Başarı ve sabretme üzerine bir şeyler düşünürken doğadan ilham almak kaçınılmazdır.
Doğa her zaman biz insanların ilham aldığı pek çok şeye kaynaklık etmiştir. Sanat, felsefe, bilim gibi dallara baktığımız zaman doğanın kaynağını sık sık görürüz.
Bu yazıda da doğadan ilham alarak aslında başarı ve sabrın ne kadar iç içe geçmiş iki kavram olduğunu ele alıyor olacağız.
Sizce, bambu ağacının hikayesi bize ne anlatıyor olabilir?
Bilirsiniz ki bir çok alanda kullanılan bambu ağacı daha çok uzak doğu ve Çin’de yetişiyor. Çin’ li köylüler bambu tohumunu attıktan sonra toprağı sular ve gübrelerler. Daha sonra beklemeye başlarlar. Aradan bir yıl geçer ama toprakta hiçbir yaşam belirtisi yoktur.
Tekrar aynı şeye devam ederek sularlar ve gübrelerler ardından beklemeye başlarlar.
Ancak yine bir yıl sonunda o topraktan herhangi bir yaşam belirtisi çıkmaz.
Tekrar aynı şeyi yapıp beklerler, beklerler, beklerler. Fakat dördüncü sene olmuştur ve toprakta hala en ufak bir filizlenme bile gözükmez ne yazık ki.
Burada çiftçiye düşen çok zorlu bir görev vardır.
Sabretmeli ,toprağı temizlemeye devam etmeli, sulamalı ve iyi bakım vermelidir. Üstelik hiçbir geri dönüş alamasa bile. Dördüncü yıl bu çabanın sonuç göremediği son yıldır. Yine hiçbir geri dönüş alamazlar ama; Beşinci yılda ne olur biliyor musunuz ?
Yıllardır hiçbir yaşam belirtisi vermeyen o tohum beş yılın sonunda emeklerin karşılığını nihayet vermeye başlar ve o bambu filizleri sanki toprak altında kaldıkları zamanın acısını çıkartırmışçasına o kadar hızlı büyümeye başlarlar ki..
Bambu filizleri altı haftada tam yirmi yedi metre uzunluğa ulaşırlar. Bu inanılmaz bir rakam olmakla beraber büyüme hızının günde 1,5 cm olması anlamına gelir.
Beş yıl boyunca yerle bir olan bambu tohumunun altı haftada yirmi yedi metre olması sizce de çok etkileyici değil mi?
Peki, bambu aslında bize ne sormak istiyor olabilir?
Burada sorulacak tek bir soru vardır o da ;
Yirmi yedi metre uzunluğuna altı haftada mı ulaştı? Yoksa beş yılda mı ulaştı ?
Büyük bir sabır ve ısrarla tohum beş yıl boyunca sulanmasaydı eğer ağacın büyümesinden hatta var olmasından söz edilebilir miydi? Emek , sabır, inanmak ve vazgeçmemek…
Günümüz insanı genellikle başarının verim alınan o son altı haftasını görür, o altı haftanın alt yapısını oluşturan beş zahmetli yılı görmeye odaklı değildir zihnimiz.
Ya da çoğu kişi kendini o altı haftaya ulaştıracak beş yıllık zahmeti çekmeye sabır edemez.
Başarının o görünen ve verim alınan kısmının yanında, buz dağının bir de görünmeyen ve suyun altında kalan kısmı da vardır. Hayatta hiçbir şey çabasız ve uğraşsız elde edilemez. Tüm kazançların bir karşılığı ve bedeli vardır.
Çoğumuzu başarısızlığa iten şeyin ne olduğunu görebildiniz mi ? Sonuç alma isteği..
Sonuç alma isteği ve sabırsızlığımız.
Başarı çoğu zaman sonuç almadan ilerlemeyi isteyebilir ,ya da sabretmenizi isteyebilir. İşte bu sabrı gösteremeyenler sonucu alacağı zaman dilimini bekleyemeyenlerdir.
Bambu ağacı ile ilgili bu nefis motivasyon öyküsü size ilham olsun!
Bu hikayeyi okuyorsanız eğer mutlaka bir sebebi vardır ve belki de ’sabrımın sonuna geldim artık‘ dediğiniz evredesinizdir bazı olaylara ve kişilere karşı. Bambu ağacının bu sabır dolu hikayesini lütfen aklınızdan çıkartmayın.
Yaşam koşulları ne olursa olsun hiçbir zaman pes etmeme düşüncesini benimsemeliyiz. Kabullenmeliyiz ve sahiplenmeliyiz. Bu yaklaşımın ‘yaşam örneği’ olmalıyız.
İşte başarıya giden yolun formülü burada saklıdır!
Kavak ağaçları ne kadar önceden ekilmiş olsa da ne kadar heybetli gözükse de, bambu eninde sonunda kavakları geçecektir.
Unutmayın; kendi kendini ateşleyenler itilmesi gerekenlerin her zaman önüne geçerler!
Sabrınızın sonuna geldiğinizi düşündüğünüz anlarda umut aşılaması dileği ile..(Psk. Selen’in yazısından alıntıdır)
Sevgiyle kalın…