9301,05%-1,25
39,77% 0,04
46,71% 0,72
4248,58% -0,26
6809,93% 0,05
Kamuda çalışan yaklaşık 600 bin işçiyi ilgilendiren toplu iş sözleşmesi görüşmeleri devam ediyor. Kamu işverenlerini temsil eden Türk Ağır Sanayii ve Hizmet Sektörü Kamu İşverenler Sendikası (TÜHİS), 13 Haziran'da gerçekleştirdiği ilk teklifte 2025 yılı için ilk altı ayda yüzde 16, ikinci altı ayda yüzde 8; 2026 yılı için ise ilk altı ayda yüzde 7 ve ikinci altı ayda yüzde 5 zam önerisinde bulundu. Ancak bu oranlar Türk-İş ve Hak-İş tarafından yetersiz bulunarak kabul edilmedi.
Anıtpark’ta bir araya geldiler
Görüşmelere ilişkin tepkiler sürerken, Türk Harb-İş Sendikası Kocaeli Şubesi geçtiğimiz pazartesi günü Anıtpark'ta "emek çadırı" kurmuş ve teklifi kabul etmediklerini ifade etmişlerdi. Tersane işçileri dün öğle molası sırasında Türk Harb-İş Sendikası Kocaeli Şubesi önderliğinde çadır önünde bir araya gelerek bir basın açıklaması gerçekleştirildi. Açıklamaya Türk İş Kocaeli Başkanı Ali Bostan, Türk İş Marmara Bölge Başkanı Adnan Uyar, CHP İlçe Başkanı Mehmet Uzuner, SP İlçe Başkanı Mustafa Özsoy, A parti İlçe Başkanı Hasan Hüseyin Hoyur, Gölcük Esnaf Odası Başkanı Necmi Kocaman da katılarak destek verdi.
“Ayın sonunu getiremiyoruz”
"Emekçi burada hükümet nerede", "Vur vur inlesin Şimşek dinlesin", "Hükümet uyuma içine sahip çık", "Şimşek şaşırma sabrımızı taşırma" sloganları eşliğinde Tersane kapısında bir araya gelen yüzlerce işçi Türk Harb-İş Sendikası Kocaeli Şubesi Başkanı Şakir Akçer ve yönetimi önderliğinde Gölcük Anıtpark'a kadar yürüdü. Yürüyüş sonrası açıklama yapan Türk Harb İş Sendikası Kocaeli Şube Başkanı Şakir Akçer, Biz; yedi yüz seksen üç bin beş yüz altmış iki kilometrekarenin her bir zerresini kendi canı gibi seven, bu mübarek memleketin her şehrini vatan toprağı bilen Türk Harb-İş sendikasının üyeleriyiz. Biz; ülkemizin geleceği için var gücüyle çalışan, geçmişte yumuşak güç olarak adlandırılan, ancak artık caydırıcı güç olarak ifade edilen ülkemizin savunma sanayisinde çalışan, akıttığı teri ekmeğine katık eden savunma sanayi işçileriyiz. Biz; hem ana vatanda, hem gök vatanda, hem de mavi vatanda, ülkemizin güvenliğini sağlayan tankları, helikopterleri, uçakları, denizaltıları, milli gemileri yapan, akıllı mühimmatları, çelik yelekleri, miğferleri üreten, askeri kıyafetleri diken savunma sanayi işçileriyiz. Ürettiklerimizle ülkemize milyarlarca dolarlık katma değer sağlayan, sınır ötesine kahraman ordumuzla giderek, çatışma ortamında arızalanan tankları, helikopterleri, gemileri canımız pahasına tamir edip, tekrar işlevsel hale getiriyoruz, ancak gelin görün ki ayın sonunu getiremiyoruz! Yaklaşık iki yıldır sendika genel merkez yöneticilerimiz başta olmak üzere, şube başkanları ve il temsilcileri olarak bizler de, ülkemizi yönetenlere gidip sıkıntılarımızı anlattık, durumun ne kadar ciddi olduğunu en ince ayrıntısına kadar ifade ettik. Fakat sıkıntılarımızın giderilmesi noktasında bir türlü olumlu bir gelişme elde edemedik” dedi.
