Levent Akbay

Tarih: 25.07.2024 14:11

-Her yer Black Jumbo!...

Facebook Twitter Linked-in

Dünyanın çeşitli bölgelerini yönetme gücünü ellerinde bulunduranlar amaca ulaşmak için her türlü yöntemi kullanmaktan kaçınmamıştır. 

 

Çıkarma’nın 50. Yılını kutladığımız geçtiğimiz günlerde Ada’nın geçmişini hatırlamaya çalıştık. Bugünkü sorunların nasıl doğduğunu, gerektiğinde paranın nasıl kullanıldığını, yerel halkın hangi milliyetten olursa olsun yönetmek için kullanılan bir enstrümandan farklı olmadığını anlattık. 

Kocatepe’nin batışında hayali konvoyu kimin ürettiğini anlamaya çalıştık.  Gerçekten öyle kazanmak için, gerektiğinde görünmeden, gerektiğinde dost görünerek , gerektiğinde hiçbir bir ahlaki kurala bağlı olmadan, her türlü yalana başvurarak, savaş kuralı bile tanımadan her şeyi yapabilirlerdi. 

 

‘Kazanmak için ne gerekiyorsa’ cümlesinin içine her türlü yöntem girebilirdi. Bunlardan bir tanesi çok ilginçtir. Birinci Dünya Savaşı’nda Osmanlı Çanakkale Savaşı dışında bir savaş daha kazandı. Tarihte buna Kut zaferi deniyor.

Irak cephesinde General Towshend yönetimindeki  8 bin askerlik  Britanya Hint garnizonu Bağdat’ı almaya giderken, bir muharebeyi kaybetti ve Bağdat’ın 160 kilometre güneyindeki Kut kasabasına sığındı. Garnizon Osmanlı ordusu tarafından kuşatıldı.

İngiltere Towshend’e ve garnizona yardım için harekete geçer. 6 Ocak 1916 tarihli Şeyh Saad Muharebesinde ölü ve yaralı olarak 4 bin 262 askerini kaybederek geri çekilir. Vazgeçmez. Bu kez  19 bin kişilik Britanya Ordusu, 13 Ocak 1916 tarihli Vadi Muharebesi'nde ölü ve yaralı 1.600 kayıp verdirilerek geri püskürtülür. 21 Ocak tarihinde 20 bin kişilik Britanya birlikleri Felahiye Muharebesi'ni ölü ve yaralı 2 bin 741 kayıpla kaybetti. Mart başında Britanyalı General Fenton Aylmer komutasında yeniden bir taarruz sonucunda 3 bin 500 asker kaybederek geri çekilir. General Aylmer azledilerek yerine General George Frederick Gorringe getirilir. General Gorringe 5 Nisan tarihinde Felahiye, Beit Asia ve Sannaiyat bölgelerine doğru saldırıya geçer. 22 Nisan tarihine kadar ölü ve yaralı bin 200 kayıp veren Britanya birlikleri yenilerek çekilir. 

29 Nisan 1916'da General Townshend, Kut'ta yaşanan açlığın da etkisiyle, diğer 5 general, 481 subay ve 13 bin 300 er ile birlikte Osmanlı Kuvvetleri'ne teslim olur. Bu İngiltere için unutulamayacak  onur kırıcı bir mağlubiyettir.

Bu utancı yaşamak istemeyenlerin de desteğiyle General Townshend kuşatmayı kaldırması için İngiliz Casusu Lawrence aracılığıyla Halil Paşa’ya 1 milyon sterlin teklif eder. Teklif kabul edilirse Townshend silah ve mühimmatı bırakacak, askerlerini alıp Hindistan’a gidecektir! Halil Paşa kabul etmezse teklif 2 milyon sterline kadar çıkarılacaktır.

Halil Paşa kabul etmediği gibi bu teklifi açıklayarak rezilliğin dünya kamuoyu tarafından da duyulmasını sağlar. 

Kut, 10 ay sonra tekrar düşecek, bu yönüyle Çanakkale’den ayrılacaktır. Araplara bağımsızlık teklif eden Lawrence yıllar sonra İngiltere’nin kendisini de kandırdığını anlatır. Anlaşmalara rağmen Araplara istedikleri verilmemiştir. 

Bu nedenle İngiltere Kralı’nın kendisine takacağı birkaç madalyayı reddeden Lawrence 22 Ağustos 1920 tarihli The Sunday Times gazetesine verdiği demeçte “İngilizlerin söyledikleriyle yaptıkları arasında kınanacak bir çelişme bulunduğunu” söyler. 

 

Ona göre, İngilizler, Türkiye’yi yenilgiye uğratmak, “Arapları, Türk yönetiminin zorbalığından kurtarmak” ve o ülkenin buğday ve petrol kaynaklarını dünyaya sağlamak amaçlarıyla Mezopotamya’ya gittiklerini söylemişlerdi. Bu amaçlar uğruna yaklaşık bir milyon insan ve yüz milyon Sterlin tutarında para harcamışlardı.

Lawrence demecinin ilerleyen bölümünde İngiltere yönetiminin kendisini de kandırdığını örneklerle anlatmayı sürdürüyordu.

Benim takıldığım konu ise Birinci Dünya Savaşı ve sonrasında amaçlarına ulaşmak için bir milyon insan ve yüz milyon sterlin harcayan İngiltere’nin kasasından teklif sadece Halil Paşa’ya mı gitti? İngiliz Muhipleri Cemiyeti üyelerine ya da başka kişi ve kurumlara da teklifler yapıldı mı? Her türlü hazırlığı, resmi gizli görüşmeyi İngiltere’ye yetiştiren, içinde kimlerin olduğu bugün bile bilinmeyen Black Jumbo’nun finansmanı da buradan mı karşılandı?

 

Levent AKBAY

akbaylev@gmail.com

 

 


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —