Sonuçta biz 31 Mart’a ilçemize 5 yıl teslim edeceğimiz ve teslim olacağımız bir Şehr’ül Emin seçeceğiz. Yani şehrin emin kişisini sandıkta ilan edeceğiz. Beklentilerimiz tabiî ki fazla. Arkadaşlar bir röportaj gerçekleştirdiler. Doğal olarak farklı farklı talep ve beklentiler var. Odak noktasını insana dokunan bir anlayış belirliyor. Böyle söylüyor vatandaş. Son derece de güzel söylüyor. Biliyoruz ki Gölcük’te yine herkes birbiriyle dost ve kardeşçe yaşamak zorunda. Seçimlerde farklı sesler duyabilirsiniz. Kimi sözler zaman zaman kırıcı olabilir. Bütün bunları seçimin heyecan ve atmosferin yüksek olması olarak açıklayabiliriz. Yine hepimiz biliyoruz ki kırmanın, dökmenin, kırıcı olmanın kimseye faydası yok. Gölcük hepimizin. Düğünlerde birlikte seviniyor, eğleniyoruz. Cenazelerde birlikte saf tutup dua ediyoruz, acıları paylaşıyoruz. Hayatta zaten bir paylaşımdır. Hayat kucaklaşma, birbirimizi anlama ve birlikte hayatı başarmaktır. Günler finale doğru hızla ilerliyor. Çalışmalar doğal olarak daha çok bir tempo kazanıyor. Bütün bunlar siyasetin doğası içerisinde var. Elimize, belimize ve dilimize sahip çıktığımız sürece kırgınlıklar ve küskünlükler olmadan bir seçimi geride bırakırız. İnsanlarımızın tüm arzusu da bunlardan kaynaklandığı için doğal olarak insanlara birebir dokunan bir yönetim arzulamaları da mukadderdir. 5 yıl birlikte yaşayacağımız, birlikte paylaşım yapıp ilçemiz adına birlikte karar vereceğimiz bir başkanla yol yürümek hem olması gereken hem de ideal olanıdır. Gölcük deprem sonrası çok şeyler kaybetti. Sadece insanlarımızı toprağa vermedik. Zorunlu göçlerde yaşadık. Bugün de muhtemelen 300 bini bulacak olan nüfusumuz bu kayıtlar nedeniyle 160 binlerde seyrediyorsa artık o göçleri de geri döndürecek atılımlar yapmamız gerektiğinin de farkındayız. İş ve istihdam alanlarını çoğaltacak, dışarıdan yatırımlar getirecek, bunları başaracak bir anlayış ve yönetim şekli yol haritamız olmalıdır. İnsanlarımız güzel, adaylarımız pırıl pırıl. Gölcük’e hizmet etmek istedikleri açık ve net şekilde de görülmekte. Bizler de onları sakin bir şekilde ve sükunetli dinlemeli, iyi anlamalıyız. Sonuçta güzel düşünen güzel görür. Güzel gören de hayatından lezzet alır.