Tarih: 29.04.2021 09:22

SON VAGONDA OLMAK

Facebook Twitter Linked-in

SON VAGONDA OLMAK

Bazen insan anlatmak istediği konuya nereden başlayacağını bilemiyor.

Sanırım çoğumuz için de bu böyledir. Şu an ilk defa uzun sürecek olan bir yasaklama ile karşı karşıyayız. Hepimizde farklı duygu ve düşünceler yarattı.

Beyler evde nasıl kalacaklarını düşünürken, hanımlar da herkesin bir arada olduğunda ev işlerini hele bir de çalışıyorlar, eve iş getiriyorlarsa, üstesinden en iyi şekilde nasıl geleceklerini düşünüyorlar derken, durun daha okula giden çocukları varsa demedim.

Evet, bir de okula giden küçükler varsa işte süreci yönetmek için ciddi bir planlama gerekiyor. Aile içindeki her bireyin “kazan kazan” anlayışından faydalanması hepimizin öncelikli isteğidir.

Hadi biraz torpil geçelim en çok kazanan çocuklarımız olsun. Onlar için bu süreci en yararlı hale getirelim, hani diyorlar ya çözüm odaklı olmak ya da problemleri fırsata dönüştürmek.  İşte buna benzer adına ne dersiniz bilmiyorum ama önemli olan hazır evdeyken ve değişim için elinizde zaman varken çocuklarımıza torpil geçmenin tam zamanı.

Çalışıyorum zaman ayıramıyorum, diyen anne babalarımız işte size adanmış bir zaman dilimi, sizi mutsuz eden bu düşünceden, biraz olsun uzaklaşıp kendinizi rahat ettireceğiniz aynı zamanda çocuğunuza da destek olacağınız, iyi bir planlama için fırsat.

Hiçbir şey yapamasanız bile çocuğunuzun online eğitime nasıl katıldığına ve nasıl bir yol izlediğine şahitlik edebilirsiniz.

Vaktinde derse girip, vaktin de çıktı mı? Ekranı açık mı kapalı mı? Duruşu, oturuşu en önemlisi o dersin kitabı önünde hazır mı, söylenenleri yazar mı? Öğretmeni dersi anlatırken o neler yapar acaba? Bunlar sizlerin merak ettiği konular olsa gerek.

Zaman öyle bir zaman ki çocuklarınızla aynı dili konuşmak zorundasınız. Özellikle ilgi alanlarını, sevdiği şeyleri, yapmak istemediği şeyler gibi ona has özellikleri bilmek zorundayız.

Onları anlamak ve ona göre bir yol izlemek durumundayız. Bu süreçte problemlerini farklı yollarla çözmeli, sürekliliğini sağlayabildiğimiz, uygulanabilir, yaratıcı fikirlerimizle ihtiyaca cevap vermeliyiz.                                                                                       Bazı annelerin ya da babaların online eğitim sırasında yanında oturarak bu süreci takip ettiklerini duyarım. Bu durumda öğrenci olumlu davranış sergileyecektir.

Sizce çözüm müdür?

Küçük sınıflarda belki buna bir süre destek verilir. Yanında kalarak desteğe ihtiyacı olduğunda zaman kaybetmeden yönlendirilir. Ancak kendi yönetimini eline alınmasına da fırsat verilmeli ve hangi durumda ne yapacağını öğrenmesi sağlanmalıdır.

Anne çarşıya gittiğin de bırakalım çarşıyı odadan çıktığında durum aynı şekilde devam ediyorsa ne mutlu.

Hani karanlıkta esnerken ağzını kapatabilen insanların medeni olduklarından söz edilir ya onun gibi yanında kimse olmadan dersi iyi takip eden öğrencilerinde kendi sorumluluklarını almış olduklarını söyleyebiliriz.

Bu yetiye sahip olduklarını düşünseniz bile zaman zaman izlemekte yarar var. Bir süre daha bu özelliği elde edene kadar mümkünse hissettirmeden gözlemlemek yarar sağlayacaktır.

Gözlem sonuçlarınızı da değerlendirmeyi hatırlayın lütfen.

Unutmayalım ki ruh sağlığı yerinde olan ister çocuk, ister yetişkin olsun ruhu beslendikçe değer kazanacaktır.

Tabi ki bunu yapalım derken dengede kalmayı da başarmalı, abartıdan kaçınmalıyız. Onları koruyalım derken kendimize bağlamayalım. Yoksa attığı ya da atacağı her adımı bize soran, uzakta bile olsak arayan kendimize “bağımlı” bir birey yetiştirmiş olacağız. 

Oysa görmek istediğimiz ayakları üzerinde duran, inisiyatif almış,(Sorumluluk alma ve karar verme yetkisi-TDK) bir birey değil mi?

Sadece eğitim alanında değil, her alanda gözlem yapmalı ve gelişim sürecini takip etmeliyiz. Özellikle duygusal gelişimini de göz önünde bulundurmalı, ayakları üzerinde durmasına fırsat vererek ancak hazır olduğunu görene kadar tedbirli davranmalıyız.

Aşağıdaki hikâyeyi okuyunca çok duygulandım. “Son Vagon”da olmak fikri, beni oldukça düşündürdü.

Hazır olana kadar son vagonda olabilmeniz dileğiyle…

Sevgiyle kalın…Mutlu kalın. JJ  (aysuazak@hotmail.com)

Annesi ve babası, her yıl oğullarını, yazın büyükannesinin yanına gönderirken trende ona eşlik edip bir sonraki gün aynı trenle eve dönerlerdi. Biraz büyüdüğünde çocuk anne ve babasına dedi ki:

-Artık büyüdüm, bu yıl büyükannemin yanına tek başıma gitmeyi denesem, ne dersiniz?

Kısa bir tartışmadan sonra anne ve babası bu konuda fikir birliğine vardılar. İstasyon platformunda ona el sallayıp uğurlarken ve vagonun penceresinden son tembihlerini yaparken çocuk aynı şeyleri tekrarlamaya devam etti.

-Evet , biliyorum, biliyorum, yüzlerce kez söylediniz…!

Tren kalkmak üzereydi ki babası:

-Oğlum olur ya; kendini rahatsız ve yalnız hissedersen ya da korkarsan bu senin için.! dedi ve oğlunun cebine bir şey koydu.

Ve çocuk artık tek başınaydı, etrafında yabancı insanlar birbirleriyle itişip kakışıyor, gülüyor, kompartımana girip çıkıyorlardı.

Kondüktör çocuğun biletine bakarken, yalnız yolculuk yaptığına dair bir yorum yaptı, birisi ona acır gibi baktı. Onu işaret edip fısıldayanlar oldu. Çocuk birden, kendini çok huzursuz hissetti ve rahatsızlığı her bakışla daha da arttı.

Başını önüne eğdi, koltuğun köşesinde adeta büzüştü ve gözyaşları yanaklarından süzülmeye başladı. İşte o anda babasının cebine bir şey koyduğunu hatırladı. Titreyen elleriyle, el yordamıyla o küçük kâğıt parçasını buldu ve açtı.

Kağıtta şunlar yazılıydı: 

-Oğlum, biz son vagondayız.

Çocukların uçmasına izin vermeliyiz, onlara güvendiğimizi göstermeliyiz ama onlar hayatı göğüsleyene kadar da son vagonda olmalıyız.(alıntı)




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —