Tarih: 31.12.2025 21:31

2026’da NEFES ALALIM

Facebook Twitter Linked-in

Yeni yılın ilk gününde, market raflarının önünde durup sessizce değişen etiketleri izledik. Aynı ürüne aynı gözle baktık ama rakamlar başka bir dil konuştu. Daha bu sabah, taze umutların üzerine taze zamlar yazıldı; sanki takvim çevrilince fiyatlar da yeni bir takvime geçti. Neredeyse her 2.03 günde bir, hayatın en küçük ihtiyacına bile yeni bir ağırlık ekleniyor.

İnsan, umut taşımaya programlı. 2025'te yarım kalanları 2026'da tamamlamak istiyoruz; ama biliyoruz ki bu yılın en büyük mücadelesi etiketlere, faturalara, yani zamlara karşı verilecek. Bir yandan tasarrufun dar kapısından geçmeye çalışırken, bir yandan da umutun geniş penceresini açık tutmaya çabalıyoruz.


Raflardaki sessizlik, cüzdanların fısıltısıyla bozuluyor: "Bugün değil, yarına." Alım gücünün düşmesi, ilçenin ticaretini ağırlaştırıyor; dükkan önlerinde eski kalabalıkların yerini, çekingen bakışlar alıyor. Esnaf vitrinini silerken içinden bir soru geçiyor: "Bu hafta nasıl geçecek?" Vatandaş ise sepetinden "acil olmayanları" birer birer çıkarıyor; ihtiyaç listelerimiz yeni bir alfabeye dönüyor — acil, zaruri, ertelemelik.

Ekonomi hızlı düzelir mi? Hepimizin en büyük beklentisi bu. Ama beklerken de yaşamak zorundayız. Beklerken de ısınmak, çocukların sütünü, evin ekmeğini, hanenin ışığını korumak zorundayız.


Hava soğudukça soba, kombi, radyatör; evlerimizdeki sessiz kahramanlar olur. Isınmanın bedeli ise usulca kabaran faturalarla gelir. Bir evi sıcak tutmak için bazen hesapları soğutmak gerekir; tek tek kalemleri kısıp tek tek geceleri uzatırız. Yine de biliyoruz: Sıcacık bir oda, bir bardak çay, bir çocuk gülüşü — değerini etiketle ölçemeyeceğimiz şeylerdir.

2026 yılında en büyük savaşı zamlara karşı vereceğimiz aşikâr. Ama bu savaşın cephanesi yalnızca para değil; dayanışma, akıl, sabır, topluluk ruhu. Komşunun fazla olanını paylaşmak, esnafın elinden tutmak, üreticiyi korumak, her birimizin küçük ama etkili adımlar atması… Çünkü zam, yalnızca ekonomi sayfalarındaki bir kelime değil; sofraya konan ekmeğin kalınlığı, çocukların defter yaprağının inceliği, evin ışığının süresi.

Bir gün "hesapların ve kitapların yapılmadığı" bir yıl umuyoruz; bir yılı, bütçenin değil hayallerin yönettiği. O güne gidene kadar, hep birlikte aynı cümlenin öznesi olalım: "Geçti." Çünkü zor günler geçer. Geçirmeyi bilene, birlikte yürüyene geçer.

## Umut, en ucuz ama en değerli yakıt

Umut bazen bir dükkânın kapısında duran küçük bir tabeladır: "Açık." Bazen bir evin mutfağındaki kıpır kıpır koku, bazen kış güneşinin gün ortasında verdiği kısa ama sıcak selam. Umut, cebimize sığmaz; iyi ki de sığmaz. Onu bölüşürüz. Paylaştıkça çoğalır, çoğaldıkça taşınır.

Yeni yıl, yeni sayfalar açar. Bazı sayfalarda rakamlar; bazılarında cümleler. Bu kez, cümlelerimizi rakamların önüne yazalım. Çünkü biz, yalnızca "alan-satan" değiliz; "yan yana duran"ız. Raflar zamlandıkça, biz birbirimize ucuzlamalıyız — daha anlayışlı, daha merhametli, daha cömert.

 

2026, belki ağır bir kış gibi başlayacak. Ama her kışın sonunda bir bahar var. Etiketlerin dili sert; ama kalplerin dili yumuşak. "Bugün nasıl çıkacağız bu işin içinden?" sorusuna tek bir yanıt var: "Birlikte."

Birlikte olduğumuzda, zamların gölgesi kısalır; umutun ışığı uzar. Ve biz biliriz: En zor dönemlerde bile, bir evin kapısı bir dosta açılırsa, bir şehrin sokakları ısınır.

Kalın sağlıcakla

*Vecdi ŞENEMRE 




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —