Sokaklarda ellerinde çocukları Suriyeli kadınları görürsünüz. Sürekli para isterler. Parktaki bir Zat-I Muhterem şöyle anlatıyordu: ‘Bir adam yanında 3-4 tane kadın, 7-8 çocuk belli ki hepsi burada doğmuş. Kadınlardan biri hamile, salına salına gidiyorlar. Adam sanki çocuk üretim merkezi. O keyfini yapacak, sokağa salacak, biz doyuracağız. Yok öyle bir şey. Bu memleket o Suriyelilerin keyif çatma yeri değil.’ Muhterem belli ki çok kızmış. Hiddet ve şiddetini de kelimelere dökmüş söylenip duruyor. Kendinden para isteyen Suriyeli kadına hiçbir şey vermedi, devam etti. Siz ne derseniz deyin, köşe başında, pazarlarda, cami kapılarında, sokaklarda bunlar var. Bir arkadaşım espri yapmıştı. ‘Şu Suriyeliler sokakları istila edince, dilenince bizim dilenciler piyasadan çekildi.’ Tabi ki bu insanları bir kontrol altına almak lazım. Sokaklar dilencilerin ve özelilikle Suriyeli dilencilerin cirit attığı yerler olmamalı. Bu Gölcük’ün Donanma Kenti imajına da büyük zarar veriyor. Bildiğim kadarıyla devlet bunların hiçbir şeyini eksik etmiyor. Gerekli yardımları yapıyor. Belli ki dilenmeye alışmışlar. Ne yaparsan yap, sokaklardan vazgeçmiyorlar. Üstüne üstlük insanın peşine takılıp sürekli ısrar ediyorlar. Bir yardım yapsanıza, 3-5 kuruş versenize. Bizde bir laf vardır. ‘Eve lazım olan camiye haramdır.’ Biz vereceksek sana niye verelim? Etraftaki yoksullara verir, evdeki sevinir, evdeki doyar. Seni zaten devlet doyuruyor ama gözün doymuyor. Üstelik burada sürekli üreyip duruyorsunuz. Sonunda da Gölcük halkını kızdıran ve çileden çıkaran bir hale geldi bu durum. Bizim dinimizde tabi ki fakir fukaraya garip gurebaya yardım vardır. Üstelik biz hem hayırsever hem yardımsever hem de necip bir milletiz. Biz toleranslıyız, iyi niyetliyiz diye sizlerde sokakları bu kadar hoyratça kullanmayın. Dakka başı çocuk doğuruncaya kadar temizliğe gidin, yapacağınız mutlaka bir çok iş vardır. Maşallah hepiniz genç ve sağlıklı görünüyorsunuz
