Geçtiğimiz hafta birinci çeyrek büyüme rakamları açıklanmıştı. Türkiye ekonomisi gurur verici bir performansla, 2024’ün ilk çeyreğinde büyümeyi sürdürdü. Yüzde 5,7…
Ekonomi aralıksız 15 çeyrektir büyüyor. Hatta pandemi döneminde bile yüzde 1,8 büyüdü. Dünya kepenk indirmişken, bizim işletmeler çalışmaya devam etti. Büyümeden taviz verilmedi. Devamında 2021’de yüzde 11, 2022’de yüzde 5,6, 2023’te yüzde 4,5.
Buraya kadar güzel. Peki büyüme ne anlama geliyor? Pasta büyümüşse her kişinin pastadan alacağı payın da büyüdüğü anlamına… Teorik hesaplamalarda da kişi başı milli gelirin arttığı görülüyor.
Ancak bu artış sıradan insanın yaşantısına yansıyor mu?
Şöyle bir kendinizi yoklayın, büyümeden payınızı aldığınızı hissedebiliyor musunuz? Üstelik hane halkı tüketimi 2025’in ilk çeyreğinde yüzde 7 artmış görünüyor. Yani büyümeyi tüketim de destekliyor.
Büyümeyi uyaran bu tüketimin kaynağı kim ya da kimler. Kimler tüketimini artırıp büyüme rüzgarı yaratabiliyor?
Herhalde sabit gelirliler olamaz. Çünkü onlar harcamalarını, tüketimlerini artıracak gelir kaynaklarına sahip değiller.
Üstelik onların tüketimi sanki artmıyor da azalıyor gibi. Bunu anlamak için buzdolaplarına bakmak yeterli. Buzdolaplarının doluluk oranı sanki geriliyor gibi.
Nedeni enflasyon olabilir mi? Son yılların enflasyonuna bakalım: 2020 yüzde 14,60, 2021 yüzde 26,08, 2022 yüzde 64,27, 2023 yüzde 64,77… Mayıs 2024’te ise yüzde 75,45.
Büyüme aralıksız artmış ancak fiyatlar da aralıksız artmış ise büyümeyi başarmamıza rağmen paylaşmayı başaramayacağımız anlamına geliyor. Çünkü enflasyon sabit gelirlerin cebindeki paranın alım gücünü sürekli buduyor.
Enflasyon büyüme ilişkisi konusunda teorik tartışmalar var. Kimilerine göre yüksek enflasyon yüksek enflasyonu tetikleyebiliyor. Kimilerine göre ekonominin sağlıklı büyümesi için enflasyonun düşürülmesi gerekiyor.
Bu teorik tartışmayı kim kazanır bilmiyorum. Ancak enflasyon düşmedikçe sabit gelirliye rahat ve huzur olmayacağı ortada. Enflasyonun kaçınılmaz bir şekilde düşürülmesi gerekli ki alım gücündeki kan kaybı dursun.
Sonuç olarak makarnadan pay biçin; fazla uzun olmayan bir geçmişte 3,5 TL’den satılan makarna bugün 15’lerin üstüne çıktı.
Salçaya bakın, soğana bakın, sıvıyağa bakın. Bu üçü olmadan zaten yemek olmuyor. Üstelik mutfağın üç ‘s’sinin sesi iyi çıkmıyor.
Levent AKBAY
akbaylev@gmail.com