9899,72%5,26
39,77% -0,31
46,68% -0,45
4198,90% -0,03
6706,81% -0,50
Gölcük İlçe Sağlık Müdürü Dr. Yusuf Çolular, Coronavirüs’te son durum, aşı çalışmaları, vaka artışları ve izolasyon süreci hakkında önemli açıklamalarda bulundu. Çolular, Omicron varyantının asla hafife alınmaması gerektiğine vurgu yaptı.
‘Kapalı alanlarda daha az kalıp, mümkünse maskelerimizi çıkartmayalım’
İlçe Sağlık Müdür Dr. Yusuf Çolular, yaptığı açıklamada ilk olarak vaka sayılarından başladı. Müdür Çolular yaptığı açıklamada, “Vaka sayılarında bir artış var. Türkiye’de geçtiğimiz gün vaka sayısı 68 bin bandındaydı. Bölgemiz ve ilimizde de vaka sayılarında bu artış söz konusu. Son haftalarda yaklaşık yüzde 100-125 artış gördük. Bu olumsuz tablonun yanında, hastaneye yansımayan, yoğun bakıma yansımayan bir durum var. Biz hastane ve yoğun bakımlarda bu artışı görmedik. Önümüzdeki günlerde bu tablo daha iyi oturacak. Hastalar bu süreci ayakta mı atlatıyor yoksa hastaneye yatışlar artacak mı, bunu Şubat ayı içerisinde göreceğiz. Avrupa ve Amerika’da vaka sayılarında çok ciddi bir artış var. Bazı Avrupa ülkelerinde 200-300 bin vaka sayıları var. Amerika’da neredeyse milyona yaklaşan vaka sayıları var. Ancak umut verici olan şu ki bu kısım, hastaneye çok yansımıyor gibi. Vakaların, ayakta tedavi ile süreci atlatabildiğini görüyoruz. Zaten şöyle bir durum var: Omicron varyantı ile ilgili olarak yapılan ön incelemelerde, akciğere inmesi, zatürreeye sebebiyet vermesi, organlara tutulum yapması diğer varyantlara göre biraz daha az. Tabii bu durum, rehavete kapılacak bir durum değil. Vakalarda hızlı bir yayılım var. Dolayısıyla önlemler konusunda bu süreçte ekstra dikkatli ve özenli olmamız gerekiyor. 2 metreden uzak duralım, kapalı alanda 15 dakikadan uzun kalmayalım gibi durumlar da biraz geçerliliğini yitirdi gibi. Çünkü çok hızlı yayılan bir varyanttan bahsediyoruz. Dolayısıyla kapalı alanda mümkün olduğu kadar az süre kalıp maskeyi mümkün mertebe hiç çıkarmayalım. Odaları sık sık havalandıralım. Şu anlaşılıyor ki çok hızlı yayılan bir varyant var. Bunun örneklerini sınıflarımızda da gördük. Sınıfta pozitif bir vaka çıktıktan sonra aynı sınıftaki temaslılardaki vaka sayılarında ciddi bir artış olduğunu görüyoruz. Önlemlere daha da dikkat etmemiz gerekiyor” dedi.
‘Pandemi sürecinde elimizdeki en önemli silah halen aşı’
Sözlerine devam eden Müdür Çolular, “İnşallah yapılan ön incelemeler ve Omicron varyantı ile ilgili görüşler umulduğu gibidir ve daha çok üst solunum yolu enfeksiyonu gibi atlatılır, akciğer ve organ tutulumu diğer varyantlara göre daha azdır ve süreci daha rahat atlatabiliriz. Bu süreçle alakalı yeni varyantla birlikte Sağlık Bakanlığı, izolasyon süreci ile ilgili birtakım değişikliklere gitti. Çünkü yeni varyantta görünen o ki daha kısa bir kuluçka süresi, daha erken semptomların başlaması ve daha erken negatifleşmeyi görüyoruz. Tabii bu vakadan vakaya değişebiliyor. Ancak son güncelleme ile Sağlık Bakanlığı, izolasyon sürecini 7 güne düşürdü. Temaslı kavramında da tam aşılı ve hatırlatma dozunu yapmış kişiler, temaslı olarak eklenemiyor. Bu kişiler normal yaşantılarına devam ediyorlar. Pandemi sürecinde elimizdeki en önemli silah halen aşı. Aşı ile alakalı da güzel bir noktaya geldik. Bunu daha ileriye götürmek için çalışmalara devam ediyoruz” dedi.
‘Verem hem dünyada hem ülkemizde hala önemli bir sağlık sorunu’
Müdür Çolular, “ Bu ay ile alakalı önemli bir haftayı geride bıraktık. 2-8 Ocak tarihleri arası Verem Haftası’ydı. Burada verem hastalığı ile alakalı belli başlı hususların üzerinden geçmek istiyorum. Covid-19 pandemisi çıktığından beri kronik ve diğer bulaşıcı hastalıkları, sağlıklı beslenme gibi hususları ikinci plana attık maalesef. Verem solunum yolu ile bulaşan bir hastalık. Biz daha çok akciğer veremini biliyoruz ancak verem mikrobu birçok organa tutulum yapabilmekte. Dünyada ve ülkemizde verem hala önemli bir sağlık sorunu. Dünyada her yıl yaklaşık 10 milyon yeni verem hastası ortaya çıkıyor ve yılda 1,5 milyon insan da bu hastalıktan ötürü ölüyor. Korona virüse baktığımız zaman pandeminin başladığı, 2020 yılının Ocak ayını da sayarsak şu ana kadar dünyada yaklaşık 5,5 milyon insan hayatını kaybetmiş. Dünyada da her yıl 1,5 milyon insan veremden ötürü hayatını kaybetmiş. Dolayısıyla biz bir yere odaklandığımız zaman bazı şeyleri geri planda tutuyoruz. Dolayısıyla bizim ilgilenmemiz gereken bazı hastalıklar var. Onlarla mücadele konusunda dikkatli davranmamız gerekiyor. Türkiye’de verem hastalığı ile alakalı güzel bir çalışma yürütülüyor. Verem hastalığı tanısı konan kişi sayısında ciddi bir azalma var. En son 2020 yılında 8 bin 925 verem hastamız vardı. Bu sayı 2005 yılında 20 bin 535’miş. Yarısından daha az bir verem hastasında azalma meydana gelmiş. 2020 yılı verem hastalığına baktığımızda, yüzde 57’nin erkek, yüzde 43’ün de kadın olduğunu görüyoruz. Verem hastalığı da solunum yoluyla bulaşan bir hastalık. Öksürdüğümüz, hapşırdığımız zaman su partikülleri havaya saçılıyor. Hafif olmalarından ötürü havada belli bir süre asılı duruyor. Verem mikrobunun da sağlıklı birey tarafından alınması neticesinde verem basili vücuda girmiş oluyor. Odamızı sık sık temiz hava ile havalandırmalıyız. Ultraviyole ve güneş ışığı gördüğü zaman verem basili ortadan kalkabilmekte” dedi.
“Vereme bağlı hastalıkta kullandığımız ilaçlar, ücretsiz olarak verilmekte”
Müdür Çolular sözlerinin devamında, “Verem hususunda belli başlı gruplarda dikkat etmemiz gerekiyor. Özellikle bağışıklık sistemi baskılanmış kişilerin özellikle dikkat etmesi gerekebilir. 5 yaş altındaki çocuklarımızın da dikkat etmesi gerekir. Verem hastalığını akciğer ve diğer organlarda görebiliriz. Kişi verem mikrobunu aldıktan sonra diyelim ki enfekte oldu. Bu bireylerde uzun süren öksürük, ateş, halsizlik, gece terlemesi, kilo kaybı, balgam çıkarma, kanlı tükürme veya nefes darlığı görebiliyoruz. Bu semptomlar, diğer hastalıklarda da gözükebiliyor. Bu semptomlar gözüktüğü zaman bir sağlık kuruluşunda muayene olunması gerekebilir. Sağlık personeli belli başlı tetkiklere bakarak bunun tanısını koyabilir. Verem hastalığı tedavi edilebilen bir hastalık. İlaçları da işe yarıyor. Vereme bağlı hastalıkta kullandığımız ilaçlar, ücretsiz olarak verilmekte. Değirmendere’de bulunan bir verem savaş dispanseri var. Pandeminin ilerleyişine göre önümüzdeki aylarda İlçe Sağlık Müdürlüğü kompleks binasında planlanan yere taşınması planlanıyor. Önemli olan husus şu: İlaçları 6 ile 9 ay kullanmak gerekiyor. Burada hastaların, yakınlarının sabırlı olması gerekiyor, ilaçları aksatmadan düzenli kullanmak gerekiyor. Bu sürecin sonunda hastalar tedavi olmakta ve tüberküloza bağlı herhangi bir komplikasyonla karşı karşıya kalmamaktadır. Bundan ötürü ilaçların kesinlikle aksatılmadan içilmesi gerekmektedir. Özellikle bebek ve çocukluk çağında verem aşısı yapılıyor. Doğum sonrasında 2. ay içerisinde ücretsiz olarak çocuklarımıza yapılıyor. Dolayısıyla burada anne – babalara önemli bir üş düşüyor. Aile sağlığı merkezlerine giderek bu aşıyı yaptırsınlar. Bol bol sıvı tüketilmesi, sağlıklı beslenme konuları veremden ve diğer hastalıklardan korunmada katkı sağlayacaktır. Kişinin sigara içmemesi ve ortamda da içilmemesi, bu kişilerin korunmasında önemli katkı sağlar” dedi.