Nurettin Şenemre


DENİZ LİSELİ DOSTLARLA SOHBET


DENİZ LİSELİ DOSTLARLA SOHBET

Dönem, Şanlı Türk Ordusuna kumpas kurulduğu dönemlerdi. İşte o sıralarda bendeniz Gölcük’te Vardiya Bizde Platformunun Başkanlığını yapıyordum. Gölcük Anıtpark’ta başlayan Sessiz Çığlık Eylemlerimiz bir süre sonra Değirmendere Çınarlık Meydanına taşınmıştı. Milli Orduya kumpas kuran FETÖ Örgütü işte o kahraman askerleri bin bir iftiralarla hapsa attırmayı başarmıştı. Biz her hafta oradaydık. Suçsuz oldukları konusunda haykırışımızı yapıyor, ben Balyoz ve Askeri Casusluk gibi kumpas davalar nedeniyle hapiste yatan değerli dostlarımızı Hadımköy, Hasdal ve Maltepe Cezaevinde ziyaret ediyordum.  Sonuçta hak ve adalet yerini buldu, kahraman askerlerimiz beraat ettiler. Tabi o günleri ve yaşadıklarını tarihe bir vesika bırakmak adına kitap haline getirdiler. Dün Gölcük’te TESUD’da imza töreni vardı. Değerli dostum ve arkadaşım emekli Koramiral Can Erenoğlu ve Denizci emekli Albaylar Mehmet Asal, Reşit Çağın ve Sermet Elçi imza töreni için geldiler. Hepsi Deniz Lisesi Mezunu olduğu için buluşmanın adına da Deniz Liseli Yazarlar Gölcük’te buluşuyor” koymuşlar. Hasret giderdik, sohbet ettik ve şöyle bir baktım. Hayatları boyunca meslekleri ve ülkelerini sevmekten başka bir gayeleri olmamış. O kahramanlar bir gurur abidesi gibi dimdik ayakta duruyorlar. Hayat böyle bir şey. Ne kadar kötü ve acı ki, öylesine değerli insanların kahraman askerlerin iftiraya uğramaları. Ülkeyi hain emelleri için ele geçirme gayesinde olanların o gün zil takıp oynadıkları bugünse, vatan hainliği damgasıyla yargılandıkları günlerden geçiyoruz. Can Erenoğlu çok eski dostum ve arkadaşımdır, çok mert ve yiğit bir adamdır. Buraya imza gününe geldi ama yazdığı kitaptan tek kuruş bile telif hakkı almıyor. Açık ve net olan ise, Can Paşa’nın yaşadıklarını yarınki nesillere birer miras olarak bırakması.

 

Hayat bir Nakış

Bir küçük çocuk, annesi nakış işlerken dizlerinin dibinde oturup onu seyretmeyi çok severdi. Bir keresinde aşağıdan annesine doğru bakıp sordu: “Anneciğim, ne yapıyorsun?”

Annesi, tatlı ve şefkatli bir sesle cevap verdi:

“Nakış işliyorum yavrum. Bu kasnaktaki kumaşın üstüne güzel desenler işlemeye çalışıyorum.”

Küçük çocuk:

“Ama yaptığın şey, hiç güzel görünmüyor, karmakarışık…”

Gerçekten de çocuğun oturduğu yerden bakınca, annesinin elinde tuttuğu kasnağın altındaki ipler, birbirine giriyor, kasnağın üstünde görülen sanatlı işlemelerden ise, hiçbir eser görünmüyordu. Çocuğun bu sözüne annesi gülümseyerek:

“Hadi sen git, biraz oyna” dedi. “Nakışımı bitirdiğimde seni dizime oturturum, o zaman o nakışa benim yakınımdan bakar ve ne olduğunu anlarsın.”

Çocuk oynarken, annesinin parlak renkli ipliklerin yanında, o kapkara iplikleri neden kullandığını merak etmekten kendisini bir türlü alamadı. Biraz sonra annesinin sesi duyuldu:

“Gel kızım, yanıma otur da, birlikte bakalım bu nakışa.”

Annesi gibi kasnağa üst taraftan bakan çocuk, şaşkınlıktan ve hayranlıktan ne diyeceğini bilemedi. Kasnağın üstünde harikulâde bir çiçek resminin nakşedildiğini gördü.

