Nurettin Şenemre

Tarih: 06.11.2018 14:56

YAĞMUR ZAMANI

Facebook Twitter Linked-in

YAĞMUR ZAMANI

Ne kadar da güzeldir çizil çizil yağan yağmur altında gezmek, biraz ıslanmak, biraz kendini yağmurun akışına bırakmak. Hayatta öyledir, nasıl istiyorsa öyle akıyor. Kimi zaman gürül gürül bir nehir gibi, kimi zaman da durgun bir deniz gibi. Tek bir dalgası bile yok. Kimi zaman yağmurla birlikte güneş te meydana çıkıyor, bir kaç dakika sonra gökyüzünde oluşan o renk cümbüşü işte tam da bizi anlatmasına rağmen, insanoğlu kıymet bilmiyor.  Niçin dünyaya geldiğini, varlığının sebebinin farkında bile değil. Aslında yağmur zamanları bize kim olduğumuzu anlatan en güzel anlardır. O anda, o anı yaşarken, kimimiz hayallere dalar kafamızda gönlümüzde ne varsa, onunla yaşamaya başlarız. Bir de aynalar vardır. Baktığınız zaman kendinizi görürsünüz. Orada bir başka şeyi daha görürsünüz; küçükken capcanlı bir ten, parıl parıldayan gözler, kalem gibi kaşlar ve sırma saçlar. Sonra epey yaş almışsınızdır, o anlara baktığınızda kırışmış tenler, ak düşmüş saçlar ve azalmış kaşlar kirpikler. İşte hayat bir yukarda, bir aşağıda seyreder. “Dünyaya geldiğim anda, yürüdüm aynı zamanda” diyordu Aşık Veysel, sonunda da söylediği “Benim sadık yârim kara topraktır” sözleri. Bir türlü bunu kavrayamıyoruz, emeklerken yürüyor, yürürken koşuyor, sonra tekrar yavaşlıyor, tekrar emekler gibi yürümeye başladığımız anda biliyoruz ki geri dönüş te başladı. Havada çizil çizil yağan yağmur, bu defa gökkuşağı oluşturmasa da biz biliyoruz ki insanoğlu o yağmur damlacıkları gibidir. Yere düştüğünde bereket olmak bizim hayatımızın anlamıdır. Bir türlü bunu beceremiyoruz. Şimdi Kasım ayındayız. Güz mevsimi. Hazan başladı bile. Yapraklar dökülüyor, yollar sarı yapraklarla örtülürken, yağmur zamanı bizlere hangi makam ve mevkide olursanız olun, sonunda bir sarı yaprak gibi yere düşeceğinizi hiç akıllardan çıkarmayın. Benim torunda okuldan öğrenmiş, şöyle bir şiir okudu bana Rauf Doruk; “Yağ yağ yağmur, teknede hamur, ver Allah’ım ver, sulu sulu yağmur” o halde diyelim ki ömrümüzde yağmur gibi bereketli olsun, yağmur zamanlarının kıymetini bilelim.

NE HALİN VARSA GÖR

Arabasını park edip lokantaya giren adam, çıktığında arabasını akordeona dönmüş bir halde bulur. Cam sileceğinin altında bir kâğıt vardır.

Kağıdı açtığında, şu satırlarla karşılaşır :

-Ön vitesle geri vitesi karıştırıp arabanıza sert bir şekilde çarptım. Arabanızda gördüğünüz gibi çok büyük hasar var. Olayı gören kimseler de şu an, ben bu satırları yazarken çevremde toplanmış bulunuyorlar ve bu kağıda adımı ve adresimi yazdığımı sanıyorlar. Ne halin varsa gör, o kadar enayi değilim!

AKILLI EŞEK FIKRASI

Milletvekilinin biri bir köyü gezerken, bağlı olduğu değirmeni döndüren bir eşek görmüş.

Yanındaki köylüye sormuş;

-Bu eşeğin boynundaki zil ne işe yarıyor ?

-Efendim, demiş köylü, o zil sustuğunda eşeğin durduğunu anlıyorum. Müdahale edince tekrar harekete başlıyor.

-Akıllıca ,demiş vekil peki eşek olduğu yerde durup ta başını sağa sola sallarsa nereden anlayacaksın durduğunu?

-Anlayamam ama, ne gezer efendim sizin gibi akıllı eşek buralarda

 

 

SADECE HAYVAN

Bir gün Temel arkadaşına hakaret ettiği için yargılanıyormuş, ardından kendini savunmaya başlamış:

“Hayır hakim bey, ben kendusuna sadece heyvan dedum!”

Hakim bey, “İyi de hayvan demek hareket değil mi?” demiş

Temel ise, “Yanlış anlaşiliyi hakim bey.. Kurnaz olursa insan tilkudur. Eğer kurnazluktan rahat durmayup ileri geri giderse kurttur. Yürekli ve cesur olursa aslan, yerinde durursa kuzi, korkarsa tavşan, sesi güzel olursa bülbül, inatçı olursa eşek, gözleri mercan gibi olursa hamsi olur.. Kısacası hakim bey, insan hiçbir zaman heyvanlıktan kurtulamaz.”


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —