Yiğitler namıyla anılır. Gölcük’ün bir Donanma Kenti hüviyeti bizi Türkiye’de farklı kılan önemli bir unsurdur. Her ne kadar 17 Ağustos 1999 Depremi sonrası büyük yaralar alıp gerek Tersane’nin gerek Donanma’nın önemli birimlerinin ilçemizden ayrılmasına rağmen Donanma Komutanlığı Gölcük’te. Biz yıllarca bahriye kültürünün ufkumuzu açan gelenek ve görenekleriyle büyüdük. Son yıllarda ilçemizin etrafımızdaki diğer ilçelere nazaran ne kadar geride kaldığını hepimiz görüyoruz. Her ne kadar Gölcük yapılan Eriklitepe, Yazlık Ilıcası, Değirmendere Evleri gibi güzel oluşumlarla bir değer kazanmış olsa da daha sonradan gelişen çünkü yeni bir ilçe olan Başiskele’nin bu avantajını da kullanarak büyüdüğünü görüyoruz. Gölcük’te merkez olarak çarşı olarak kabul ettiğimiz bölgenin niçin hareketlenmediğini sorgulamak lazım. Neden hayatın özellikle kış aylarında belli bir saatten sonra sakinliğe çekildiğini anlamak lazım. Her şehrin merkezi neredeyse 24 saat yaşamasına rağmen bir hareketlilik, bir canlılık Gölcük’te niçin yok? Yıllardır bunları başaramadığımız için Donanma Kenti Gölcük deyince lakabımıza uygun bir yol haritamızın olmadığını görüyoruz. Gölcük’ün yolun altından hala depremden kalan araziler, hala hilkat garibesi görünümündeki binalar oldukça belli bölgeler karanlık haliyle iç sızlatınca canlanma nasıl olacak? O halde Gölcük’ün tüm dinamikleri. Sen ben o biz siz onlar demeden bir büyük şura toplayarak ilçemizin 24 saat yaşanılır, anılır bir kent olması için üzerine düşen görevi yapması lazım. Aksi takdirde ne yaparsanız yapın Gölcük’ten göçü durduramazsınız.
TERSANE’YE PERSONEL ALIMLARI
Yıllardır söylüyoruz, yıllardır anlatıyoruz fakat herkes söylediklerimizi kendi işine nasıl geliyorsa öyle anlıyor, öyle yorumluyor ve öyle yapıyor. Gölcük’ün en büyük ve en yüksek ücretli gelir kaynağı Gölcük Tersanesi ve Deniz Kuvvetleri’nin diğer birimleridir. En büyük alımlar personel bazında Gölcük Tersanesi adına gerçekleştirilir. Eve lazım olan camiye haramdır misali hep dedik ki Gölcük’ün çocukları işe alınsın. Birçok yerde böyle yapılıyor. Mesela Sakarya, Eskişehir, Bursa gibi illerde bunları misal olarak verdim. Deniyor ki o ilin sınırları içerisinde oturmak gibi bir şart. Gölcük’te de aynısı özellikle bu tip alımlarda mutlaka uygulanmalı. Şimdi Gölcük Tersanesi’ne kursa usulüyle personel alımı yapılacak. Ben isterdim ki Gölcüklülerde aynı fikirde, bu alımlar Gölcük için yapılsın Gölcük’ün çocukları olsun, burada oturan insanlar olsun, burada yaşayan gençler olsun. 400 kişi alırsınız, 800 müracaat olur hepsini bir sınava sokarsınız, ilk 400’ü belirlersiniz ardından yedekleri belirlersiniz sonra mülakatınızı ve işe alımla ilgili diğer işlemleri yaparsınız. Elenenler olursa o yedeklerin birinci sırasından itibaren alımlara devam edersiniz. Gölcüklü bütün bunlardan rahatsız olmasına rağmen, bunları haykırmasına rağmen bir türlü sesini duyuramadı, belki de duymak istemediler. Böyle olunca da Gölcük’ün çocukları dışarılarda iş aramak zorunda kalıp Gölcük’te doğmuş büyümüş insanlar göç ediyorlar.
