Aysu Azak


HAKLARIMIZA VE HAKLARA SAYGI


Değerli okurlarım, bugün itibariyle eşimin hastanede geçen tedavi süresi tam kırk beş gün olmuş. Yaklaşık iki ay yazılarıma ara vermek zorunda kaldım.  En son yazdığım yazının başlığı ise “İkinci Şans”.

Bazen insan kelimelerin enerjisini sonradan da fark edebiliyor, tıpkı benim gibi. Kelimelerin enerjisine şimdi daha da çok inanır oldum. En son yazdığım yazıyı her nedense bir kez daha okuma ihtiyacı duydum.

Başlığını okuduktan sonra eşimin bu şansı yaşadığını düşündüm. Yazıyı yazarken, kendime “Mutluluk nedir?”  diye sormuştum.

Sorunun cevabını almak uzun sürmedi. Mutluluk sizin yaşadıklarınıza göre şekillenen kendinizi iyi hissetme halidir. Ben de yaşadıklarımızdan sonra diyebilirim ki :

“Bana göre mutluluk, sevdiklerinin hayatta kalmaları için verilen ikinci bir şanstır.”

Bundan sonra kelimelerimi seçerken daha da özen göstereceğim ve olumlu düşünmeye daha çok gayret edeceğim.

Evet, inişli çıkışlı yaşanan süreçlerden sonra hasta haklarını öğrendim. Sadece hasta haklarını mı, değil elbette. Hekimlerimizin haklarını da öğrendim tabii ki..

Hemşirelerimizi unutur muyum hiç? Onlar bana göre hastanelerimizin omurgasıdır.  Hele hele sıcacık kalpli ve vicdanlı olanlar asla unutulmaz. Hastane personelimizin çabalarını da unutmamak gerekir.

Aslında hepimizin ortak bir hakkı var. Hangi mesleği yaparsanız yapın ya da neyin sorumluluğunu alırsanız alın, en önemli hakkımız “ insanca yaşama” hakkımızdır.

Bunu hepimiz bilir ve söyleriz. Sanırım zaman zaman hatırlamak gerekiyor.  “insanca” dediğimiz bölüm bizlerin elinde. Biz bu bölüme ne kadar değer verir beslersek, ne kadar önemser ve kendi üzerimizde taşırsak o kadar yaşama hakkını elde ederiz. Biz insani değerleri yaşatırsak, birbirimize insan olduğumuzu hatırlatırsak, insanca yaşarız.

Bunun içinde neyi yaşıyorsak, onunla ilgili haklarımızı öğrenip saygı duymayı başarmalıyız. Hastanedeysek karşılıklı hakları ve sorumluluklarımızı öğrenip saygı çerçevesinde süreci tamamlamalıyız. Bir devlet dairesindeysek ya da bir eğitim kurumundaysak ilgili konu hakkında sorumluluklarımızı ve haklarımızı bilmek iyi olacaktır.

Hangi işin peşinde olursak olalım sınırlarımızın farkında olmak ilaç gibi gelecektir. Çünkü bu farkında olma hali insanın ruhsal ve bedensel sağlığını doğrudan etkileyecektir. En başta kişiyi sabırlı olmaya itecektir, bir üçüncü kişiye ihtiyaç duymadan.

O halde durup bir soralım kendimize:

İşlerimi yaparken de yaptırırken de haklarımı biliyor muyum ve kendime ne kadar saygılıyım?

İşimi yapan insanın haklarını ne kadar biliyorum?

Bu arada nasıl bir üslup kullanıyorum?

Hangi konularda sınırlarımın farkındayım?  Ne kadar sabırlıyım?

Lütfen bu soruları içtenlikle cevaplayın.

İçinizden belki de bunlarla uğraşamam diyor olabilirsiniz. Ama inanın, siz böyle diyorsanız sizinde karşınıza böyle diyenler çıkacaktır.  Çünkü düşündüğünüzün doğruluğunu kabul edeceğiniz durumlarla karşılaşmayı bu düşünceyle seçmiş oldunuz.

İşte o zaman yaşayacaklarınızın sorumluluğu ve sonuçları da yine sizin elinizde olacaktır.

Aslında özetlersek “kendimize yapılmasını istemiyorsak, başkasına yapmayalım” . Uzun lafın kısası değil mi?

Bizler ne kadar kabul etmezsek etmeyelim, bir gerçek var ki kelimelerin enerjisi var. İster sesli, ister sessiz ifade edin, bir süre sonra  “ aklıma gelmişti, ben biliyordum, ben söylemiştim” dediğiniz anlar olmuştur.

Yine ne kadar olumlu düşünürseniz, ne kadar sabırla yaklaşırsanız size de öyle davrananların sayısı, bu düşünceye inandıkça ve gün geçtikçe artacaktır.( )

Öğrendiklerimi sizlerle paylaşmak dileğiyle… Sağlıklı ve mutlu kalın..(aysuazak@hotmail.com)

 

 

Üniversitenin büyük amfisinde 800 kişinin katıldığı bir sınav… Süre iki saat… Profesör son derece sert ve sürenin esnetilmesine imkân yok. Cevapları yetiştiremeyen kalıyor.

Bu yüzden bütün öğrenciler harıl harıl kâğıt dolduruyorlar. Ama birisi ağırdan gidiyor. Biraz düşünüyor biraz yazıyor. Hiç aceleci bir hâli yok.

Derken süre doluyor. “Getirin kâğıtları çocuklar” diyor profesör ve herkes bitirebildiği kadarıyla kâğıdını getirip masanın üzerine koyuyor. Veren çıkıyor, veren çıkıyor, masanın üzerindeki kâğıtlar birikiyor. Sınıfta hiç talebe kalmıyor.

Bir kişi hariç. Bizim ağırdan giden talebe hiç istifini bozmadan yazmaya devam ediyor.

Böylece biraz daha zaman geçtikten sonra, bizimki kalkıp kürsüye gidiyor ve kâğıdını bir sonraki ders için hazırlıklarını tamamlamakta olan profesöre uzatıyor.

Profesör kızarak:

-Hayır! Çok geç kaldın. Artık senin kâğıdını alamam…

Bizimki ters ters bakıyor:

-Sen benim kim olduğumu biliyor musun?

-Yoo, aslında bilmiyorum. Ne olacak?

-İyi öyleyse, diyor bizimki ve yığılı duran imtihan kâğıtlarının bir kısmını kaldırıyor ve araya kendi kâğıdını koyup kâğıtları tekrar düzeltiyor. Sonra da:

-İyi günler hocam, deyip profesörün şaşkın bakışları arasında yürüyüp gidiyor.(alıntı)

KOTO’dan Büyükakın’a ‘tebrik’ ziyareti

Gölcük ADSM’de 23 Nisan kutlaması

Bağımsız Türkiye Partisi Kocaeli Gençlik Kolları 23 NİSAN ETKİNLİĞİ DÜZENLEDİ

Ay, ‘23 Nisan Atamızdan Bize En Büyük Armağandır’

Kocaelispor Ümraniyespor’a 1-0 mağlup oldu

Karting Sezonuna Coşkulu Açılış 

23 Nisan Çocuklarla Güzel

23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı Kutlu Olsun ÇOCUKLARIMIZ GURURUMUZDUR

Gölcük Otizm Derneği Bandırmalı misafirlerini ağırladı KIRMIZI BALONLARI GÖKYÜZÜNE BIRAKTILAR

Sahra başkanın ilk talimatı OKULLARA AKIL VE ZEKA OYUNLARI SINIFI

LİG TABLOSU

Takım O G M B Av P
1.Galatasaray 34 30 1 3 59 93
2.Fenerbahçe 34 28 1 5 58 89
3.Trabzonspor 33 17 12 4 13 55
4.İstanbul Başakşehir 34 15 12 7 7 52
5.Beşiktaş 34 15 13 6 5 51
6.Kasımpaşa 34 14 13 7 -3 49
7.Sivasspor 34 12 10 12 -4 48
8.Rizespor 33 14 13 6 -6 48
9.Antalyaspor 33 11 10 12 0 45
10.Alanyaspor 33 11 10 12 -3 45
11.Adana Demirspor 34 9 11 14 2 41
12.Samsunspor 34 10 15 9 -7 39
13.Ankaragücü 33 8 12 13 -3 37
14.Kayserispor 33 10 13 10 -10 37
15.Konyaspor 34 8 14 12 -14 36
16.Gazişehir Gaziantep 33 9 17 7 -13 34
17.Fatih Karagümrük 33 8 16 9 -5 33
18.Hatayspor 34 7 15 12 -10 33
19.Pendikspor 33 7 17 9 -31 30
20.İstanbulspor 33 4 22 7 -35 16