ATLI YAŞAM
ATLI YAŞAM
Ural ve Altay kavimlerinin dünya tarihi açısından iki önemli rolü bulunmaktadır.
Biri at yetiştirmek diğeri ise demiri işlemektir.
Türklerde ata çok önem vermişlerdir ve bunu her alanda göstermişlerdir. Orhun ve Yenisey kitabelerinde, Türklerin kullandıkları on iki hayvanlı Türk takviminde ve Çin’e gönderilmiş olan hediyelerin bir kısmında hep atlar yer almıştır.
Bugünkü konuğum da bir hayvan sever. Hem de bu sevgisini öylesine içselleştirmiş ki sabrı, azmi, istikrarlı çalışma disipliniyle, severek ve isteyerek meslek olarak seçmiş.
Ve mesleğini de etik kurallar çerçevesinde öz veriyle ve disiplinli bir şekilde kendisini geliştirerek yapmaya devam etmektedir.
Hayvan sevgisi onu buralara kadar getirmiş. Özellikle ata binme sevdası hiç bitmemiş tam tersine hem bu sevdasının peşinden gitmiş hem de at binme isteği olanların elinden tutmuş genç bir arkadaşımız.
4 Ekim Hayvanları Koruma Günü’ydü. Bu arada tüm hayvan severlerin Hayvanları Koruma Günü kutlu olsun. Umarım bir heves uğruna hayvan beslemek isteyip daha sonra kolay olmadığına inanarak şehir dışına bırakanların sayısı azdır.
Hayvanlarla dost olmanız dileğiyle sevgiyle kalın…(aysuazak@hotmail.com)
Konuğum, binicilik dalında milli sporcu ve antrenör, İstanbul Anadolu Üniversitesi Sosyoloji Bölümü ikinci sınıf öğrencisi Burak Azak.
Aysu — Merhaba, hoş geldiniz, sohbet tadında bu röportaj teklifimizi kabul ettiğiniz için tekrar teşekkür ederiz. Kendinizi tanıtır mısınız, kimdir Burak Azak?
Burak — Merhaba, 28.03.1991 doğumluyum. İzmit Kocaeli’de doğdum. 17 yaşında yaptığım spor binicilik vesilesiyle İstanbul’a taşındım. Daha sonra Almanya ve Hollanda’da git geller ile toplamda 4 yıl yaşadım. Şimdi tekrar İstanbul’da yaşamıma ve sporuma devam etmekteyim.
Aysu — Binicilik dalında yer alma fikri nasıl başladı? Burak — Küçük yaşlardan gelen at tutkum benim bu spora başlamama sebep oldu.
Aysu —Bu seviyeye gelene kadar hangi eğitimleri aldınız?
Burak — Küçük yaşta bu işi dünya çapında başarı kazanmış eğitmenlerden ders alma şansım oldu. Onların sağladığı alt yapı, daha sonrasında yine aynı klasmanda binici ve antrenörlerden ders almam ve kendi araştırmalarım bu seviyeye gelmemde büyük rol oynadı.
Aysu — Girdiğiniz yarışlarda aldığınız derecelerden söz eder misiniz?
Burak —Ben Türkiye’nin en prestijli yarışları Atatürk Kupası, Cumhurbaşkanlığı Kupası, Başbakanlık Kupası, TBMM Kupası, Genelkurmay Başkanlığı Kupası gibi bir çok önemli yarışta erken yaşlarımdan itibaren dereceler kazanmaya başladım. Sonrasında yurtdışına çıkma fırsatım oldu ve 200’ü aşkın yüksek seviye uluslararası yarışmaya katıldım. Birçok derece ve kupa elde ettim. Bunların içinde Balkan Şampiyonluğu ve Uluslar Kupası dereceleri de mevcut.
Aysu — Atınız ile aranızdaki bağı neye benzetirsiniz?
Burak — Atım ile aramdaki bağı birbiri için hiç bir fedakarlığı yapmaktan çekinmeyen çok sıkı iki dosta benzetirim.
Aysu— Atlar dörtnala giderken yeleleri rüzgârla yarışıyor gibi ve bu halleri bana özgürlüğü çağrıştırıyor. Sanırım at ile kurduğunuz dostluğun temelinde özgür ruhunuz nefes alıyor ve Burak — At üstünde tek odak noktanız sadece atınız oluyor. Dolayısıyla o anda o ne hissediyorsa siz onu hissediyorsunuz. Siz ne hissediyorsanız o da onu hissediyor.
bütünleşiyorsunuz. At üstünde neler hissediyorsunuz?
Aysu — Winston Churchill’in bu sözü beni çok düşündürdü. “Atın dış yüzünde, insanın iç yüzü için güzel bir şey vardır.” Siz bu sözden yola çıkarak hangi güzel şeyi/şeyleri gördünüz?
Burak —Az önce dediğim gibi atlarla birlikteyken tek odak noktanız onlar oluyor ve atlar gerçekten çok asil, çok güzel hayvanlar. Dolayısıyla onlarla vakit geçirdikçe siz de fiziksel ve zihinsel olarak bence olumlu anlamda değişiyorsunuz.
Aysu — Milli sporcu olma hedefinizi gerçekleştirirken hangi güçlü yanlarınızı kullandınız?
Burak — Milli sporcu olabilmek için sıkı bir adanmışlık ve çok çalışmak gerekir. Ben de bu yolda kendimi adadım ve çok çalıştım. Bu da bana başarı ve milli sporcu olabilme hakkını getirdi.
