2 Nisan Dünya Otizm Farkındalık Günü’nde sorunları dile getirdiler
ŞENTÜRK, ‘SESİMİZE KULAK VERİN’
Gölcük Otizm Derneği Başkanı Tülay Şentürk ve Yönetimi 2 Nisan Dünya Otizm Farkındalık Günü münasebetiyle dernek binasında bir araya gelerek önemli açıklamalarda bulundu.
Dernek binasında gerçekleştirilen programa Gölcük Otizm Derneği Başkanı Tülay Şentürk, Yönetimi ve Özel Gölcük Öyküm Özel Eğitim ve Rehabilitasyon Merkezi Müdürü Sabri Sungu Yakışır, Gün Gelişim Özel Eğitim Ve Rehabilitasyon Merkezi Kurucusu Mücahit Ekinci ve Gölcük Gün Gelişim Özel Eğitim Ve Rehabilitasyon Merkezi Müdüresi Deniz Cömert ile Özel Eğitim Öğretmenleri katılım sağladı.
‘2000 yılından bu yana otizm dünya çapında %178 artmıştır’
Gölcük Otizm Derneği Başkanı Tülay Şentürk, programda konuşma yaptı. Başkan Şentürk, konuşmasında, ‘Otizm yaşamın ilk 3 yaş içinde ortaya çıkan ve hayat boyu süren, özellikle sosyal ilişkiler kurma ve sürdürmede zorluklara neden olan nöro gelişimsel bir bozukluktur. Irk, dil, din coğrafya fark etmeksizin tüm dünyada hızla artmaktadır. 1985 yılında her 2.500 çocuktan birine konan teşhis oranı bugün 36’da 1’e kadar yükselmiş, her 20 dakikada bir çocuk otizm tanısı almaya başlamıştır. Ayrıca otizmin erkek çocuklarda yaygınlığı kız çocuklarına göre 5 kat daha fazladır. Dünya genelinde Arap ve İslam ülkeleri en fazla otizm nüfusa sahip ülkeler, Katar Birleşik Arap Emirlikleri ve Umman’ın ilk 3 sırada yer aldığı listede Türkiye 27. sıradadır 2000 yılından bu yana otizm dünya çapında %178 artmıştır.’
‘OTİZM olgusu günümüzde acil eylem planlarına ihtiyaç duymaktadır’
‘2023 verilerine göre ülkemizde 0-19 yaş grubu arasında 434.030 çocuk ve gencimiz bulunmaktadır’ diyen Gölcük Otizm Derneği Başkanı Tülay Şentürk, konuşmasının devamında, ‘Bu rakamın 30.000 50’si okullaşabilmiş ve eğitime ulaşabilmiştir. Genel nüfusa baktığımızda 1 milyon 400 bin civarı otizmli birey var ve bu durumdan etkilenen yaklaşık 5 milyon 600 bin aile bireyi bulunmaktadır. Bugüne kadar Farkındalık yaratmak için uğraşılan OTİZM olgusu günümüzde acil eylem planlarına ihtiyaç duymaktadır. Otizmle ilgili araştırmaların teşvik edilmesi erken tanı ve Tedavinin yaygınlaştırılması hedeflenmelidir çocuklarını engel tanısı konulan ailelerin hayatında çok büyük değişiklikler meydana gelmekte aile hayatını olumsuz etkileyen bu değişikliklere ayak uydurmak çocuğun durumunu kabullenmek, bütün hayatı boyunca sürecek bu durum içinde bir dizi sorun ve zorluklarla baş etmek aileler için bir kaos ortamı yaratmaktadır. Ailenin çevre ile ilişkisinin kesilmesi, aile içi ilişkilerinin bozulması, Eğitim ve Sağlık konularında harcanan bütçeler nedeniyle sarsılan maddi durum ve bu konuda yetersizlik duyguları altında aileler ezilmektedir.’
Sorunları dile getirdi
Şentürk, ‘Tanıyla beraber çocukların bugün ve gelecekteki durumunun belirsizliği, özel ve öz bakım gereksinimleri nedeni ile bakıma ihtiyaç duyulması, ailenin sürekli bir stres altında olması nedeniyle psikolojik çöküntüler baş göstermektedir. Ailelerin kendi içlerinde yaşadıkları bu çöküntüye ek olarak toplumsal baskı ve dışlanma, bazı bilinçsizce davranan insanların aşağılayıcı bakışları ve sözleri, ayıplama suçlama gibi davranışlarla aileler daha da incinmektedir. Maruz kalınan bu durum, ailelerin daha da içlerine kapanmalarına ve toplumdan soyutlanmış bir hayat sürmelerine yol açmaktadır Özellikle bu durumda iş hayatından feragat etmek ve çocuğun bakımını üstlenmek zorunda kalan anneler, nefes alacak yer bulamamakta, ebeveyn çatışmaları büyüdükçe aileler parçalanma noktasına gelmektedir.’