Peki ama bu büyük farklılığın sebebi neydi? Alttan bakınca karmakarışık, üstten bakınca harika nakışlar. Nasıl böyle olabiliyordu? Annesi onun bu merakını şu sözleriyle giderdi:

“Yavrum, alttan bakıldığında nakış karışık ve anlaşılmaz görünüyordu. Çünkü sen nakışın üst tarafına daha önceden çizili bir plan olduğunu göremiyordun. Bu benim yaptığım bir dizayndı. O çiçeği işlemek için, benim bu çizimi ve planı takip etmem gerekiyordu. Şimdi benim tarafımdan baktığında ise, ne yaptığımı daha iyi görebiliyorsun.”

Küçük kız yıllar geçip büyüdüğünde, başına gelen her iyi ya da kötü, güzel ya da çirkin olaylar karşısında, hep bu yaşadığı olayı hatırladı. Hayatının bir nakış gibi, İlâhî bir kudret eli tarafından dantel dantel işlendiğini, kendisine karışık, anlamsız, kötü gibi görünen olayların, aslında İlâhî bir planın nakışları olduğunu, ortaya çıkacak bütünün ve kompozisyonun hârikulade bir resim teşkil edeceğini hissederek hâlinden pek de şikâyetçi olmadı.

 

ASKER CEMAL

Cemal Askere gidiyormuş. Cemal’ in annesinin sürekli ağladığını gören Temel, kendince kadıncağızı rahatlatmak istemiş:

– Anacağum niye aylaysun. 2 ihtimal vardur. Ya geri planda kalur, yada cepheye gider. Geri planda kalırsa sorun yok. Cepheye giderse iki ihtimal vardur. Ya yaralanur, yada yaralanmaz. Yaralanursa iki ihtimal vardur. Ya iyileşir, yada iyileşmez. İyileşirse ne ala, bir daha cepheye cöndermezler. Ama ölürse yine 2 ihtimal vardur. Ya cennete gider, yada cehenneme.  Cennete ciderse iyi, cehenneme ciderse de öyle bir evlat için ağlaya değmez da.

KOTO’dan Büyükakın’a ‘tebrik’ ziyareti

Gölcük ADSM’de 23 Nisan kutlaması

Bağımsız Türkiye Partisi Kocaeli Gençlik Kolları 23 NİSAN ETKİNLİĞİ DÜZENLEDİ

Ay, ‘23 Nisan Atamızdan Bize En Büyük Armağandır’

Kocaelispor Ümraniyespor’a 1-0 mağlup oldu

Karting Sezonuna Coşkulu Açılış 

23 Nisan Çocuklarla Güzel

23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı Kutlu Olsun ÇOCUKLARIMIZ GURURUMUZDUR

Gölcük Otizm Derneği Bandırmalı misafirlerini ağırladı KIRMIZI BALONLARI GÖKYÜZÜNE BIRAKTILAR

Sahra başkanın ilk talimatı OKULLARA AKIL VE ZEKA OYUNLARI SINIFI

LİG TABLOSU

Takım O G M B Av P
1.Galatasaray 34 30 1 3 59 93
2.Fenerbahçe 34 28 1 5 58 89
3.Trabzonspor 33 17 12 4 13 55
4.İstanbul Başakşehir 34 15 12 7 7 52
5.Beşiktaş 34 15 13 6 5 51
6.Kasımpaşa 34 14 13 7 -3 49
7.Sivasspor 34 12 10 12 -4 48
8.Rizespor 33 14 13 6 -6 48
9.Antalyaspor 33 11 10 12 0 45
10.Alanyaspor 33 11 10 12 -3 45
11.Adana Demirspor 34 9 11 14 2 41
12.Samsunspor 34 10 15 9 -7 39
13.Ankaragücü 33 8 12 13 -3 37
14.Kayserispor 33 10 13 10 -10 37
15.Konyaspor 34 8 14 12 -14 36
16.Gazişehir Gaziantep 33 9 17 7 -13 34
17.Fatih Karagümrük 33 8 16 9 -5 33
18.Hatayspor 34 7 15 12 -10 33
19.Pendikspor 33 7 17 9 -31 30
20.İstanbulspor 33 4 22 7 -35 16