Tarih: 02.10.2023 15:17

CHP’li Kadınlardan Dünya Şiddete Hayır Günü açıklaması ‘ŞİDDETİ ÖNLEMENİN EN ÖNEMLİ YOLU CAYDIRICI CEZALARDIR’

Facebook Twitter Linked-in

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) İlçe Kadın Kolları Başkanı Mine İşeri ve Yönetimi haftalık toplantılarında 2 Ekim Dünya Şiddete Hayır Günü münasebetiyle açıklamalarda bulundu. Başkan İşeri ayrıca Üniversite öğrencilerinin barınma sorununu dile getirerek, devletin bu konuda öğrencilere destek vermesi gerektiğini söyledi.

Başkan İşeri, ‘2 Ekim Dünya Şiddete Hayır Günü kapsamında, dünyada ve ülkemizde yaşanan başta kadına şiddet olmak üzere çocuğa, yaşlıya, engelliye, doğaya ve hayvana olan şiddeti kınıyoruz. Birleşmiş Milletler Kurulu’nca Hindistan’ın lideri Mahatma Gandi’nin doğum günü, Uluslararası Dünya Şiddete Hayır Günü olarak belirlendi. Günümüzde artık dünyada ve Türkiye’de yaygın olarak rastlanan kadına yönelik şiddet olgusu, insan hakları sorunu olduğu gibi bir halk sağlığı sorunu içerisinde kabul edilmeye başlanmıştır.’

‘Kadınlar kutsaldır’

İşeri, açıklamalarının devamında, ‘Ülkemizde her gün kadın cinayetleri haberleri ile karşı karşıyayız. Gazete sayfalarında, televizyon ekranlarında ve diğer tüm iletişim araçlarında kadınlara yönelik taciz, istismar, eziyet, psikolojik baskı ve hakaretten tutun da tekme tokat, hatta öldürmeye varan şiddet davranışının haberine rastlıyoruz. Hiç de kabul edilebilir olmayan bu durum, yalnızca bizde değil, dünyada üzerinde ciddiyetle durulması gereken sosyal bir olgudur. Bilinmelidir ki yaşamın daha anlamlı ve daha güzel geçmesi kadınlar sayesindedir. Kadınlar kutsaldır. Onlara kalkan eller kırılsın demekle iş bitmiyor. Kadınlara yönelik her türlü şiddetin psikolojik, sosyolojik bir sorun olarak kabul edilmesi şarttır. Devlet çıkaracağı yasalarla, alacağı önlemlerle daha caydırıcı olmanın çarelerini bulmak zorundadır. Cezaların yetersiz kaldığı ve caydırıcı olmadığı görülmektedir’ dedi.

‘Direnme ve hak arama arzusunu zayıflatıyor, yok ediyor’

İşeri, ‘Ülkemizde yaşanan şiddet vakalarının giderek artmasının sosyolojik açıdan incelenmesi ve toplumumuzun bu denli cahil davranışlar sergilemesinin ateşleyici unsurunun neler olduğu kesinlikle araştırılmalıdır. Atatürk’ün devrimleri arasında en önemlilerinden biri, kadın erkek eşitliği ve kadın haklarıydı. Türkiye’de bürokraside kadınlarımızı hak ettikleri kadar eşit bir şekilde aktif yaşamın içine dahil edemedik. Daha vahim bir durum var; bu toplum, kadınları her gün öldürüyor ve işin acı tarafı, bu artık kanıksanmış bir haberler dizisi durumuna düştü. Kadına yönelik şiddetin bildik hüzünlü öyküleri, geleneksel ön kabuller, toplumun ve devletin duyarsızlığı ile büyüyor. Direnme ve hak arama arzusunu zayıflatıyor, yok ediyor. Diğer yandan namus, töre cinayetleri, koca-baba dayakları, işkenceler medyada magazinleştirilerek sunuluyor. Şiddete uğrayan kadının ne yaptığı, ne söylediği ya da nasıl giyindiği sorgulanıyor. Fiziksel, sözel ve cinsel şiddete uğrayan kadınların bunu hak edip etmediği tartışılıyor’ diye konuştu.

‘Mücadelemizi sürdüreceğiz’

‘Kurbanlar suçlanıyor, suçlular mağdur ilan ediliyor. Cinsiyet ayrımcı politikalarla ve yasalar eliyle meşrulaştırılıyor’ diyen CHP İlçe Başkanı Mine İşeri, ‘Bir ülkenin kalkınmışlık düzeyini ölçmek için insanların nasıl öldüğüne bakmak gerekir. Türkiye, yaşam kalitesinden insanların insani değerleri özümsemeye kadar pek çok alanda giderek erozyona uğruyor, ülkeyi yönetenlerin, sorumlu noktalarda olanların kadın cinayetleri konusunda daha öte bir sorumluluk alması gerekiyor. En somut adım olan İstanbul Sözleşmesi, Türkiye’nin kendi ayıbı olan kadın cinayetlerini önlemek için attığı ve uluslararası kamuoyunda ortak ettiği bu adım, gelinen noktada bir tartışmalı hale geldiyse başka neden söz edebiliriz ki? Sorunu çözmek için o sorunu meydana getiren ana nedenleri görmek gerekir. Hukuki, adli, idari ve en önemlisi zihinleri ve kalpleri kuşatacak kapsamlı adımlarla ülkemizi kadına yönelik şiddet ve kadın cinayetleri ayıbından kurtarmalıyız. Şiddetin kendisi ile birlikte sebepleri kaldırana kadar amasız, fakatsız bir şekilde mücadeleyi sürdüreceğiz.’

‘Öğrencinin yurtta kalabilmesi için de yüksek bir kazanca ihtiyaç olduğu görülüyor’

İşeri, ‘Her yıl yüz binlerce öğrenci, üniversite hayatına adım atıyor. Okuyabilmek için şehir değiştiriyor. Bundan dolayı öğrenciler, üniversite hayatlarını sürdürebilmek için barınabilecek bir ev, pansiyon veya yurt arıyor. Birçok ev ilanına baktığımızda evlere oldukça yüksek kiraların istendiğini görüyoruz. Ülkemizdeki milyonlarca insan, kısıtlı imkanlarla hayatlarını sürdürüyor. Öğrencinin yurtta kalabilmesi için de yüksek bir kazanca ihtiyaç olduğu görülüyor. Öğrencilere karşı daha duyarlı davranmalı, ülkemizin geleceği gençlerimize yurt ve kiralık ev verilmesi konusunda daha makul tutarları sunmalıyız. Gençlere verilecek destek, eğitime verilecek destektir. Bizler de üniversite eğitiminin devamı için öğrencilerimize destek olalım. 2023-2024 Eğitim-Öğretim Yılında tüm üniversite öğrencilerimize başarılar diliyoruz’ diyerek açıklamalarını tamamladı.




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —