14182,78%0,27
42,73% 0,03
50,28% 0,21
5961,07% -0,02
9607,06% 0,04
Bir Teşekkürün Ötesinde: TÜPRAŞ’ta 9 YILIN BIRAKTIĞI İZ
Bu yazı belki biraz geç yazılmış olabilir; ama bazı duyguların olgunlaşması, bazı hatıraların yerini bulması zaman alır. Mayıs 2023’te, rahmetli babam Mahmut Nurettin Şenemre’nin rahatsızlığı nedeniyle emeklilik kararı alırken, içimde bir devri kapatmanın sessizliği ve bir hayata teşekkür etmenin derinliği vardı. Dokuz yıl boyunca TÜPRAŞ Genel Müdürlüğü Sosyal ve İdari İşler Müdürlüğü’nde, işin merkezine insanı koyan bir anlayışla çalıştım. Bugün geriye dönüp baktığımda, gördüğüm şey sadece yoğun mesailer, dosyalar ve projeler değil; birlikte büyüyen bir kültür, paylaşılan değerler ve birbirine omuz veren bir aile.
TÜPRAŞ bana çok şey kattı. Olaylara bakış açımı, kriz anlarında sakin kalma yetimi, “bahane üretmeyi değil, çözüm üretmeyi” öğreten bir disiplin kazandırdı. Bir fabrikanın kalbi üretim hattında atar derler; bizlerin kalbi ise ekip ruhunda, dayanışmada, bir işi “en iyisiyle” yapma kararlılığında attı. Yıllarca İzmit’te yer alan genel müdürlükten, pandeminin tam başında Şişli’deki yeni binaya taşınmak… Kâğıt üzerinde bir lojistik hamle gibi görünse de, gerçekte içinde emek, sabır, koordinasyon ve birbirine duyulan güven vardı. Gece gündüz demeden, belirsizliklerin ortasında, canla başla çalıştık. Taşınan sadece dosyalar değildi; bir kurum kültürü, bir birlikte başarma hissi de yeni duvarlara taşındı.
Bu yolculukta çok değerli insanlarla omuz omuza yürüdüm. Başta genel müdürümüz Sayın İbrahim Yelmenoğlu’na , ardından müdürüm Sayın Sedat Zımba ve şefim Sayın Suat Fırat’a duyduğum minneti kelimelere sığdırmak zor. Bana güvendiler, tecrübelerini içtenlikle paylaştılar. Ben de o birikimi kendi çabamla harmanlayıp çalışanlara en iyi hizmeti vermek için elimden geleni yaptım. Son dönemlerimde birlikte çalışma fırsatı bulduğum Genel Müdür Yardımcımız Sayın Önder Korkmaz’a ayrıca teşekkür ederim; çalışan bağlılığını artırmak için gösterdiği gayret, insana verilen değere dair kuvvetli bir örnekti.
Holding tarafında, Sayın Ömer Koç, Sayın Ali Koç, Sayın Rahmi Koç ve Sayın Sema Arsel ile birebir iletişim kurmak, benim için hem büyük bir şans hem de onurdu. O anlarda gördüğüm şey, büyük kurumların gücünü sadece rakamlarda değil, insana bakışta ve değer üretme iradesinde topladığıydı. Kurumsal heybetin ardındaki insani hassasiyet, bana çalışma hayatında “kalıcı olanın” ne olduğunu tekrar hatırlattı.
Ve elbette, bir yol arkadaşını anmadan bu yazıyı bitirmek olmaz: Sevgili Hüseyin Asmaz… Samimiyeti, bilgisi, tecrübesi ve en önemlisi güzel kalbiyle, zor anlarımda yanımda oldu. Benim bütün kahrımı çekti, her konuda desteğini esirgemedi. İnsanın yanında böyle biri olduğunda mesai saatleri kısalır, sorunlar küçülür, yollar kısalır. Adı geçen herkes ve adı geçmeyen niceleri, bu hikâyenin görünmez kahramanlarıdır.
TÜPRAŞ’ta üstlendiğim görevler, üst düzey yöneticilerle çalışma imkânı, büyük projeler ve kritik anlarda alınan kararlar… Hepsi, bir kariyerin başlıkları gibi durabilir. Ama benim için asıl başlık, “birlikte başarma kültürü” oldu. Üzerinde titizlikle durduğumuz her ayrıntı, birbirimizi dinleyerek ve destekleyerek çözdüğümüz her problem, çalışan bağlılığını bir adım daha yukarı taşıdı. Kurumlar, içindeki insanlara ne kadar değer verirse o kadar güçlenir. Biz bunu, her gün, her an yaşadık.
Emeklilik, bir vedanın adı gibi görünse de ben bunu bir teşekkür mektubu olarak görmek istiyorum. Meslek hayatım boyunca birlikte olduğum tüm iş arkadaşlarıma ve yöneticilerime kalpten teşekkür ediyorum. Yolların gelecekte tekrar kesişip kesişmeyeceğini bilmiyorum. Ama biliyorum ki, birlikte geçirdiğimiz o güzel yıllar, bende kalıcı bir iz bıraktı. Bu iz, güvenin, emeğin, saygının ve insanı merkeze koymanın izi. Zaman geçtiğinde hatırlanacak olan da bu olacak.
Bu yazı biraz geç geldi; ama hakkını vererek geldi. İçinde bir kurumun gücüne, bir ekibin dayanışmasına ve bir insanın gönül borcuna dair ne varsa, hepsi var. TÜPRAŞ bana çok şey öğretti; ben de elimden geldiğince ona değer katmaya çalıştım. Şimdi geriye dönüp bakınca, “en güzelini” yapmaya gayret ettiğimi söyleyebiliyorum. Bazen bir kapı kapanır, başka kapılar aralanır. Ben, araladığım o yeni kapılara, TÜPRAŞ’ta edindiğim tecrübeyi, öğrendiğim kıymetleri ve biriktirdiğim güzel dostlukları yanımda taşıyorum. Ve içten bir cümleyle bitiriyorum: Her şey için teşekkürler.

