Merhamet içimizde bir yerlerde sönmeye yüz tutmuş insanlık kandilini yeniden tutuşturan ve bizi en temel halinde insanlığımıza geri çağıran bir duygu. Verecek hiçbir şey yoksa bile elinde, kardeşinin acısı için kendini verebilir, kendi ruhunu, dostluğunu, kardeşliğini ikram edebilirsin.
Merhamet duygusunu geliştirmek
Peki, nasıl geliştirebiliriz merhamet duygusunu? Çok basit bazı alıştırmalarla işe başlayabiliriz.
Dinlemek: Karşımızdaki insanının acısının, bizim de canımızı yakması gerekmektedir. Yaşamın, varoluşun getirdiği bir yükümlülüktür bu. Merhamet, bu noktada kendini belli eder. Karşısındakinin acısını azaltmak için taşın altına elini koyar insan. Ancak öncelikle dinlemeyi bilmek gereklidir. Hareket geçmeden önce, karşındakini varlığının tümüyle dinlemek, ona odaklanmak, onu anlamaya çalışmak gereklidir. Karşımızdaki insan dinlemenin bir faydası olmayacağını düşünebilir zaman zaman. Ancak hakikat öyle değildir. Bir başkası tarafından dinlenmek, anlaşılmaya çalışılmak en büyük ilacıdır ıstırabın. İnsan o zaman bir başkasının kendisine değer verdiğini, kendisi için çabaladığını fark eder. Dinlemek, en büyük paylaşım, en iyi müdahaledir böyle zamanlarda. Böyle zamanlarda kişi karşısındakinin sesine odaklanmalıdır ve kendi iç seslerini susturmalıdır. “Ben” aradan çıkmalıdır ötekini dinlerken. Hedef, sadece anlamaktır; karşıdakinin ıstırabını hissetmektir.
Küçük Hedefler: İnsan karşısındakini anladıktan, onu tamamıyla hissettikten sonra harekete geçmelidir. Karşısında duran insanın ıstırabını hafifletmek için yapılabilecek bir şeyler elbette vardır. Büyük hedefler, ulaşılması güç amaçlar hem gerçekleşmesi zor ve zaman alan hedefler olabilir; hem de yeri geldi mi mümkün olmayabilir. O vakit, bir başkasının ıstırabını hafifletebilmek için atılabilecek küçük adımlardan başlamak gerekir. Büyük hedeflere gözünü dikmek, onları gerçekleştiremeyecek insanlar için bir mazeret olarak sayılabilir zaman zaman. Böyle durumlarda insan karşısındakine yardım edebilecek gücünün olmadığını düşünerek kaçabilir. Ancak ötekinin ıstırabına az da olsa mehlem olabilecek kadar hayattayızdır aslında. İlla ki maddi yardımlarla sorunu çözmeyi hedeflemek doğru değildir. Merhamet, kendini sadece bir şekilde değil, bin bir şekilde dışarı vurabilir. İnsan bir başkasına Karun’un hazinelerini bağışlayamaz, ancak gücü yettiğince bir eksiğinde ona destek olabilir. Bir çocuğun başını okşayabilir mesela, dertli olanın ellerini tutabilir, sırtını sıvazlayabilir. Bildiğini öğreterek paylaşabilir zenginliğini bir başkasıyla. Belki şehirler dolusu insana yardımcı olamaz kimse, ancak o şehirde yaşayan bir dertli insana yardımcı muhakkak olabilir. Merhamet, en küçük adımda bile kendini belli edecektir.
Olduğunuz Yerden Başlayın: Bir başkasının acısını dindirmek için gözünüzü çok uzaklara dikmenize gerek yok. Elbette, mümkünse uzak mesafelere de elinizi uzatmalısınız. Ancak yardım etmeye şimdi olduğunuz yerden başlayabilirsiniz. Pek çoğumuzun oturduğu semtte yardıma muhtaç insanlar var ve onlar bizlerin merhametini bekliyorlar. Her gün yürüdüğümüz yolda bizden merhamet dileyen kim bilir ne kadar göz var. Sadece insanlar değil, hayvanlar ve bitkiler dahi bizlerden merhamet bekliyor. Onlara verebileceğimiz bir tas su, bir parça yemek bile çok değerli. Onların acısını, açlığını ve üşüyüşünü görmezden gelmek, varoluşun sebebini arayan kalpler için mümkün olamaz. Tamahkar bir gözle ve doymak bilmez bir istekle daha çok yemek yemek için çalışmaktan ve müsrifçe yenmeyen yemekleri atmaktansa, hepimiz sadece ihtiyacımız kadar olanını kendimize ayırıp geri kalanını onlarla paylaşabiliriz. Bir başka canlının açlığına seyirci kalmaktansa, etrafımızdaki insanları ve lokantaları da yemeklerini onlarla paylaşmaları için teşvik edebiliriz. Merhamet, böylece gittikçe büyüyen bir kartopu gibi devleşecektir. Yakında bir yerlerde başlayarak ve diğer insanları da teşvik etmeye çalışarak bunu başarabiliriz.
Gözlerinizi Istıraptan Kaçırmayın: Acıyı görmemek için gözlerinizi acı çeken insandan kaçırmayın. Ondan kaçmak asla çözüm olmayacaktır. Ona yaklaşmak, o acıyı var olan bütün halleriyle, renkleri, görüntüleri ve sesleriyle hissetmeye çalışmak önemlidir. Aksi halde gözlerimizi acıdan çevirerek, onun ne beter bir dert olduğunu gerçek anlayamayız. Öteki insanın gerçekten nasıl bir acı çektiğini anlayamazsak, ona yardımcı olmaya gerçekten çabalamayız. Televizyonda savaş ve açlık görüntülerini izlemekten kaçarak, insanlara ve hayvanlara yapılan işkencenin görüntülerini kapatarak kendimizi rahatlatamayız. Duymamaya, görmemeye, hissetmemeye çalışmak sadece korkaklık olur. Merhameti yüreğinde taşıyan insan başını öte yana çeviremez. Aksine ıstıraba daha da sokulur, daha da yaklaşır.
Kendinizi Küçümsemeyin: Tek başınıza yapabilecek pek fazla bir yardımınız olmadığını düşünebilirsiniz. Kendinizin bu dünyada bir etki yaratamayacak kadar güçsüz olduğunu kabul etmiş dahi olabilirsiniz. Ancak gerçekte bir tek insan bile çok büyük etkiler yaratabilir; çok büyük değişikliklere sebep olabilir. Neler yapabileceğimizi, nelere yeteneğimiz olduğunu, insanlara hangi şekilde yardım edebileceğimizi öğrenmemiz gerekir. İmkânlarımızı net olarak bilmeliyiz ve o imkanlara göre hepimizin yapabilecek bir şeyleri olduğunu kabul etmeliyiz. Sadece kendi gücümüzü ve yapabileceklerimizi değil, eşimizle, dostumuzla, ailemizle, akrabalarımızla ve toplumumuzla birlikte neler yapabileceğimizi düşünmemiz icap ediyor. Tek başımıza olmaktan ziyade, bir bütün olarak neler yapabileceğimizi düşünmeliyiz. Merhameti sadece var saymak ve onu hissederek ama hiçbir girişimde bulunmayarak yaşamak doğru değil. Bu yüzden seçeneklerimizi belirlemeliyiz.(Prof. Dr. Kemal Sayar’dan alıntıdır.)
Sağlıkla ve Sevgiyle kalın…