DOLAR
EURO
ALTIN
BIST
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Kocaeli °C

Cumartesi Neşesi

24.12.2021
625
A+
A-

Sevilmez Mi?

İki kişi arasında bir konuşma:

– Aylardan en çok sevdiğiniz?

– Ramazan Ayı

– Neden?

– Gündüzleri oruçlu olurum, yemek parasından kurtulurum.

Geceleri de eşe dosta, ekâbire iftara gider yine yemek parası sarf etmem. Ramazan ayını sevmeyeyim de ne yapayım,sevilmez mi?

Bektaşi’ye sormuşlar:

– Ramazanı mı seversin, Bayramı mı?

– Ramazanı.

– Ne için?

– Yenir de onun için.

Bektaşi’nin Birine:

– Ramazan’ı nasıl çıkardın?

diye sormuşlar. Gülümseyerek

– Otuz kişi olduk bir günde çıkardık,diye cevap verir.

Yaraşır Hasbaya!

Sofunun biri Ramazan’da Camide, kadınlara düzgün hakkında vaaz ediyormuş;

düzgün sürmek şöyle mekruhtur, böyle fenadır, mezmumdur, felandır, filandır, deyip duruyormuş.

Cemaatten biri kalkmış ve:

– Be hoca! Bunları sen ne yüzle söylüyorsun? Senin karın bir gün bile sürmesiz, düzgünsüz gezmez!

Hoca gülümseyerek :

– Evet hakkınız var. Var amma, yaraşır hasbaya!

Derviş

Minarelerden kandiller sarkmağa başlamıştı. Mahyacılar, onbir ay mahpus kalan marifetlerini gösteriyorlardı.Suya nakış yapar gibi havaya yazı yazmaya, resim çizmeğe çalışıyorlardı.

Kandiller dizi dizi sarkıyor, sağa yükseliyor, sola kayıyor, titreşiyor, uçuşuyor ve sanki gökten damlarken minare boğumlarına takılı kalmış yıldız pırlantaları gibi insana esrarlı bir heyecan veriyordu.

Hacı Bektaş kullarından Derviş Mehmet, kahvenin önünde oturmuş seyrediyordu.

Bir aralık Camiden çıkan bir yobaz yanına sokuldu, tezyif dolu bir gözle süzerek sordu:

– Mahya kuruluşunu seyrediyorsun? Oruç tutmazsın, alnın secde-i rahmana kapanmaz. Ramazanı yalnız mahya seyretmek için gelsin diye beklersin?

Derviş Mehmet tebessümle cevap vermiş:

– Ramazanı ramazan diye severim. Ali’yi, Ali diye sevdiğim gibi.

– Fakat biz sizin gibi değiliz. İsterim ki her gün Ramazan olsun, her gün oruç tutalım.

– Öyle amma, ramazan gider gitmez de arkasından bayram edersiniz. Bir adam sevdiği gidince üzülür, matem tutar. Benim hiç bayram yaptığımı gördünüz mü? Biz ikisini de hoş görenlerdeniz.

Kerimi

Kerimi adında bir şair, Ramazanlarda Fatih Camisi’nin avlusunda sergi açarmış.

Nüktedan, zarif ve hoş sohbet bir adam olduğu için devrin ricali sergiye gelir, şiirden, tarihten konuşurlar, nükteler, fıkralar söylerlermiş. Kerimi’nin edebiyatla da ilgisi varmış. Şiir yazdığı gibi gayet ustaca ölüm tarihleri düşürürmüş. Bir Ramazan günü, onun şöhretini duyanlardan biri gelerek bir ölüm tarihi ısmarlamış. Adamcağız on gün sırtı sıra gelmiş, bir türlü tarihi alamamış. Nihayet sabrı tükenmiş.

– Be adam, demiş. Söyleyeceğin topu topu bir tarih, ölüyü cennete sokup işin içinden çıkacaksın. Bunu bu kadar uzatmanın manası ne? Bari yapamayacağım de de başkasına yalvarayım. Mezartaşı yaptıracağım.

Kerimi gayet masumane cevap vermiş:

– Canım,ne yapayım, uğraşıyorum. Bir türlü herifi cennete sokamıyorum.

Zorla değil ya, girmiyor!..

Değirmen Taşı

Keçecizade Fuat Paşa, bir Ramazan daveti yapmıştı. Vükelâdan başka devrin ricali

de iftar sofrasında yer almıştı. Devrin şairlerinden Ayıntaplı Hasırcızade Sadi Efendi de davetliler arasında idi. Bir arlık Hasırcızade Fuat Paşa’nın parmağındaki yüzüğü göstererek sordu:

– Paşam affedersiniz amma merak ettim, yüzüğün taşı ne cins?

– Elmas!

– Size yılda kaç para kazandırır?

– Hiç! Bir para bile kazandırmaz.

– Benim ecdat yadigarı bir çift taşım var. Yılda tam elli altın kazandırır.

– Nasıl bir taş bu?

– Değirmen taşı!

Bektaşi Babası

Ramazan günü, Bektaşi babalarından Derviş Remzi’ye sormuşlar:

– Ramazan’da insan açlığa dayanamaz, bayılacak bir hale gelirse ne yapılmalı ?

Baba Erenler şu cevabı vermiş:

– Sahurda dayanabilirsem tutarım, dayanamazsam yutarım’ diye niyet etmeli!

Şair Haşmet

Fitnat Hanım, Şair Haşmet’e:

– İki gün sonra Ramazan geliyor, oruçluyuz,demis.

Haşmet cevap vermiş:

– Ben geçen sene onu yedim di. Bu yıl gelmez!

Özür

Temel günlerden bir gün yolda giderken bos bir şişeye tekme atar, şişeden cin çıkar ve Temel’e:

“Dile benden ne dilersen” der. Temel cevap verir:

” Özür dilerum.”

Paluklar

Paluklar neden konuşmiyi temelciğum?

Paşini akvaryuma sok anlarsin,Fadimeciğum.

ALINTI

YAZARIN EKLEMİŞ OLDUĞU YAZILAR
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.