ÜRETİM EKONOMİSİ
ÜRETİM EKONOMİSİ
Yıllar önce Mustafa Necati Sepetçioğlu’nun “Kapı”, “Çatı”, “Pencere” gibi kitapları vardı. Bir de Agah Oktay Güner’in “İsraf Ekonomisiyle Verim Ekonomisi.” 1970’li yılların ikinci yarısında yayınlanan bu kitaplar aslında bizim verim ekonomisine yönelmemiz gerektiğinin altını çiziyor. Ülkemizin dünyada kendini doyuran 7 ülkeden biri olduğu dönemlerde; yeme, içme ve beslenme konusunda zengin bir ülke görünümüyle iyi besleniyorduk. Her şey doğaldı. Vücudumuza giren hiç bir sağlıksız ürün yoktu. Bugünkü gibi GDO’lu ürünlerin olmadığı dönemde sofraların lezzeti de Halil İbrahim Sofrası şeklindeydi. Pandemiyle başlayan süreçte, dünyanın yaşadığı ekonomik krizin yanı sıra beslenme konusunda da çekilen sıkıntılara Rusya-Ukrayna Savaşı da eklenince, üretim ekonomisinin ne kadar önemli olduğunu tüm dünya görüyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın dediği gibi, ekilmeyecek bir karış toprak kalmayacak gerçeğinin hayata geçirilerek, Türkiye’nin kendine yetecek, hatta olmayanları da satacak, gıda üretimini süratle başarması, bizim en büyük zenginliğimiz olacaktır.