KOCAELİ’DE KORONA YANDAN YÜKSELİYOR
Bizde bir güzel söz vardır; ‘Komşu komşunun külüne muhtaçtır’ diye. Anlamı komşularla iyi geçinmek, onlara her zaman sevgi ve saygı göstermektir. Çünkü en yakınınızdaki komşudur. Kapısını çalar, patates istersiniz. Kapınızı çalar yoğurt mayası isterler. Şehirlerarası komşulukta zor zamanlarda birbirlerinin yardıma koşmasından kaynaklanır. Bizim iki önemli kapı komşumuz var; biri İstanbul, diğeri Sakarya. Gerek İstanbul’dan gerekse Sakarya’dan gelenimiz gidenimiz çoktur. İş bağlantıları, akrabalıklar böylesine bir ilişkiyi sağlar. Pandemi günlerinde Kocaeli’nin kırmızıya dönmesinde işte bu yan komşularımızın da katkısı olduğunu unutmayalım. Özellikle ilimizde alışveriş merkezlerinin bir hayli fazla olması, Sakaryalı dostlarımızın ilimizi cazibe merkezi görmesine vesile oluyor. Bunlar tabii bizim ilgili dostlarla yaptığımız konuşmalar sonrasında çıkan bir gerçek. Evet komşu komşunun külüne gerçekten muhtaç. Ancak böylesine günlerde insanlar aynı apartmanda oturup, birbirlerinin kapısını dahi çalmaktan çekinirken, akın akın buralara gelmek ne kadar doğru olmadığını artan virüs sayılarıyla önümüze bir fatura olarak koydu. İl Sağlık Müdürü değerli kardeşim Yüksel Pehlivan’ın tehlikeyi işaret eden uyarıcı açıklamaları herkesin kulağına küpe olmalı. Eğer hep birlikte yani komşularımızla birlikte kurallara gerekli hassasiyeti göstermezsek daha sıkı tedbirler kaçınılmaz olacak. Hazır aylardır işsiz kalan değerli esnaf kardeşlerimiz bir ümitle bir sevinçle kapılarını açmışken, çalışanlar aylar sonra evlerine ekmek götürebilme imkanı yakalayabilmişken, bizlerin sorumsuz davranışları en çok iş yerlerini yeni açmış olan kardeşlerimizi üzer. Bakın çocuklar da okullarına kavuşmanın sevincini yaşıyorlar. Aylar sonra okullarıyla, sınıflarıyla, arkadaşlarıyla, öğretmenleriyle bir araya gelmenin; derslerini yüz yüze görmenin sevincini yaşarken, hiç birimizin çocuklarımızı mutsuz etmeye hakkı yok. Milli Eğitim Bakanlığı her ne kadar ‘ara tatil yok, okulları da Temmuz ayına kadar açık tutmak için planlamalar yapıyoruz’ dese de onlarda biliyor ki bütün bunların gerçekleşmesi için evdeki hesabın da çarşıya uyması lazım. Eğer çarşı kapanırsa hepimiz evlere dönmek zorunda kalırız. İstanbul’da çarşının adı Beşiktaş’tır. Çarşı susarsa tribünlerden hiç bir zaman ses yükselmez…