Bir süredir işadamları ile görüşüyorum. Genel olarak organize sanayi bölgelerini yönetenler, çeşitli üretim tesislerine sahip olanlar.
“En büyük sorun nedir?” diye sorduğumda ‘eleman sıkıntısı’ diye yanıt veriyorlar. Hem de her tür eleman sıkıntısı…
Mobilya üretimi yapan bir tanesi “Vallahi, şu ortalığı süpürmek için bile eleman yok. Her türlü sosyal güvenlik, yemek, yol ve asgari ücretten fazlası. Ama kimse çalışmıyor.”
Bir tanesi ağzına gelen tüm teknik elemanları sıralıyor. “Bunlardan hiçbirisi yok” Soğuk demir ustası yok, CNC operatörü yok, vinç operatörü yok. Kaynakçı yok, mobilya ustası yok, kalıpçı yok, makine ressamı yok.
Bir başkası “Izgaracı yok” diyor, bir diğeri “Çay kahve servisi yapacak eleman yok” diyor.
Kimileri olanların deprem bölgesinde daha yüksek ücretler için gittiğini söylüyor. Kimisi elemanların bazılarının yurt dışına gittiğin anlatıyor. Kimileri de EYT’den sonra kimsenin çalışmak istemediğini, köyüne yerleştiğini söylüyor.
Sosyal yardımların çalışma ahlak ve kültürünü yok ettiğini savunanlar da var.
Peki kim çalışacak da ekonomiyi büyütecek?
Almanya’nın ‘Şans Kartı’ uygulaması ile Türkiye’nin vasıflı elemanlarını transfer etmek istediğini söylemiştik. Almanya her iki dünya savaşından yenik çıkmasına rağmen ekonomisini geliştirmeyi, büyütmeyi, hatta Avrupa’nın bir numarası haline gelmeyi başarmış bir ülke. Yaşlanmasına rağmen Almanya’da çalışanlar doğum tarihine göre değişecek şekilde ya 65, ya 67 yaşında emekli olabiliyor.
Almanya’nın milli geliri 4,3 milyar dolar. 85 milyon nüfus içinde çalışan 45 milyon kişi bir yılda bu kadar değer yaratıyor. Çalışan kişi başına 95,5 bin dolar, toplam nüfusa göre kişi başına 50,5 bin dolar.
Biz ise yılda 1,1 milyar dolar milli gelir yaratıyoruz. 85 milyon nüfus içinde 31,6 milyon kişi bir yılda bu kadar değer yaratıyor. Çalışan kişi başına 31,3 bin dolar, toplam nüfusa göre kişi başına 12,9 bin dolar.
Özetle Almanya’da daha fazla kişi, daha uzun süre çalışarak, daha fazla değer üretiyor. Doğal olarak daha da çok çalışıyor.
Bu durumun sosyal güvenlik sisteminde yaratığı açığın ülke ekonomisine etkisi, pasta küçülüp emekli sayısı arttıkça emekli maaşların güdük kalması… Bunları sonraya bırakalım da soralım: Biz niye çalışmıyoruz? Herhalde bu konuyu sosyologların, sosyal psikologların incelemesi lazım. Hem normal işsizi, hem genç işsizi bu kadar fazla olan toplum neden çalışmak istemez?
Kimilerine göre yapılan sosyal yardımlar böyle bir yozlaşmaya neden oldu. Kimilerine göre o kadar az gelir elde ediliyor ki çalışsan ne olacak?
Böyle bir ortamda bir de ülkeye bir anlamda ‘geçici misafir’ statüsünde girmiş olanlar geri dönerse, kimler çalışacak? Kimilerine göre onlar da giderse istihdam piyasasında taşlar yerine oturacak, ucuza çalışma dönemi sona erecek.
Sonuç olarak 31 milyon kişinin 85 milyona bakması ile 45 milyon kişinin 85 milyon kişiye bakması arasında ciddi bir fark var. Teknoloji sorununu da üstüne koyarsak üretmeden, keşfetmeden başarmak mümkün olabilir mi? Sanmıyorum
Levent AKBAY
akbaylev@gmail.com