Levent Akbay

Tarih: 11.06.2024 12:53

-İşsiz değil ama çalışmıyor!

Facebook Twitter Linked-in

Konu iş hayatıysa; bireysel öykülere baktığımızda ne görüyoruz? Hani çocuk lisededir, sonrasında üniversite için macera başlayacaktır. Kreş, ana okulu, ilk okul, ortaokul, LGS’nin gerginliği bitmiş yeni bir gerginlik başlamıştır. Kalite kalite okullar Türkiye’nin dört bir tarafındadır.  Hadi onu da atlattık diyelim.  Evdir, yurttur olur bir şekilde. Birinci yıl, ikinci yıl, üç ve dördüncü yıl. Sever, sevmez, yeter yetmez… Her çocuk genel olarak üniversite yoluyla bir meslek kazanmak ister. 

Ancak bakış değişmez; anneler babalar çocuğunun eğitimini tamamlayıp bir işe başlamasını, para kazanmasını isterler. O zaman dertler bitecek, yeni bir hayat kurmanın yolları açılmış olacaktır. 

Bizim kültürümüzde çırak usta sürecinden, mesleki eğitimle meslek kazanmaktan çok, öğretmen, asker, polis, hakim, doktor gibilerini olmak vardır. İkincisini yapamayanların birincisini yapabilecekleri düşünülür. 

Bu süreç aileleri fazlasıyla yorar. Çünkü eğitim bittiği anda süreç otomatik olarak işlemez. Şimdi iş bulmak için neredeyse kapı kapı dolaşılacak, ‘özgeçmiş’ler bırakılacak, hatırlı büyükler aranacak, partiden martiden medet umulacaktır.  Bu noktada okuldan alınan eğitimle, çalışılacak işin gerektirdiği birikim arasındaki açı farkı pek tartışılmaz. Buna rağmen genel olarak işe başvuranlarda ‘Yapabilir miyim?’ endişesi vardır. Üstelik bu endişe ücret pazarlığında işe başvuranlar açısından dezavantaja dönüşebilir. Umulan iş kolaylıkla bulunur mu?

Geçtiğimiz günlerde TÜİK işsiz sayısını açıkladı. Hanehalkı İşgücü Araştırması sonuçlarına göre; 15 ve daha yukarı yaştaki kişilerde işsiz sayısı 2024 yılı Nisan ayında bir önceki aya göre 18 bin kişi azalarak 3 milyon 42 bin kişi oldu. İşsizlik oranı ise 0,1 puan azalarak yüzde 8,5 seviyesinde gerçekleşti. İşsizlik oranı erkeklerde yüzde 7,2 iken kadınlarda yüzde 11,1 olarak tahmin edildi.

İşsizlik düştüğüne göre işler yolunda demektir! 86 milyonluk ülkede 3 milyon kişilik işsiz sayısı herhalde devasa bir ekonomik sorun olmamalıdır!

Konumuz gençler olduğuna göre bir de onlara bakalım: 15-24 yaş grubunu kapsayan genç nüfusta işsizlik oranı nisanda binde bir düşerek yüzde 14,5 olmuş. Genç erkeklerin yüzde 12,2’si, kadınların yüzde 19,1’i… Demek ki genel ortalamadan daha fazla genç ve işsiz bir nüfus var. Muhtemelen tüm gençleri de kapsamıyordur. Çünkü tüm gençler iş aramıyor. 

Fotoğrafa biraz daha geniş açıdan bakmaya çalışalım:  Türkiye’de 15 ve daha yukarı yaşta 65,8 milyon kişi yaşıyor. Bunun 35,6 milyon kişisi çalışabilir işgücünü oluşturuyor. İşsiz sayısını düşersek 32,6 milyon kişi istihdam ediliyor.

 Aynı yaş grubunda olmasına, yani 15-64 yaş aralığında olmasına rağmen 30,1 milyon kişi işgücüne dahil değil. Biraz daha açacak olursak; 30,1 milyon kişinin çalışma hayatı ile bir ilgisi yok, bir ekonomik aktivitesi yok, üretici değil, tüketici. Evet, 30,1 milyon kişi işsiz değil ancak çalışma hayatının dışında! Herhalde bu kişilerin tamamının ekonomik durumu çalışmamayı tercih edecek kadar iyi olamaz. 

 Laf aramızda bu büyüklükte bir insan topluluğunun bütünüyle ekonomi dışında olması, bana pek gerçeği yansıtıyor gibi görünmüyor. 

Üstelik çalışanlar bu 30,1 milyon kişinin dışında 20 milyondan fazla 15 yaş altı çocuğa da bakmak zorundalar. 

Ülkenin neredeyse üçte biri çalışıp üretiyor, tamamı tüketiyor. Böyle de gidebilir ancak bu performansla ülkenin dünya ekonomisi içinde pozisyonunu daha ileri taşıması pek mümkün görünmüyor. 

 

Levent AKBAY

akbaylev@gmail.com

 

 

 


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —