Bazı insanlar vardır bana rahmetli Vecdi ağabeyimi hatırlatır. Balsan Trafik’in kurucusu Mustafa Balaban ağabeyim de bunlardan biridir. Son derece dürüst bir sendikacılık geçmişi olan ve hasletlerini siyasi hayatta da devam ettiren Mustafa ağabeyi dün ziyaret ettim. Onu tanıyan herkes ne sendikacılıkta ne siyasette kendini değil temsil ettiği makamları düşünen biri olduğunu bilir. Aynı huylar rahmetli Vecdi ağabeyimde de vardı. Dürüst bir siyasetçi, temiz bir sendikacıydı. Üzerlerine giydikleri elbiseleri hiçbir zaman kirletmediler. İşte bu huyları nedeniyle hep eziyet çektiler, hep kendilerinden verdiler. Maalesef böyle insanlar o görevlerinde verdikleriyle anılmalarına rağmen hak ettikleri değeri bulamıyorlar. Hayatta insanların sözlerinin arkasında durması önce ülkem sonra temsil ettiğim yer en son ben demesi önemlidir. İşte Mustafa ağabeyimle dolu dolu sohbetimiz o eski ve özlemle hatırladığımız günleri yad ederek geçti. Bugün bir marka haline getirdiği kurumunu disiplinli ve terbiyeli bir şekilde yetiştirdiği oğlu Tayfun’la sürdürürken kendisi de işlerinden ayrı kalan zamanlarında sürekli kitap okuyor. Yerel ve ulusal gazeteleri inceleyerek vaktini böyle değerlendiriyor. Sevgili Mustafa Balaban ağabey aileden gelen o güzel soyadını da aynı güzellikte ve kararlılıkta devam ettirmek için sarf ettiği çaba takdire şayandır diyor ve kendisine sağlıklı, huzurlu günler diliyorum.
FUTBOLDA KARAR VERİCİLER
Sporun toplumları birleştiren, kucaklaştıran bir potada eritip mutlu eden en güzel olgulardan biri olduğunu her zaman düşünürüm. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün, “Ben sporcunun zeki, çevik ve aynı zamanda ahlaklısını severim” sözleri çok önemlidir. Ceza sahası içerisinde kendini yere bırakıp bir gözüyle de hakimi kontrol eden sporcu anlayışı çok yakışıksızdır. Bu bir hak yeme, emek çalma hadisesidir. Tabi ki sporun tüm bileşenleri de bunun içerisindedir. Yöneticisi, teknik heyeti, federasyonları ve karar verici hakemleriyle. Sahada 22 kişiyle oynanan futbolun sonucunu o işi yapan insanların maharetlerini değil, karar vericilerin yanlışlarının çoğaldığı bir atmosfere bırakırsak futbol asla futbol olmaz. Geçtiğimiz hafta hakem hatalarının damga vurduğu maçlara baktığınızda ligin de kaderini nasıl etkilediğini görüyorsunuz. Bunlar devam ettiği sürece seyirci olumsuz etkilenir, sahalardan soğur. Yönetici olumsuz etkilenir, göreve talip olmaktan soğur. Futbolcu emeğinin çalındığını düşündükçe, oynamaktan soğur. Diyebilirsiniz ki hakem de insan hata yapabilir. Eyvallah. Görmediğin pozisyonlarda artık VAR diye bir kurum var. Gidip oraya bakacaksın. Gördüğünü çalacaksın. Çifte standart içerisinde olmayacaksın. Benzeri pozisyonlarda biri yangından mal kaçırır gibi kırmızıya müracaat eder, diğeri görmezden gelip es geçerse seyirci futbolda adaletin olmadığını düşünür. Aslında futbol bir şovdur. Bu şovu toplumun mutsuzluğuna götürecek her hareket Türk futbolunun da itibarını zedeler. Sporu da farklı mecralara sürükler ki bu çok tehlikelidir. Bilmem anlatabildim mi?
