı yapar. Biz huy mu değiştirdik nedir tabloları göre göre hiç bir şey umursamıyoruz. Vaka sayıları artıyor, ölümler artıyor, yoğun bakımdaki hasta sayılarımız hızla artıyor, lakin bazıları için bütün bunlar hikaye gibi. Kurallara uymayanlar psikolojik olarak incelenmeli. Ne yiyip içtiklerine iyice bakılmalı. Hani bazen şaşırtıcı bir şekilde cesaret gösterenlere, ‘Sen ne içiyorsun’ falan deriz ya yaşadıklarımız buna benziyor. Polisi görür ‘Maskeyi senin hatırın için takıyorum’ der. Bu nasıl bir kafa yapısıdır, bu nasıl bir aymazlıktır anlayabilene aşk olsun. Kafaları mı uçtu vicdanları mı yok oldu anlamak da kolay değil. Mart’tan bu yana geçen süre içerisinde 60’a yakın hekimimiz hayatını kaybetti. 600’ün üzerinde Sağlık Çalışanımızda coronavirüsle mücadelenin şehitler ordusuna katıldılar. Bütün bunlar aleni ve aşikar göz önünde seyretmesine rağmen otobüsler dolu, minibüsler dolu, çarşı pazarda maskesiz dolaşanlar toplumun sağlığını sonucu ölümle sonuçlanacak vahim bir durum olarak karşımıza çıkarıyorlar ve biz tehdidi her geçen gün biraz daha artan bir şekilde korkarak yaşamaya devam ediyoruz. Bir tarafta da ki bunlar ezici bir çoğunluk. Her türlü kurala uyup sorumlu bir vatandaş gibi yaşamaya devam ederken artık isyan noktasına geldiklerini de görüyoruz.