İsteklerini açıkladılar
Bu kapsamda Gölcük Otizm Derneği olarak isteklerimiz şu yöndedir. Artık tanı konulan birey ailelerine düzenli Psikolojik destek, bilgilendirme ve rehberlik hizmeti verilmelidir. Kabullenme ve dayanışma aşamalarında bireylerin otizmle ilgili STK’lara yönlendirilmesi konusunda teşvik edilmesi, ailenin iş gücü sağlık ve sosyal yaşam ile ilgili sorunlarına yönelik çözüm getirilmesi ve her alanda pozitif ayrımcılık yapılması gerekmektedir’ dedi.
‘Haftalık 2 saat özel eğitim derslerinin en az 20 saat yapılmalı’
Şentürk, ‘Anayasanın 42 maddesi gereğince kimse eğitim ve öğretim hayatından mahrum bırakılamaz denilmiştir, otizmli bireylerin de diğer akranları ile eşit oranda ve şartlarda hak sahibi olabilmesi, kaynaştırma eğitiminin en iyi ve uygun şekilde verilmesi, gerektiğinde yaptırım uygulanması, akranlarıyla yeterli ve kaliteli vakit geçirebilmeleri için ailelerin ve eğitimcilerin özel eğitimle bilgilendirmesi gerekmektedir. Özel eğitim öğretmenliği lisans programlarının tüm üniversitelerde açılması, otizmle ilgili farklı eğitim terapileri uygulayan sosyal hizmet uzmanı, bireysel eğitim terapistleri, konuşma terapistleri gibi personelin yetiştirilme elzemdir. Özel Eğitim Kurumlarının sayısının kaliteli bir şekilde artırılması ve özellikle devletin vermiş olduğu haftalık 2 saat özel eğitim derslerinin haftalık en az 20 saat yapılması acil eylem gerektiren durumlar arasındadır.’
‘Eğitim her çocuğun olduğu gibi Otizmli çocuğun da en temel hakkıdır’
‘Okul öncesi eğitim her çocuğun olduğu gibi Otizmli çocuğun da en temel hakkıdır’ diyen Gölcük Otizm Derneği Başkanı Tülay Şentürk, ‘Bunu normal gelişim gösteren akranlarıyla birlikte yapılabilmesi, otizmli bireyin gelişimi ve ileri yaşamı için çok çok önemlidir. Okul öncesi eğitimin kesintisiz ve tam zamanlı yapılabilmesi için gerekli düzenlemeler ve yaptırımlar uygulanmalıdır. Özel yeteneklerinin olup olmadığı konusunda uzman yardımı verilmeli, varsa doğru ve uygun eğitimi alabilmeleri için yönlendirilmeleri ve imkanların sağlanması devletçe karşılanmalıdır. Hayat boyu eğitim kapsamında zorunlu ortaöğretime tamamlayan bireylerin mesleki eğitim almaları için, iş okulları ve kurslarla desteklenmeleri, çalışabilecek otizmli bireye istihdam sağlama konusunda işverenler desteklenmelidir’ diye konuştu.
‘Bize kulak verin bizi duyun biz otizmi yaşıyoruz!’
Şentürk, son olarak, ‘En önemlisi Yaşanılan psikolojik mücadele ile birlikte, maddi zorluklarla baş etme stresi altında ezilen aileler için ilçe bazlı olacak şekilde ve STK ‘larla işbirliği içinde ailelerin çocuklarını emanet edebilecekleri nefes almaya fırsat bulabilecekleri MOLA EVLERİ, gündüz ve gece geçici süreli hizmet verecek YAŞAM MERKEZLERİ oluşturulması, ebeveynlerin işlerini kolaylaştırmak adına evde bakım hizmeti sağlayan sosyal hizmet görevlilerinin görevlendirilmesi gerekmektedir. Aileler, benden sonra ne olacak, ben ölünce evladım kimin elinde kalacak endişesiyle bir hayat sürmek zorunda bırakılmamalıdır. Bu hususta Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı Milli Eğitim Bakanlığı ve Sağlık Bakanlığı işbirliği içinde olmalıdır. Hastanelerde muayene, kan alma, diğer tahlil ve gözlemler için ailelerimiz ve çocuklarımız çok zorluk yaşamaktadır. Bu konularda hastane yönetimleri pozitif ayrımcılıkla yaklaşarak, aileler rencide olmadan işleri kolaylaştırılmalıdır. Biz artık Farkındalık yaratmak için değil sorunlarımıza çözüm için haykırıyoruz, evlatlarımız da, sayımız da, sorunlarımız da çığ gibi büyüyor. Bize kulak verin bizi duyun biz otizmi yaşıyoruz! Otizmli çocuk ve ailelerimizin hayatta mutlu olabilmeleri, sosyalleşmeleri en temel ihtiyaçları olan Özel Eğitim ve Sağlık hizmetlerinin en uygun ve en iyi şekilde faydalanabildikleri bir yaşam temenni ediyor sağlıklı günler diliyoruz’ diyerek konuşmasını tamamladı.
Haber: Serap DURUKAN
