Şanslı çocuklar
Şanslı çocuklar
Sitenin bahçesindeyim, bizim sitenin iki afacan delikanlısı sohbet ediyorlar. Onlara sordum “Uzaktan eğitim alıyor musunuz” diye ”evet” dediler. Bizim çocuklar ortaokul talebesi. İnternetleri var, televizyonları var. Bizimkiler şanslı çocuklar. O anda izlediğim bir haber geldi aklıma, güneydoğuda çocuklar bir tepenin üzerinde toplanmışlar. İnternet sadece orada çekiyormuş, ders yapmaya çalışıyorlar. Bir başka yerde çocukların laptopları da falan da yok. Sürekli çağrı yapıyorlar. Üzüldüm tabii. Bir tarafta imkanı olanlar diğer tarafta imkansızlıkla savaşanlar. Hepsinin derdi okumak. Şimdi çocuklara şöyle baktığımızda yüzlerinde çok mutlu bir ifade göremiyorsunuz. Çünkü okul başka bir şey. Sınıf, sıralar, teneffüs ve paydos zilinin çalması başka bir şey. Bunları yaşayamıyorlar. Kantine gidip tost gazoz alamıyorlar. Ders başlıyor zilini duyamıyorlar. Çocuklar aynı zamanda yalnızlıkla da mücadele ediyorlar. Bu hepsinden çok daha kötü. Sınıf arkadaşlığı duygusu çok başkadır. Hepimiz ilkokuldaki arkadaşlarımızın hemen hemen hepsini hatırlarız. Sokakta karşılaştığımızda muhabbetle kucaklaşıp sohbet ederiz. Bunlar çocukları için son derece önemli. Okul arkadaşlığı erkek çocuklar için asker arkadaşlığı kadar önemlidir. Kız çocukları bu duyguyu farklı yaşar. Birbirlerini aynı zamanda çocukluk arkadaşı gençlik arkadaşı olarak da görürler. Şimdi ben bizim sitedeki çocuklar için şanslı çocuklar diye yazdım da parantezi de o imkanlara sahip olmayan çocuklarımız üzerinden açtım. Ve biz ne yapıyoruz? Bu çocukları eğitim ve öğretimden uzak tutmak için sorumsuzca davranıyoruz. O ağlayan feryat eden gözyaşı döken çocukların halini hiç görmüyoruz. İnsanız diye sokakta geziyoruz da insan gibi davranmıyoruz. Yazıktır günahtır bu çocuklara.