Orta çağda yaşamış olan zengin bir kral; büyük bir yarışma düzenlemeye karar verir. Bütün halka haber verilir. Yarışma sonucunda birinciye ödül verilecektir. Kazanan ; üç ödül arasından seçebilecektir.
Halk ödülleri duyar. Üç çuval altın, krallığın yarısı ya da kralın dillere destan güzelliğe sahip olan kızı.
Kimse kulaklarına inanmaz. “Ne gerekirse yaparız. Bunlar için mücadele ederiz.” Sesleri yükselir.
Kimisi üç çuval altının, kimisi krallığın yarısının, kimisi kralın kızının hayalini kurar. Binlerce kişi şato etrafında toplanmaya başlar. Genç, yaşlı, eğitimli, eğitimsiz her kesimden adamlar ve kadınlar vardır. Bütün halk büyük coşku ve heyecan içerisinde beklemeye başlar.
Krala sorarlar : “Bu muhteşem hediyeler için ne yapmamız gerekiyor?”
Kral halka seslenir : “Tek yapmanız gereken nehirden karşıya geçmek. Nehir karşınızda. Aslında nehir çok geniş değil, çok hızlı akmıyor ve çok derin de değil. Karşıya ilk geçen yarışmayı kazanacaktır.”
Kimler nehri geçecek ?
Binlerce insan nehre doğru koşmaya başlar. Nehre yaklaştıklarında ise tüm nehrin timsahlarla dolu olduğunu fark ederler. Sadece birkaç tane değil, yüzlerce kuyruk kuyruğa yüzüyorlar, adeta üst üsteler. Herkes birden durur.
“Eğer nehre atlarsak , birkaç saniye içinde timsahların kahvaltısı oluruz. Bu mümkün değil.” Sesleri yükselir.
Sadece orada durup nehri izlerler. Nehrin diğer tarafında ise kral vardır.
Hiç kimse nehre atlamaya cesaret edemez. Bir kişi bağırarak, çığlık atarak suya atlayıncaya kadar… Daha önce hiçbir insanın yüzmediği kadar hızlı yüzer. Vücudu adeta suya değmiyordur. Timsahlar saldırır. İnanılmaz bir mücadele verip kurtulur, sonrasında daha da hızlı yüzer ve sonunda karşı kıyıya ulaşıp sudan çıkar.
Kral adama doğru yürür. “Hiç kimse daha önce bunu başaramamıştı. Ne istiyorsun ?
Üç çuval altın mı ?”
“Hayır.”
“Biliyorum krallığın yarını istiyorsun.”
“Hayır.”
“Tabi zeki adamsın. Kızımı istiyorsun ve böylece daha sonra krallığımın tamamına sahip olacaksın.”
“Hayır.”
“O zaman ne istiyorsun be adam ?”
“Beni suya itekleyenin kim olduğunu öğrenmek istiyorum.”
Eğer hayatınızı ileri götürmek , kendinizi geliştirip kendinizi aşmak istiyorsanız, risk almak zorundasınız.
Risk almak ; belirli ve kesin olana sıkı sıkıya tutunmayı bırakıp, üzerindeki hakimiyetinizi gevşetmektir. Aynı zamanda tamamıyla emin olmadığınız ama şu an sahip olduğunuzdan daha iyi olduğuna inandığınız bir şeye uzanmak demektir.
Hiç kimse risk almadan gerçek güç geliştiremez, gerçek aşkı bulamaz, gerçek başarı ve saygınlığı bulamaz.
Her riskte kaçınılmaz bir kayıp vardır ama ileri gitmek için verilmesi gereken bir kayıp.
Başarı oturup tehlikeleri izlemekten çok, ileri sıçramayı gerektirir.
Hayat, bize fırsatları belli aralıklarla sunar.
Yeter ki onlar için hazırlıklı olalım ve zamanında harekete geçmesini bilelim…
(Alıntı)
Sevgiyle kalın…