Gölcük’ten İzmit’e gitmek çile, İzmit’ten dönüş başka bir çile. Yol yapımı, yolun bir bölümünün kazılması, günler süren çalışmalar sıcakların tavan yaptığı şu yaz günlerindeki yaz dediğimiz de birden tuş eder şekilde geldi. Şimdi İstanbul’dan basıyorsun 40 dakikada İzmit gişelerindesin, oh sıkıntı yok. Sıcağa rağmen klima olmasa da rahat yolculuk size klima gibi geliyor. İzmit gişelerinden çıktıktan sonra Gölcük’e gelmeniz, eve varmanız tam 90 dakika. Baktım millet aracının radyosunu açmış çile bülbülüm çile şarkısını dinliyor. Ee ne dinleyecekti şu sıcaklarda. O çileyle hayat bayram olsa şarkısını mı dinleyip serinleyecekti. Aşırı sıcak varsa, yolda böyleyse çile bülbülüm çile bizimkisi. Tabi ki genelde iş giriş ve çıkış saatlerinde yaşanan perişanlık. İstanbul’dan gelip 40 dakikada gişelere geldim. Sonrası ‘Çile bülbülüm çile’ diyen arkadaşa dedim ki; ‘Bırak o işleri ya İstanbullu ne yapsın?’ Sabahtan akşama kadar aynı çile.. Saatlerce bekleyen adım adım giden dur kalk dur kalkla perişan olan insanlar. Avcılar’dan çıkıp köprüye gelene kadar iki saatten fazla zaman geçiyor. Şöyle etrafınıza baktığınızda karınca sürüsü gibi dizilmiş büyüğünden küçüğüne araçlar yüzünden psikolojiniz bozuluyor. Egzoz gazlarından ortalık zehir saçıyor. Arabanın kliması olsa ne yazar. Sonuçta klimada dışarıdan aldığı havayı soğutup içe vermiyor mu? Olmayanların perişanlığını anlatacak söz dahi bulamıyorum.. Neyse biz dönelim yine kendi işimize. Mesela şu uzun süren Sokağa Çıkma Yasaklarının olduğu dönemlerde yolları çok daha sıkı çalışarak, trafiğinde en aza indiğini düşünerek halletseydik nasıl olurdu? Millet diyor ki; ‘İnşallah bu işler Kurban Bayramına kadar biter.’ Şöyle baktığımızda e daha 20 gün gibi bir süre var. Az buz değil. Artık sıcak mıcak demeden biran önce Gölcük-İzmit arasındaki yolun Güloğlu Unlu Mamulleri ve Ekmek Fırınının bulunduğu mevkiide bitirelim ki Kurban Bayramında insanlar hiç olmazsa nefes alsınlar.