DOLAR
EURO
ALTIN
BIST
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Kocaeli °C

Nerede o eski Ramazanlar? ALİ OSMAN KILIÇ ANLATIYOR

Nerede o eski Ramazanlar?

ALİ OSMAN KILIÇ ANLATIYOR

Türkiye Emekliler Derneği (TÜED) Gölcük Şube Başkanı Ali Osman Kılıç  Nerede O Eski Ramazanlar Köşemiz için konuştu. Başkan Kılıç eski ramazanlara yaşadığı güzel anıları anlatarak “Eski Ramazan’larda bir huzur ve bereket vardı. Şimdi nerede o eski Ramazanlar” dedi.

“Ben ilk oruç tuttuğumda 12 yaşındaydım”

TÜED Gölcük Şube Başkanı Ali Osman Kılıç eski ramazanları şu sözleri ile anlattı; “ Ben 1944 doğumluyum. Nüzhetiye köyünde doğdum ve büyüdüm. Benim çocukluğumda Ramazan yaklaşırken çok güzel bir heyecan olurdu. Ramazan’dan önce annelerimiz bir  araya gelirler  ve  yufkalar açılık baklavalar yapılırdı. Annem İftarda ve kış aylarında içmek için tarhana yoğrulurdu ve kurutulurdu. Ramazan ayı öncesi köyde tatlı bir telaş olurdu. Ramazan ayı geldiği zaman  köyde davul olmadığı için başta babam olmak üzere her mahallenin bir Ramazan davulcusu olurdu. Tabi o zamanlar davul bulunamadığı için tenekeler davul görevini görürdü. Babam kendi mahallemizde tenekeyi çalarak insanları sahura uyandırırdı.  Sahur için annem açmış oldukları yufkalar ile böreği akşamdan hazırlar ve sahura az bir zaman kala pişirir ve bizleri uyandırırdı. Birde bizde sahurlarda bulgur pilavı ve bayat ekmekleri değerlendirmek için yapılan papara çok yenirdi. Ben ilk oruç tuttuğumda 12 yaşındaydım ve Ramazan Kasım Ayına denk geliyordu. Gündüz yiyemediklerimizi geceden yemeye çalışırdık. Tatlısını yoğurdunu sahurda yemeye çalışırdık” dedi.

“İftar sofralarımız birlik ve beraberlik içinde geçerdi”

Başkan Kılıç sözlerinin devamında, “ Köyde olduğumuz için gündüzümüz çok yoğun geçerdi , bizde iş bitmezdi. Hayvanları otlatmaya götürürdük, ormana giderdik, tarlada çapa yapardık, buğday taşırdık. Yani Ramazan bizde oldukça hareketli geçerdi. İş yapmaktan iftar vaktinin geldiğini nasıl anlamazdık bile. Tabi o zamanlar evlerde su olmadığı için pınarlardan iftarda içmek için soğuk sular getirirdik. İftarımızı yer sofrasında yapardık ve tahta kaşıklar ile yemeklerimizi yerdik. İftar sofralarımız birlik ve beraberlik içinde geçerdi. Ramazan’ın 15 inden sonra özellikle iftara misafir çağırılır ya da misafir gidilirdi. Bu iki senedir ne misafir kabul edebiliyoruz ne de misafirliğe gidebiliyoruz” dedi.

“Eski zamanlarda saygı ve sevgi vardı’’

 Kılıç sözlerinin devamında, “İftarımızı yaptıktan sonra köyün erkekleri olarak köyün camisine giderdik. Yatsı ezanı okunana kadar köy kahvesinde otururduk. Televizyon olmadığı için  kahvede köyün yaşlıları bize eski Ramazan’ları anlatırlardı. Gençler olarak ta yaşlılarımızı dinlerdik. Yatsı ezanı okununca hep birlikte camiye geçer ve teravih namazımızı kılardık. Camimiz 1880 yılında yapılmış ve ahşap bir camiydi ve hala duruyor ve ibadete açıktır. Camimizi Osmanlı zamanında  Hacı Halil Paşa tarafından yapılmış. Teravih namazımızı da kıldıktan sonra günün yorgunluğu ile hepimiz evlerimize giderdik. Tabi Ramazan Bayramı’na yakın yine köyde bir heyecan olurdu. Annelerimiz yine bir araya gelirler ve bayram için baklavalar açarlardı. Eski zamanlarda Ramazan da oruç tutmayanların oruç tutanlara bir saygısı vardı. Yani oruç tutmasa bile o insanın oruç tutmadığını bilemezdik. Oruçluların yanında ne bir yemek yer nede bir sigara içerken görürdük.  Her ne kadar iş yapmaktan yorulsak ta o günleri özlüyoruz.” dedi.

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.