HELAL BAŞKAN SEZER’E
Belediye Başkanları, ilçenin birinci derecede hizmet sorumlusu olanlardır. İnsanların afet günlerinde gösterdikleri çalışma ve çabalar onların aynı zamanda kişiliklerini de yansıtır. Göreve geldiği günden beri donanma kenti Gölcük’e hizmet etmek için, gecesini gündüzüne katan Başkan Ali Yıldırım Sezer, tam bir halk ve hizmet insanı olarak her zaman ön plana çıkıyor. Dün Gölcük’ün 35 yıla yakın bir süre sonra yaşadığı kar felaketinde, Başkan Sezer Belediyeyi adeta seferber etti. Yollar açıldı, tuzlamalar yapıldı, hayatın durmaması adına her türlü çaba gösterildi. Taksilerin ve minübüslerin dahi çalışmakta zorlandığı, hatta sefer yapamayıp, aksamaların dahi olduğu yoğun kar yağışlarında belediye ekipleri hiçbir hizmeti aksatmadan yürüttü. Helal olsun Başkan Sezer’e. İşte hizmet insanı olmak tam da budur.
KISSADAN HİSSELER
Harun Reşit İle İhtiyar
Harun Reşit Veziri ile birlikte tedbili kıyafet dolaşırken bahçesinde hurma fidanları diken bir ihtiyar görür. Selam verir ve aralarında şu konuşma geçer:
– Kolay gelsin, ne yapıyorsun böyle?
– Hurma fidanları dikiyorum.
– Peki bu diktiğin hurma fidanları ne zamana kadar büyür ve meyve vermeye başlar?
– Kim bilir belki on, belki yirmi sene sonra yetişir ve meyve vermeye başlar.
– Peki onların meyvelerini görebilecekmisin?
– Bu yaşlı halimle belki göremem. Ama bizden öncekilerin diktikleri ağaçların meyvelerini biz yedik. Biz de bizden sonrakilerin istifadeleri için bu hurma fidanlarını dikiyoruz.
Bu cevap Harun Reşid’in hoşuna gider ve bir kese altın verir. İhtiyar, Allah’a hamdeder ve:
– Diktiğim ağaçlar hemen meyve verdi.
Bu söz üzerine Harun Reşid bir kese daha altın verir ve ihtiyar yine Allah’a hamdeder ve:
– Herkesin diktiği meyve ağaçları yılda bir defa mahsül verir, benim diktiğim fidan hem hemen meyve verdi hem de senede iki defa ürün vermeye başladı.
Buğday Satıcısı
Adamın biri satmak için pazara buğday götürmüş. Akşam olmuş, pazar toplanmaya başlamış. Herkes malını satıp savmış. Bu adamın malına müşteri çıkmamış. Çıkan da pazarlıkta uyuşmamış. Adam koca çuvalı geri getirmenin sıkıntısıyla düşünürken meşayıhten birinin yolu pazara uğramış:
O zat sormuş:
“-Ne o evladı’ Malını satamadın mı? Bak pazar toplanıyor.” Adamcağız boynu bükük:
“-Müşteri çıkmadı, Efendi Hazretleri!.” demiş.
Şeyh efendi yerden avuç avuç kum alıp buğdaya karıştırmaya başlamış ve:
“-Şimdi çıkar evlad!” demiş.
Adam şeyhin bu hareketine itiraza yeltenecekmiş ki; hemen yanı başında beliren müşteri mala talib olmuş. Tebessümle oradan ayrılmak üzere olan şeyhin eteğine yapışıp:
“-Bu ne haldir Efendi Hazretleri!”. diyen buğdaycıya şeyh şu cevabı vermiş:
“-Sus! Para, layık olduğu mala gider.”