Aysu — Hedefinizi gerçekleştirirken hangi engellerle karşılaştınız ve bu engelleri nasıl aştınız?
Burak — Hedeflerimizi gerçekleştirirken zorlu yollardan geçiyoruz. Bazen başarısız da olabiliyoruz. En önemli şey başarısızlıklardan yılıp vazgeçmek yerine onlardan ders çıkarıp yolumuza yılmadan devam etmektir. Başarının sırrı bence vazgeçmemektir. Bu da sizi hedeflerinize ulaştırır.
Aysu — Biniciliğe başladıktan sonra hayatınızda nasıl bir değişim oldu?
Burak — Binicilik sorumluluk gerektiriyor. Bu sporda partneriniz 400-500 kiloluk bir canlı ve size durumunu günlük hareketleriyle anlatabiliyor ancak. Bu sorumluluklar yerine getirilmediği takdirde bedelini çok ağır şekilde ödeyebileceğiniz ciddi bir alan. Dolayısıyla bu spor sayesinde ben genç yaşta sorumluluklarımın farkındaydım. Bu da hayatımı her alanda olumlu yönde etkiledi.
Aysu — Atınızı nasıl yönlendiriyorsunuz? Burak — Atımızı eğitimlerde öğrendiğimiz belirli vücut hareketleriyle yönlendiririz.
Aysu —Sizin ve atınızın beslenmesinde en önemli ayrıntı nedir? Burak — Atlarımızın cinsine yaşına kilosuna göre çeşitli özel yemleri ve diyetleri vardır. Bütün bunlar göz önünde bulundurularak onlar için en sağlıklı olabilecek şekilde bir beslenme programı hazırlıyoruz. Kendim için yediklerime dikkat edip kilomu aynı seviyede korumaya çalışıyorum.
Aysu — Yarışmalarda atın cinsi ve yaşı önemli midir?
Burak — Yarışmalarda atların yaşları önemlidir. Genelde 15 yaşından sonra bazı atlar eski performanslarını gösteremeyebilirler. Bunu görüp hissedip ona göre program yapmak gerekir. Engel atlama dalında genelde Avrupa atları kullanılır.
Aysu — Atınızı yarışmalara nasıl hazırlarsınız?
Burak — Katılacağım yarışmadan geriye doğru gün gün planlama yaparım. Çeşitli egzersiz ve çalışmalarla atımı yarışmaya en formdaki haliyle götürmeye çalışırım.
Aysu — Kendinizi yarışmalara nasıl hazırlıyorsunuz?
Burak — Kendimi mental ve fiziksel olarak zinde tutmaya özen gösteririm. Tamamen yarışa odaklanmaya çalışırım.
Aysu — Nerede at biniyorsunuz?
Burak — İstanbul’da at biniyorum.
Aysu — At binme isteği olan bir çocuğumuzun sorusunu sormadan geçemeyeceğim. “At ile nasıl uyum sağlıyorsunuz?”
Burak — Atım ile ona en doğru şekilde yaklaşarak doğru komutları vererek ve ona saygı duyarak uyum sağlıyorum.
Aysu — Yine derki, “Atla ne kadar vakit geçirdiniz?”
Burak — Atlarla çok uzun zaman geçirdim. Hala da geçiriyorum. Her günüm sabahtan akşama kadar atlarla birlikte geçiyor.
Aysu — Sosyal sorumluluk proje kapsamında engelli çocukların tedavisini destekleyen bir terapi yöntemi olan At’la Terapi Merkezlerinden söz eder misiniz, kimler destek alıyor?
Burak — Bu konuyla alakalı çok yüzeysel bilgi sahibiyim. Sadece atların bu kardeşlerimize iyi geldiğini biliyorum.
Aysu — Bir de yine at dendiğinde uçsuz bucaksız bir doğa gelir aklıma. İçlerindeki devinimi yaşamaları için sınırları olabildiğince geniş tutulmuş bir doğanın içinde özgürce koşmak isterler. Tıpkı sınır tanımayan çocuklar gibi. Biniciliğin çocuk gelişimine faydaları nelerdir?
Burak — Az önce dediğim gibi benim sorumluluklarımın farkına varmamı sağladı erken yaştan. Bence çocuklarda kişiliklerinin olumlu yönde gelişmesinde katkı sağlayan bir spor.
Aysu — Çocuklar kaç yaşlarında at binme eğitimine başlamalıdırlar?
Burak — Önceden 10 yaşından önce büyük ata bindirmezlerdi. Günümüzde Türkiye’de pony diye adlandırdığımız küçük boy atlar arttı. Şimdilerde 3-4 yaşındaki çocuklar bile onlara binip gezinti yapabiliyorlar. Bence ne kadar erken atlarla tanışırlarsa o kadar iyi.
Aysu — Engeliler için ata binme nasıl olmalıdır?
Burak — Bu konu hakkında bilgi sahibi değilim maalesef.
Aysu — Binicilik dalında ilerlemek isteyenler nereden başlamalı, nasıl ilerlemeliler?
Burak —Binicilik dersleri veren bir kulüpte, Türkiye Binicilik Federasyonu tarafından onaylanmış antrenörlük belgesine sahip kişiler ile başlamalıdırlar. Sonrasında vazgeçmeden çalışmaya ve araştırmaya devam etmeliler.
Aysu — Bu güzel sohbet için teşekkür eder, çalışmalarınızda kolaylıklar ve başarılar dileriz.
Burak —Teşekkür ederim.