DOLAR
EURO
ALTIN
BIST
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Kocaeli °C

KONUŞUYORUZ DA ANLAŞAMIYORUZ

19.03.2021
1.299
A+
A-

Enteresan bir durum var. Ortada konuşuyoruz da acaba nece konuşuyoruz? Bir türlü anlaşamıyoruz. Ortada bir hadise kırk farklı yorum hangisi eğri hangisi doğru kime inanalım bilemiyoruz.. Sürekli konuşuyoruz; kimi zaman yavaş kimi zaman hızlı kimi zaman gülerek kimi zaman hüzünlenerek… Hepimiz aynı dilden konuşmamıza rağmen anlaşamamak tuhaf değil mi?  Okuyoruz kırk farklı yorum yapıyoruz. Ortada bir hadise farklı farklı yorumlar. Demek ki boşu boşuna dememişler; ‘Allah’ın türlü türlü kulları var, hepsinin de türlü türlü huyları var. Demek ki biz hislerimizle konuşmayı, kendi söylediğimize kendimiz inanmayı tercih ediyoruz. Aslında dilimiz aynı. Konuşup da konuşulanları anlamamak bizi birbirimize yabancılaştırıyor.  Demek ki yapılması gereken sadece objektif olmak. Bir konu doğruysa doğrudur yanlışsa yanlıştır. Biz de tamda bu durumda doğruya doğru yanlışa yanlış desek anlaşacağız. Tek derdimiz bu.. Konuşup da bir türlü anlaşamamak . Nasrettin hoca akıllı bir adamdı, nüktedandı, tarihe de böyle geçti. Eşekten düşünce hocaya ‘vay hoca eşekten düştün’ dediler. Hoca ‘Yoo zaten inecektim’ diye cevap verdi .  Eşekten düştüğü doğruda, ‘inecektim’ sözü farklı bir ironiden başka bir şey değil. Hoca bir cemiyete gitmiş bakmış ki kendisiyle kimsenin ilgilendiği yok, sebebi kıyafetlerinde bulmuş. Eve gitmiş kürkünü giymiş aynı cemiyete yeniden gelmiş  masanın baş köşesine onu oturtmuşlar, önünde birbirinden güzel yiyecekler. Hoca kürkünü tabağın içine sokmuş ‘ye kürküm ye’, ‘ye kürküm ye’ diye de söylenmiş. İşte bu hikayeden bu kıssadan hisseden ne anlıyorsanız bugün karşılıklı konuşup da anlaşamamanın sebebi de hocanın şu meşhur kıssadan hissesinde yatıyor.  Bir yandan korona bir yandan yaşadığımız sıkıntılar insanların hayata istediği şekliyle dönememesi moralleri bozuyor. Tambur yayı gibi geriliyoruz.  O halde bir kaç saatliğine de olsa gevşeyelim dedik.

İKİ OLASILIK

Temel ile Dursun konuşuyorlardı…

Temel Dursun’a sorar:

– Savaş çıkarsa yandık galiba.

Dursun düşündü:

– İki olasılık var, dedi. Ya çıkar ya çıkmaz. Çıkmazsa mesele yok, çıkarsa iki olasılık var:

Ya çürüğe çıkarız ya askere alınırız. Çürüğe çıkarsak mesele yok, askere alınırsak iki olasılık var: Ya geri cephe ya ileri cephe. Geri cephede kalırsak mesele yok, ileri cepheye gidersek iki olasılık var: Savaşı ya kazanırız ya kaybederiz. Kazanırsak mesele yok, kaybedersek iki olasılık var: Ya esir düşeriz ya ölürüz. Esir düşersek mesele yok, ölürsek iki olasılık var: Ya gömerler ya kağıt fabrikasına yollarlar. Gömerlerse mesele yok, kağıt fabrikasına yollarlarsa iki olasılık var: Ya gazete kağıdı ya tuvalet kağıdı. Gazete kağıdı olursak mesele yok, tuvalet kağıdı olursaaak… İşte o zaman yandık Temel!


DELİ HASTANESİ

Bir gün bir bilim adamı yılbaşı nedeniyle hastaneleri gezip akıllanan delileri salmaya karar vermiş. Bir sürü hastaneyi gezmiş fakat hiç akıllandığına kanaat getirilen deliye rastlamamış. En sonunda bir hastaneye gitmiş birde bakmış ki bütün deliler zıplıyor.

Hemen onlarla ilgilenen doktorlara sormuş:

– Bunlar neden böyle zıplıyorlar?

Doktor:

– Bunlar kendilerini mısır patlağı zannediyorlar, demiş.

Bir de bakmışlar ki bir tanesi zıplamadan yatağın üzerinde sabit bir şekilde duruyormuş. Hemen ona yaklaşarak sormuş:

– Sen neden zıplamıyorsun?

Deli:

– Ben tavaya yapıştım…

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.