“Savunma sanayi işçisi bu durumu hak etmiyor”
Başkan Akçer, “Bu ülkeye gönülden bağlı olan savunma sanayi işçileri de, bu büyük işleri yapan emekçilerin temsilcileri olan bizler de artık ne yapacağımızı, evimizi nasıl geçindireceğimizi, evlatlarımızı nasıl okutacağımızı, ev alışverişimizi nasıl yapacağımızı inanın bilemez haldeyiz. Ev kirasını ödeyemez hale gelen, çocuğuna bırakın iyi bir gelecek kurmayı harçlık veremez duruma düşen, mutfak masraflarını daha ne kadar kısarım diye kafa yoran savunma sanayi işçisi bu durumu hak etmiyor! Özellikle dikkatinizi çekmek istiyorum. Malumunuz dünya yeni bir yöne doğru evriliyor. Ülkemizin kuzeyinde 2022 yılından bu yana Rusya-Ukrayna savaşı sürerken, hemen yanı başımızda cereyan eden ve 12 gün süren İsrail-İran savaşına tanıklık etmişken, yani çevremiz yangın yeri iken, savunma sanayimizin gelişmesi, yüzde 100 yerli ve milli olması için çalışan işçilerimizin geçim derdine düşmesi kabul edilebilir bir şey mi soruyorum? Ülkemizi yönetenlerin haklı ve büyük bir gururla ifade ettikleri tankları, uçakları, denizaltıları, milli gemileri yapanlar nasıl olur da geçim derdine düşer? Soruyorum! Ülkemize katma değer üreten, ülkemizin başka ülkelere savunma araçlarını ihraç etmesinde rol oynayan savunma sanayi işçileri nasıl olurda kirasını ödeyemez duruma gelir?” dedi.
“Milli savunma işçilerinden çıkan bu ses, geçinemeyen emekçinin sesidir”
Sözlerine devam eden Başkan Akçer, “Her gün ülkemiz için ne denli önemli bir iş yaptığımızın bilinciyle tezgahlarımızın başına geçiyoruz. Ne kadar hayati bir iş yaptığımızı bilerek, bu anlayışla emek harcıyoruz. Fakat, ayın sonu geldiğinde elimize geçen ücretlerle de ne yapacağımızı bilmiyoruz. Aldığımız ücretlerle, bakın abartmıyoruz, bakın saptırmıyoruz, bakın asla manipüle etmiyoruz bırakın ay ortasını bir hafta dahi evimizi geçindiremiyoruz! Biz sadece ama sadece hak ettiğimizi istiyoruz. Kimseye bizi el üstünde gezdirin demiyoruz, kimseye bizim büstümüzü yapın demiyoruz, kimseye bize madalyalar verin de demiyoruz. Biz sadece, hakkımızı verin diyoruz! Büyük ve güçlü devletimiz, savunma sanayimizin yüzde yüz yerli ve milli olması hedefini önüne koymuş yolunda ilerlerken, ağır yaşam şartları altında ezilen milli savunma işçilerinin sesini acilen duymalıdır. Bu ses cılız değildir, bu ses boş değildir, bu ses öylesine bir ses değildir! Milli savunma işçilerinden çıkan bu ses, geçinemeyen emekçinin sesidir. Milli savunma işçilerinden çıkan bu ses biraz kendisi içinse daha çok ülkesi içindir. Milli savunma işçilerinden çıkan bu ses canı gibi sevdiği ülkesinin geleceği içindir” dedi.
“Bu bir lutüf değil, bu bir haktır”
Başkan Akçer, “Düşünebiliyor musunuz? Bunca işi yapan milli savunma işçileri, açlık sınırının biraz üstünde ücret alıyor. Bakın bu ifadeleri kendimizi acındırmak için söylemiyoruz. Bunlar maalesef ki gerçeğin ta kendisi! Tank yapan, uçak yapan, helikopter üreten, denizaltı-gemi yapan, çelik yelek, miğfer üreten, kahraman askerimizi giydiren savunma sanayi işçileri, açlık sınırının biraz üstünde yoksulluk sınırının ise çok altında ücret alıyor. Bakın, emek çadırı üstündeki bordro sanayi savunma sanayisi işçisinin aldığı ücreti gösteriyor. Hep söyleneni, bir kez de biz söyleyelim, duymayan kulaklara inat! Eğer masada güçlü olmak istiyorsanız, sahada güçlü olmak zorundasınız! Eğer sahada güçlü olmak istiyorsanız da bunca işi yapan, göğüsleri kabartan savunma işçilerinin de hakkını vermelisiniz. Bakınız bu bir lutüf değil, bu bir haktır, hakkın verilmesi de mutlaktır!” dedi
