DOLAR
EURO
ALTIN
BIST
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Kocaeli °C

KISSADAN HİSSE

15.06.2022
602
A+
A-

PIRLANTA

Vaktiyle zengin bir kuyumcu, yıllarca yanında yetiştirdiği çalışanını imtihan etmek ister.

Onun eline iri bir pırlanta verip: “Oğlum” der “Bunu al, önüne gelen esnafa göster, kaç para verdiklerini sor, en sonra da başka bir kuyumcuya göster. Hiç kimseye satmadan sadece fiyatlarını ve ne dediklerini öğren, gel bana bildir. Çalışan elinde pırlanta bir bakkal dükkanına girer ve “Şunu alır mısınız?” diye sorar. Bakkal parlak bir boncuğa benzettiği mücevheri alır; elinde evirir çevirir; sonra:

“Buna bir tek lira veririm. Bizim çocuk oynasın” der. Çalışan, teşekkür edip çıkar. Bir manifaturacıya gider. O da parlak bir taşa benzettiği mücevhere ancak bir beş lira vermeye razı olur.

Üçüncü olarak semerciye gider: Buna ne verirsiniz?” diye sorar.

Semerci şöyle bir bakar, “Bu der “benim semerlere iyi süs olur. Bundan “kaş dediğimiz süslerden yaparım. Buna bir on lira veririm.”

Çalışan en son olarak kuyumcuya gider. Kuyumcu mücevheri görünce yerinden fırlar. “Bu kadar büyük pırlantaya nereden buldun?” diye hayretle bağırır ve hemen ilâve eder. “Buna kaç lira istiyorsun?” çalışan sorar: Siz ne veriyorsunuz?” “Ne istiyorsan veririm.”

Çalışan, “Hayır veremem.” diye taşı almak için uzanınca kuyumcu yalvarmaya başlar:

Ne olur bunu bana sat. Dükkânımı, evimi, hatta arsalarımı vereyim.”

Çalışan emanet olduğunu, satmaya yetkili olmadığını, ancak fiyat öğrenmesini istediklerini anlatıncaya kadar bir hayli dil döker. Patronun yanına dönen Çalışan büyük bir şaşkınlık içinde macerasını anlatır. Kuyumcu Patron sorar: “Bundan ne anladın?”

Çalışanın verdiği cevap çok doğrudur:

“Bir şey ancak değerini bilenin yanında kıymetlidir.”

Uzun lafın kısası; ne paylaşıyorsanız…Bilginiz, sevginiz, duygularınız, zamanınız, hayatınız, eşyalarınız her ne ise, onun değerini bilen kişiyle paylaşın. Çünkü o zaman sizin için değerli olan, onda da değerini koruyacaktır.

Başarmak

Bir zamanlar hayvanlar aleminin sevimli yaratıklarından kurbağalar, kendi aralarında bir yarışma düzenlediler.

Hedefin, yüksek bir tepeye çıkmak olduğu bu yarışmaya kalabalık bir kurbağa sürüsü de seyirci olarak katıldı. Seyircilerden hiçbir kurbağa, yarışçıların bu yüksek tepeye çıkabilmesine ihtimal vermediği gibi “zavallı arkadaşlarımız, asla başaramayacaksınız, vazgeçin bu sevdadan!”diye tezahüratta bulunuyorlardı. Seyircilerin bu bağrışları sonucu azmini yitiren yarışmacılar, teker teker yarışmayı bıraktılar. Sadece bir kurbağa, ümitleri tükenen diğer arkadaşlarına inat, büyük bir gayret ve çaba sonucu tepeye çıkmayı başarmıştı.

…Hayret içinde kalan diğer arkadaşları bu mücadeleyi nasıl kazandığını merak ettiler. Kazanan kurbağanın yanına yaklaşarak, “Bunu nasıl başardın, bu başarının sırrı nedir?”diye sordular. Ne yazık ki cevap alamadılar.

Çünkü yarışmayı kazanan kurbağa sağırdı…

Eğer bir işi başarmak istiyorsak dışarıdan gelebilecek olumsuz her türlü etkiye karşı sağır kurbağa olmak ve içimizdeki enerjiye odaklanmak en doğru yoldur.

ALINTI

YAZARIN EKLEMİŞ OLDUĞU YAZILAR
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.