Tarih: 18.04.2022 12:13

ADD Gölcük Şubesi Başkanı Cemil Özbaş, ‘OKUL YAPAN OKULLAR, KÖY ENSTİTÜLERİ’

Facebook Twitter Linked-in

Atatürkçü Düşünce Derneği Gölcük Şube Başkanı Cemil Özbaş Köy Enstitülerinin kuruluş yıldönümü nedeniyle açıklamada bulundu.

“Okulları okul yapan okullar, Köy Enstitüleri” diyerek açıklamasına başlayan  ADD Gölcük Şubesi Başkanı Cemil Özbaş, Atatürk önderliğinde, Ulusal Bağımsızlık Savaşı ile bir vatan kurtardık, bir Cumhuriyet kurduk. Ama; yanmış yıkılmış bir ülke, gırtlağa kadar borç, yoksul, eğitimsiz, perişan bir ulus ile baş başa kalmıştık. Tek bir fabrika bacası tütmüyordu. Ekmeklik un, bebenin altına sarılacak bez, çaya atılacak şeker, duvara çakılacak çivi yoktu. En iyi yetişmiş evlatlar savaş meydanlarında kalmıştı. Halkın yarısı salgın hastalıkların pençesinde inliyordu. Aşı, ilaç Kaf Dağ’ının ardındaydı. Ulusu doyurmak, tarımı, hayvancılığı canlandırmak, üretim tesisleri kurmak, sermaye, işçi, uzman bulmak şart, bütün bunları yenilgiyi hazmedememiş emperyalistlerin engellemelerine rağmen yapmak, zor işti. Daha zoru ise, cahil bırakılmış, 12 yıl aralıksız savaşlarla yorulmuş milleti ayağa kaldırmaktı. Ayağa kaldırmak için, eğitmek, bilinçlendirmek gerekiyordu. Cumhuriyet ilan edildiğinde, toplam öğrenci sayısı 347 bin 821 ile nüfusun yüzde 2,8’i, okur-yazar oranı ise sadece yüzde 3,5 idi (Erkeklerde yüzde 7, kadınlarda yüzde 0,4)’ dedi.

‘Yurdun her bölgesinde 21 enstitü açıldı’

Özbaş, ‘Çaresizliğe mucize çözüm, dünyada eşi benzeri olmayan Köy Enstitüleri ile geldi. Tamamen bize özgü, yerli ve milliydi. Sonraki yıllarda sanayileşme modelinin sloganı olacak “fabrika yapan fabrika” öncülü olarak “okul yapan okullar” açılacaktı. Köylerden gelen ilkokulu bitirmiş yoksul köy çocukları, doğru bir modelle hem bilimsel bilgilerle, edebiyat ve sanatla, hem de köylünün gereksinimi olan tarım, hayvancılık, sağlık, demircilik, inşaat, marangozluk gibi pratik bilgilerle donatılıyordu. Her öğrencinin yılda 25 dünya klasiği roman okuması, bir enstrüman çalması zorunluydu. Mezun olan bu öğretmen ordusu; ellerine verilen tahta bavullardaki araç gereçleriyle gittikleri köylerde, hem öğrencileriyle okullarını inşa ediyor, hem teorik ve pratik bilgiler veriyor, hem de köylüyü eğitiyordu. Atatürk’ün 1936’da askerliğini çavuş ve onbaşı olarak yapan gençlerle başlattığı Köy Eğitmenlerinin devamı olan Köy Enstitüleri, İlkokul Öğretmeni yetiştirmek üzere 17 Nisan 1940 tarihli, 3803 sayılı yasa ile açıldı. Türkiye’nin bu özgün eğitim projesini Milli Eğitim Bakanı Hasan Âli Yücel, İlköğretim Genel Müdürü İsmail Hakkı Tonguç ile birlikte büyük titizlik ve yetkinlikle yönetti. Yurdun her bölgesinde 21 enstitü açıldı. Sadece deftere kitaba dayalı değil, aynı zamanda  “İş için, iş içinde eğitim” ilkesi uygulandı. Her köy enstitüsünün kendisine ait tarlaları, bağları, arı kovanları, bağcılık, balıkçılık malzemeleri, besi hayvanları, atölyeleri, laboratuvarları vardı. Derslerin yarısı temel örgün eğitim konularını içeriyordu. Diğer yarısı uygulamalı eğitimdi. 1940-1946 yılları arasında Köy Enstitülerinde 15.000 dönüm tarla tarıma elverişli hale getirildi ve üretim yapıldı. 750.000 fidan dikildi. 1.200 dönüm bağ oluşturuldu. Ayrıca 150 büyük inşaat, 60 işlik, 210 öğretmen evi, 20 uygulama okulu, 36 ambar, 48 ahır ve samanlık, 12 elektrik santrali, 16 su, 12 tarım deposu, 3 balıkhane, 100 km. yol yapıldı. Sulama kanalları inşa edilerek öğrencilerin uygulamalı eğitim gördüğü çiftliklerin sulama suyu yine öğrenciler tarafından sağlandı. Köy Enstitüleri Hasan Ali Yücel’in 1946’da Milli Eğitim Bakanlığından ayrılması ile büyük bir darbe yedi. Daha sonra Milli Eğitim Bakanı olan Reşat Şemsettin Sirer tarafından Köy Öğretmen Okullarına dönüştürüldü. Bu okullar da Demokrat Parti döneminde 27 Ocak 1954’de kapatıldı. ‘