“Artık bu noktadan geri adım atmak yok”
Başkan Akçer, “Bizler ortalama 35-40 bin civarı maaşlarımızla; milyonluk elektronik kartları onarıyor, milyonlarca dolarlık gemi makinelerinin bakımlarını yapıyor, ortalama 35 bin maaşa günde 8 saat metal kaynağı yapıyor, torna tezgahlarında çalışıyor, MİLGEM’leri, milli denizaltıları gurur ve şevk ile ülkemizin envanterine kazandırıyoruz. Bunları yapıyoruz ancak, bırakın ev sahibi olmayı kiralarımızı ödeyemez durumdayız. Özel sektörde aynı işi yapan arkadaşlarımızın üçte biri kadar gelirle geçim derdine düştük, bankaların faiz ve kredi bataklıklarında boğuşur olduk. Bizim nazarımızda her iş kutsaldır, her iş önemlidir. Ancak takdir edersiniz ki, anlattığımız bunca işi yapanlar geçim sıkıntısına düşmemeli. Ay sonunu getirebilmek için ek iş yapmamalı, eşine, çocuğuna mahcup olmamalı. Bu yüzden anlamakta dahi zorlandığımız teklifleri önümüze getirenlere bir kez daha sesleniyoruz! Emeğin hakkını bilerek, yapılan işlerin neler olduğunu anlayarak masaya oturun. burada kazananın sadece emekçi olmayacağını, ülkemizin de kazanacağını ve tasarruf olmayacağını bilin! Milli savunmada, milli savunma bir ülkeye yüzyılda bir lazım olur, hazır değilse sonu hüsran olur. Buradan bir kez daha sesleniyoruz, savunma sanayi emekçilerinin hakları derhal karşılanmalı ve bu talepler yerine getirilmeli haklarımızı alana kadar mücadelemiz devam edecektir. Artık bu noktadan geri adım atmak yok” dedi.
Destek verenlere teşekkür etti
Başkan Akçer son olarak, “Arkadaşlar son olarak bugüne kadar emek çadırımıza gelip bizleri yalnız bırakmayan STK’lara, basın mensuplarına, siyasi partilere, Gölcük esnaf ve halkına çok teşekkür ediyoruz. Bugün yanımızda olanları bizde yarın unutmayacağımıza söz veriyoruz. Bu haklı davamızda ekmeğinin peşinde koşan gece gündüz meydanlarda sesimizi duyurmaya çalışan işçi arkadaşlarımıza canı gönülden teşekkür ediyoruz. Hepinize kazasız belasız hayırlı işler diliyoruz. Saygılarımızı sunuyoruz”dedi.
Bostan, “Haksızlıklara karşı, saygısızlıklara karşı bizi görmezden gelenlere karşı gerekli cevabı buradan verdiniz”
Akabinde söz alan Türk iş Kocaeli temsilcisi Ali Bostan, “Bugün, yarın bir anlaşma zemini olacakmış gibi, lütufmuş gibi sunanları da buradan kınıyoruz. Biz hakkımız olanı alana kadar emeğimizin haklı mücadelesini burada gösteriyorsunuz. Ve bu haklı mücadelede hakkımızı alana kadar bu eylemlerimizi devam ettireceğiz. Önümüzdeki hafta 1 Temmuz Salı günü saat 19.00’da Sabri Yalım Parkında da yine Türk-İş ve Türk-İş’e bağlı sendikalarla, sizlerle, çoluk çocuğumuzla, sivil toplum kuruluşlarıyla, emek örgütleriyle, asgari ücretlilerle, geçinemeyen emeklilerimizle… Yarın bizlerde emekli durumuna düşeceğiz ve bizlerde geçinemeyeceğiz o ücretlerle. Haksızlıklara karşı, saygısızlıklara karşı bizi görmezden gelenlere karşı gerekli cevabı buradan verdiniz, bunun için teşekkür ediyorum. Orada da alanlardan vereceğiz. Ve 3 Temmuz Perşembe günü de 81 İlde AK Parti binalarının önüne gidip basın açıklamamızı gerçekleştireceğiz. Gerekirse tabutumuzu da oraya götürür teslim ederiz” dedi.
Kefen ve tabutla gönderme yaptılar
Basın açıklamasında, işçiler taleplerinde ısrarcı olduklarını vurgularken, işçiler dikkat çeken bir protestoya da imza attılar. Basın açıklaması sırasında bir işçiye sembolik olarak kefen giydirildi ve boynuna "ölüm nedeni" olarak zam tekliflerine tepki içeren bir döviz asılan işçi, Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’e gönderme yaptı. Basın açıklamasının sonunda alanda helva dağıtıldı.
Haber: Serap DURUKAN