KIRMIZIYA GEÇTİK GEÇİYORUZ
Hani derler ya ‘Mart kapıdan baktırır kazma kürek yaktırır.’ Bizde Mart hem soğuk geçti, hem de koronavirüs ilerlemeye devam etti. Kazma kürek yakmıyoruz ama insanların ocaklarına ateş düşüyor. Yangın büyük, söndürmek doğanın yani tabiat kurallarının değil bizim işimiz.. Meteoroloji ‘kar yağışı bekliyoruz’ der, güneş açar. ‘Hava açık’ der, yağmur yağar. O Allah’ın bileceği iş. Bizim bileceklerimiz ise bizzat bizim yapacaklarımızdır. Millet evde iyice sıkıldı.Biraz nefes alsın, hafta sonu sokağa çıksın diye Cumartesi günlerini serbest bıraktılar. Biz ne yaptık vur deyince öldürdük. İşi öyle abarttık ki mavi renkler sarıya, sarılar turuncuya, turuncular da kırmızıya döndü. Kocaeli uzun bir müddet yüksek riskli bir bölge denen turuncu kategoride yer alsa da onu kırmızıya çevirmeyi başardık. Gölcük şu anda turuncu ile kırmızı arasında diyebiliriz ki biz diğer ilçelere göre daha duyarlı davrandık. Hala turuncudayız. Ancak bu öyle bir turuncu ki kızarmaya başlamış bir kötü turuncu. Aynı kafayla gidersek bugün yarın Gölcük’te kırmızıya geçer. Şimdi bir kaç gün daha havaların soğuk gideceği, hatta karla karışık şiddetli yağmurların yağacağı söyleniyor. Ee sonunda illaki güneş açacak, havalar ısınacak. İşte en büyük tehlike şu sıcak günler.. Haydi bre ya Allah deyip sokaklara döküldüğümüzde kırmızı kaçınılmaz. Üstelik iki hafta sonra Mübarek Ramazan ayını da idrak etmeye başlayacağız. O günlerde havalar sıcak olursa milleti evde nasıl tutacaksınız? Ramazan’ın ilk günleri epey sıkıntılıdır. İlk günler zor geçer. Sinirler epey gerilir. Sonra alışmaya başlarsınız ama o sinirleri yatıştıralım diye kural mural dinlemeyip kendimizi sokağa vurursak derler ki madem öyle haydi bakalım kapanın 15 gün evden çıkmak yok. Ramazan zordur dedik. Oruç tutanlar için kolay geçmez. Bir de üstüne 15 günlük kapanma gelirse evlerde hır gür de bitmez. Gölcük Kaymakamlığı ve Gölcük Belediyesinin denetimleri, vatandaşı sürekli uyarıları mutlaka yerini bulmalı. Kulak arkası ettiğimizde en büyük kötülüğü de önce kendimize sonra da bir yıla aşkın bir süredir canla başla çalışan gecesini gündüze katan ailesinden ayrı kalan Sağlık Çalışanlarımıza çok büyük haksızlık etmiş oluruz. Bir yandan aşılama çalışmaları devam ederken diğer yandan ‘hadi balık tutmaya gidelim, haydi pikniğe, haydi alışveriş merkezlerine, haydi deniz kenarına, çay bahçelerine’ gibi özlemimiz olan ama yapmamamız gereken ne varsa onu alışkanlık haline getirirsek kırmızıdan sonra işin içerisinde Ramazan’ı da evlerde geçirmek zorunda kalacağımızı lütfen görelim.