‘50’li yıllarda karartılan bu ışık, bugün sönmek üzere’

‘1954 yılına kadar Köy Enstitülerinden; 1.398’i kız, 15.943’ü erkek, toplam 17.341 köy öğretmeni mezun oldu’ diyen Başkan Özbaş, ‘Bu okullarda yetişen Fakir Baykurt, Ümit Kaftancıoğlu, Talip Apaydın, Mahmut Makal, Mehmet Başaran, Dursun Akçam gibi ülkemizin yüz akı yazarlar, değerli öğretmen ve aydınlar hemen her baskı döneminde iktidarların hedefi oldukları gibi, pek çoğu sürgünlerde ezildi, hapislerde çürüdü. Bütün dünyada örnek bir eğitim sistemi olarak kabul edilen ülkemize özgü bu model, ilk gününden itibaren, “Kız ve erkek öğrencilerin bir arada okuması ahlaksızlıktır.”, “Köy enstitülerinde verilen eğitim ve yapılan çalışmalar dinimize ve ahlak anlayışımıza aykırıdır.”, “Köy Enstitüleri komünistlerin, dinsizlerin yetiştiği fuhuş yuvalarıdır” diye ortalığı ayağa kaldıran, esasında halkı cahil bırakmak ve biat kültürüne tutsak ederek sömürmek isteyen, örnekleri bugün de görülen malûm zihniyet tarafından hep karalandı, yok edilmek istendi ve yazık ki, yok edildi.  Milletin zeki ve çalışkan çocukları eğitim ordusunun pırıltılı neferleri olarak köylere ışık saçtılar. Bıraksalar daha da saçacaklardı. 50’li yıllarda karartılan bu ışık, bugün sönmek üzere. Köylerimiz okulsuz, öğretmensiz, köylümüz cehaletin kucağında çaresiz bırakılıyor.Köy Enstitülerinin kuruluşunun 82. yılında Atatürk Devrimcilerinin önündeki en önemli görevlerden biri de, bu Kemalist Eğitim Modelini günümüz koşullarına uyarlayarak yeniden hayata geçirmektir. Taşımalı eğitim adlı ucube sistemle köy okullarını kapatıp, halkımızı tarikat şeflerine ve imamlara terk eden çağ ve akıl dışı zihniyet ancak çocuklarımıza yeniden Laik Cumhuriyet’in bilim ışığını götürecek bu modelle yenilgiye uğratılabilir. Atatürkçü Düşünce Derneği, Köy Enstitülerinin fikir babası Büyük Atatürk’ü, dönemin Cumhurbaşkanı İsmet İnönü’yü, kurucuları Hasan Âli Yücel ve Tonguç Baba’yı, Köy Enstitülü öğretmenlerimizi minnet, şükran ve saygıyla anarken, bu özgün eğitim modelinin 21. yüzyıl koşullarında güncellenerek yeniden hayat bulması için var gücüyle çalışmayı görevi saydığını kamuoyuna saygıyla duyurur’ ifadelerine yer verdi.




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —