Nurettin Şenemre ile ortaokulda aynı sınıflarda okuduk, lisenin ilk yılında da. Lise ikide O, ‘edebiyat’ta kaldı, ben ‘fen’ tarafına geçtim. 1976’da liseden aynı dönemde mezun olduk. Sonra ben Ankara’ya yüksek okula gittim. O bildiğim kadarıyla bir İstanbul deneyimi yaşadı. Oldukça zayıf, konuşkan, esprili, çok hareketli, yerinde duramayan bir gençti.
1980 öncesi bırakın plan programı, yaşamanın zor olduğu yıllardı. Okul bitip askerliği beklerken 1981’de Gölcük’te aynı gazetede çalıştık. Birsen Kaya’nın Doğuş Gazetesi olmalı. Yazı İşleri Müdürüydü.
Benden önce mesleğe başlamıştı, meslek diliyle kıdemliydi. Artık öğretiyordu. Birlikte çalıştığımız birkaç aydan sonra askerlik nedeniyle ayrıldım. Sonra Ankara’da ulusal bir gazetede uzun yıllar çalıştım.
Arada Gölcük’e geldiğim günlerden birinde, Donanma Kahvesi’nin önünde karşılaştık. Koltuğunun altında bir balya gazete. “Artık kendi gazetemi çıkarıyorum.” dedi. O zaman matbaası yoktu. Matbaa sahibi olmadan gazete çıkarmanın güçlüklerini çoktan yaşamaya, üstelik “ dost bildikleri” ile ilgili kanaatleri de değişmeye başlamıştı.
Gazetesini kurduğu 1986’dan bu yana bu mesleğin mensubu olmanın güçlükleri bir yana, bir de gazete sahibi olmak, ‘ömür törpüsü’nde stres biriktirmek demekti.
Ne zaman önemli bir gelişme olsa telefonlaşırdık. Ankara’nın nabzını benim aracılığımla tutmaya çalışırdı. Körfez Savaşı’ndan, 1 Mart teskeresine, IMF programlarından, Tekel işçileri grevine… Türkiye’de, dünyada ne yaşanırsa artık… Meslektaş olarak konuşur, fikir alışverişinde bulunur, dertleşirdik.
Sonra hayatımıza internet girdi, Gölcük Haber’in haberlerini, Nurettin’in yazılarını internet sitesi üzerinden okumaya başladığımız bir dönem başladı. Yıllarca Gölcük’te neler olup bittiğini buradan takip ettik.
Ofisler değiştirdi, yeni makinalar aldı, işini geliştirdi. Tüm işletmeler gibi iyi günleri de oldu, ekonomik krizler oldu, deprem yaşandı, tüm emeklerin yok olduğu kötü günleri de. Yine de bir misyon sahibi olarak ayakta kaldı.
Gölcük Haber bugün 38 yaşında. 37’nci yılı beraber kutlamıştık. Ömür törpüsü stres biriktirmişti ve 38’de hastanede yoğun bakımdaydı. O gün babalarını kıymetli oğulları Vecdi ve Afşin temsil ettiler.
Nurettin Şenemre 45 yıldır Gölcük yazdı. Gölcük’ün son vakanüvisi olarak sadece rahatsızlandığı 28 Mart’tan sonra yazamadı. Ancak bence sadece mesleği gereği yaptığı vakanivüslüğün çok ötesine geçti.
Çünkü Nurettin Şenemre bir gazeteci olarak olayları sadece yansıtmadı: Müdahil oldu, katkıda bulundu. Gölcük’te çok insana dokundu, yardımcı oldu, iş-güç kazandırdı.
Çoğunun korktuğu dönemde, olayların Gölcük’ü aştığı dönemde de korkmadı, Allah vergisi bir yetenekle çıktı, konuştu. Zulme uğrayanlara moral verdi, destek oldu.
İnsanları düşündüğü için risk aldı. Hatta bu yüzden şiddet gördü. Çok daha önce, günlerce hastanelerde yattı.
Gölcük’ün, gazeteci olarak 45 yıldır hizmet etmenin yanı sıra, insanları için de mücadele eden ve onca sıkıntısına rağmen yüzünden gülüşünü eksik etmeyen Nurettin Şenemre’ye bir vefa borcu var.
Rahat uyu! Arkadaşın ve meslektaşın olarak Allah senden razı olsun…
Levent AKBAY